ERGİN YILDIZOĞLU: DIŞARIDAN BAKINCA TÜRKİYE (05. 01. 2017)

170

Reina katliamının ardından Batı medyasındaki yorumları bir araya koyunca ortaya Türkiye’nin geleceğine ilişkin çok karanlık bir görüntü çıkıyor.
Seküler yaşama yönelik bir saldırı

örneğin, en açık biçimde
Die Welt‘in koyduğu gibi: İstanbul’da Reina’da gerçekleştirilen katliamla, Paris’teki Bataclan ve Berlin’deki Noel festivaline yönelik saldırılar ortak bir simgesel özelliğe sahip: üçünde de İslamın onayladığı yaşam tarzına uymayanlar hedef alındı.
Zeit
İslamcı medyanın, Noel ve yılbaşı öncesindeki uyarılarına, tehditlerine;
Daily Telegraph
ve
Der Spiegel
Diyanet’in yılbaşı kutlamalarıyla ilgili demecine dikkat çekiyor.
Le Monde, katliamla sonuçlanan saldırının
“Batılı yaşam
tarzını hedef aldığını”,
Der Spiegel, seküler – dinci kutuplaşmasını derinleştirmeyi amaçladığını vurguluyor.
Fay hatları, demokrasi, insan hakları

New York Times, saldırının Türkiye toplumunun
“fay hatları”
üzerindeki basıncı arttıracağını, Cumhurbaşkanı
Erdoğan‘ın
muhalefeti daha da baskı altına almasını
kolaylaştıracağını”
düşünüyor.
The
Independent‘in baş yazısında,
“sivil haklar,
seçilmiş politikacılar üzerinde yeni bir baskı
dalgası Türkiye’yi barışa doğru götürmeyecektir”
deniliyor.
The Independent‘in yorumu,
“Türkiye’yi, Irak, Suriye, Yemen, Mısır
gibi terör kurbanı dominoların”
içine katarak,
“düşük yoğunluklu terörün ülkede sıradanlaştığına”
dikkat çekiyor.

Wall Street Journal‘e göre
“terör tehlikesi
bir gerçek ve Erdoğan’ın paranoyası sorunu
daha da derinleştiriyor” . . . “Erdoğan’ın
İslamcı ve otokratik eğilimleri ülkenin kırılganlıklarını
çoğaltıyor”.
The Independent‘da
Robert Fisk
de
“demokratik yollarla iktidara
gelmiş bir diktatör, komşusunun iç savaşınagidenler için bir yol olursa, katliamların kendi
ülkesine de sıçramasından başka ne bekleyebilir
ki”
diyor.
Telegraph‘ın bir başka yorumuna göre
“her şeyi kontrol etme meraklısı
Erdoğan ülkesini kontrol edemiyor”; “zor
zamanlarda halkın güçlü bir lider araması
doğaldır. Ancak, ya zor zamanlar güçlü liderindöneminde başlamışsa?”
çoklu cephe

İsrail kaynaklı, güvenlik sitesi
Debka‘nın yorumuna göre,
“Türkiye, Erdoğan’ınSuriye’de gücünün ötesinde işlere soyunmasının
faturasını ödüyor. ” “Cihatçılar, Kürtler
ve Gülenciler ile, aynı anda, üç cephede
savaşmak zorunda kalıyor”.
Financial Times,
“Türkiye’nin çifte bir tehditle yüz yüze
olduğunu”
düşünüyor ve ekliyor:
“Cihatçılar
ve Kürtler büyük kentleri hedef almayabaşladı”.
Birleşik Arap Emirliği’nde yayımlanan
The National‘ın yorumu da yaşananların Suriye politikasından geri tepenlerle ilgili olduğuna inanıyor.
Reppublica‘nın Reina katliamı ile ilgili yorumu da saldırının
“önce
desteklenip sonra ortada bırakılan”. . . “eski
dostların bir intikamı olduğu”
doğrultusunda.
Yeni aşama

The Atlantic, Financial Times, Zeit, Le
Monde
yorumcuların, saldırının biçimine, IŞİD’in ayrıntılı bir açıklamayla, sahiplenmesine bakarak
“yeni bir aşamaya geçildiğine”
inanıyorlar: Bu analizlere göre, Türkiye’de yeterince
“kültürel (dini) sermaye”
ve
“siyasi
sermaye”,
kadro biriktirdiğine inanan
“IŞİD,şimdi açık ve doğrudan savaş aşamasına”
geçiyor.

Deneyimli Ortadoğu analisti Cockburn (Independent)
“IŞİD saldırılarını önleme konusunda
Türkiye hükümetinin yapabileceği bir
şey yok”. . . “IŞİD’in Türkiye’de binlerce üyesi
var”
diyor. Bir
Associated Press
analistine göre,
“şiddet etkili olmaya devam ederken
Türkiye’yi daha fazla karışıklıklar bekliyor. “

Wall Street Journal‘e göre, Erdoğan
“İslamcı teröre karşı durabilecek bağımsız
medyayı ve yargıyı baskı altına alıyor”. . .
“Elindeki gücü biteviye arttırmaya çalışırken,
Türkiye toplumunu, tam da cihatçı teröre
karşı birleşilmesi gereken bir dönemde daha
fazla kutuplaştırıyor. “
Bu karanlık resim dağılmak üzere olan bir ülkeyi betimliyor!
05. 01. 2017 – CUMHURİYET