Düşünebiliyor musunuz? Meclis’e bir yasa teklifi getiriyorlar.
Ve -mealen- şöyle diyorlar: “Ey Meclis üyeleri, ey muhalefet milletvekilleri.
Aslında millete ait olan kamu paralarını,
kamusal varlıkları bu Fon’a toplayacağız.
Canımızın istediği gibi de harcayacağız.
Ama kimse bize karışmasın. Hatta sen bile.
Meclis olarak bu yasayı geçir. Geçtikten
sonra da Fon’u denetlemeyeceğin konusunda
bize onay ver. Ha. . . Kendisini Meclis’in
üzerinde gören biz, kim miyiz? AKP iktidarı. “
Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en imtiyazlı şirketi olacağı bugünden belli, Türkiye Varlık Fonu’nda manzara, tam olarak bu garabettedir. Bir sebebi de denetim dışı fonlar olan 2001 krizinin restorasyon sürecinde iktidara gelen AKP, Meclis’in partisi dışında kalan 233 üyesinden, “Meclis’in
denetlemeyeceği bir Fon kurma” yetkisi istemektedir. Anayasayı, yasaları korumakla sorumlu olan yasama organından anayasaya aykırı davranmasını beklemektedir.
Eğer bu ülkede medya özgür ve bağımsız olsaydı, iktidar, anayasayı göz göre göre ihlal ettiği bir metni, kanun diye Meclis’ten bu kadar rahat geçirmeye çalışamazdı.
Hele ki -fantastik bir dilek olarak not düşelim- Plan Bütçe Komisyon çalışmaları bir televizyon kanalından canlı yayımlansa, bu toplum, kalkınma masalı altında nasıl kandırıldığını bir nebze olsun görebilirdi.
Yazının girişinde “mealen” ifadesini kullandım. Eğer bu mealin, otantik hali ve ayrıntıları merak edilirse, TBMM sitesindeki son beş günlük Plan Bütçe Komisyonu tutanakları okunabilir. CHP’siyle, MHP’siyle ve HDP’siyle. . . Birbirine benzemez üç muhalefet partisinin üçünün de uzman milletvekillerinin, Türkiye Varlık Fonu’nun çarpık ve kötü niyetli kuruluşuna nasıl itiraz ettiğini, Sayıştay denetimini, dolayısıyla anayasanın ilgili maddelerini hiçe sayan bu metinle ilgili haklı tepkilerini orada kayda geçti.
İktidar, 200 milyar dolar toplama hayali kurduğu Fon’un amaçlarını üç maddeyle açıklıyor:
•
Kalkınmanın lokomotifi reel sektör yatırımlarına, stratejik sektör, şirket ve projelere uzun vadeli kaynak sağlamak yoluyla kalkınmanın hızlandırılması.
•
Ekonomide sürdürülebilir büyüme oranlarının yakalanması.
•
Ekonomik istikrar.
Meselenin püf noktası ilk maddede. özeti ise şu: öncelikle ihalesi yapılıp bitmiş, Hazine’nin de “borç üstlenimi” kelime oyunuyla garanti verdiği projelere kaynak yaratmak.
Toplam büyüklüğü 100-150 milyar dolara yaklaşan bir portföyden söz ediyor.
Kim o şirketler, hepimiz biliyoruz.
Meclis görüşmelerindeki can alıcı uyarılardan bir küçük özet:
•
Türkiye Varlık Fonu ile ikinci bir bütçe ve hatta ikinci bir Hazine kuruluyor.
•
Fon’a tahvil ihracı yetkisi veriliyor. Denetim olmazsa, İmarbank olayındaki satılmamış Hazine Bonolarının akıbetinin bir benzeri yaşanabilir.
•
Bu ülke 2001 krizi yaşadı. önemli gerekçelerinden biri denetimsiz fonlardı. Bütçe sistemi dışına çıkarılan fonlar yıllarca “çiftlik” gibi kullanıldı. Makro dengelere verdiği zarar ortaya çıkınca, bizzat AKP iktidarının ilk döneminde kapatıldı. Aynı yanlış tekrarlanmamalı.
•
Fon’a yurtdışından borçlanma yetkisi verilmesi, Hazine ile yarışması gibi garip bir durum yaratacak.
Yazıyı, pazartesi günkü Komisyon toplantısında konuşan CHP’li
Musa çam‘ın kayıtlara girmiş çarpıcı sözleriyle bitirelim:
“Düşünün, bu fon ve fonu yönetecek şirket
bundan altı yedi yıl önce kurulsaydı, büyük
ihtimalle bu şirketin başına
Fethullah
Gülen‘in prenslerinden birini getirirdiniz ve
büyük ihtimalle yönetim de onun adamlarından
oluşurdu. Kamu adına hiçbir denetimi
olmayan bu fonun bütün kaynakları FETö’ye
aktarılır ve darbenin finansmanı buradan
sağlanırdı. Biz o zaman da aynı kuşkuları,
kaygıları, eleştirileri dile getirirdik, siz yine bize
inanmazdınız. Kamu kaynaklarını, kamu
adına yapılan borçlanmaları Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin denetiminden kaçırıp gözlerden
ırak bir şekilde harcama merakınızı
anlamak gerçekten mümkün değil. “
17. 08. 2016 – CUMHURİYET