MEHVEŞ EVİN: BARIŞ NEDEN BU KADAR KORKUTUYOR’ (04. 10. 2016)

202

Geçen hafta Kolombiya’da hükümetle[
nun
‘anlaşmaya hayır’
çıkmasının coşkuyla verileceğinden hiç şüphem yok…
Referanduma katılım yüzde 37 idi,
‘Hayır’
sadece 54 bin gibi bir farkla ve ülkenin savaştan en az etkilenenlerin ağırlığıyla çıktı ama bu sonuca rağmen, barıştan kolay kolay geri adım atılacağını düşünmüyorum.
Dile kolay, 4 yıldır süren görüşmelerde bir ateşkesten ötesi, farklı sosyal sorunlara hitap eden bir yol haritası belirlendi. Bu anlamda Türkiye’deki
‘çözüm süreci’nden çok daha ileride, şeffaf bir yapısı var.
Ama önce savaş sevdalısı Türkiye medyasına bakalım…
İmzaların atılmasının ardından, 29 Eylül 2016 tarihli gazetelerin birinci sayfalarına bakılırsa, Cumhuriyet ve Evrensel’in haricinde Kolombiya barışını gündeme getirmek isteyen yoktu.
Hürriyet gazetesi, tarihi barış anlaşmasını genç bir kadının fotoğrafının altına
’52 yıllık gözyaşı’
deyip barış kelimesini kullanmayarak vermeyi başarmıştı.
Saray’ın propaganda yayınları, belli ki
‘Aman birilerinin aklına barış, uzlaşma, müzakere gelmesin’
diye haberi hiç görmezken; kendine muhalif diyen yayınların da benzer refleksle hareket etmesi, ya da küçük bir haberle geçiştirmeyi çok anlamlı…
Medyanın savaş dili ve barış gazeteciliği
Barış sözcüğünün artık terörle, şiddetle, suçla eş anlamlı hale getirilmeye çalışıldığı; tanktan, tüfekten, intikamdan her zamankinden çok bahsedildiği bir dönemde medya, savaşçı dilin iyice esiri oldu.
Hoş, medya ezelden beri sayfaları delip geçen F-16’ları, silahları, askerleri koca koca görsellerle 1. sayfaya taşımayı severdi, bugünlerde neredeyse her haber savaş ve şiddet barındırdığı için daha da coştu.
Darbe girişimini ele alalım: Yaygın medya askeri darbeye karşı,
ama kullandığı dil ve görseller devamlı şiddeti yüceltiyor, taze tutuyor.
Ne yazık ki medya, savaş çığırtkanlığını, ölü sayıcılığını bir adım öteye taşımak gibi bir misyon edinmiş vaziyette…
Medyadaki çatışmacı dilin arkasında, siyasette ve işte olduğu gibi yazıişlerine hakim olan beyaz, 50 yaş üstü (ve onlardan bu dili devralan genç) erkeklerin etkisi büyük. Cinsiyetçi, ayrımcı, şiddeti körükleyen dilin bu kadar yaygınlaşması medyadaki erkek kulübünden bağımsız değil…
Oysa barış gazeteciliği adıyla, dünyada giderek yaygınlaşan bir konsept var. Bazı meslektaşlarımız ne olduğunu dahi bilmeden ‘çiçek, böcek ve kadın dergisi haberciliği’ zannederek küçümsüyor. Yaşam hakkının savunulduğu, barıştan yana taraflı, pro-aktif, yaratıcı bir gazetecilikten bahsedildiğinden bile haberdar değiller. Prof. Sevda Alankuş’un hazırladığı el kitabını
[