EMRE GÜRCANLI: ZORLA TOPUKLU AYAKKABI GİYDİRİLİR Mİ’ (24. 05. 2016)

201

‘Anlatsan güzel olabilecek bir hikaye değil, anlatmak zorunda olduğun bir hikaye bulmalısın. ‘ (Ken Loach)
Başlıktaki soruya ilişkin tabii ki zorla giydirilemez diyeceksiniz. Kadınlar topuklu da giyer, spor ayakkabı da canları ne isterse. O topuklularla sokakları meydanları doldurur günü gelir diktatörlere kabus olur. Ama yine soruyorum, istemediği halde topuklu giymeye zorlanabilir mi?
Bedenini satmak zorunda bırakılan, buna zorlanan, “seks işçisi” olarak çalıştırılan milyonlarca kadından da söz etmiyorum, zira onlar kimi zaman aç kalmamak için, kimi zaman pasaportuna el konduğu için, kimi zaman kilometrelerce uzaktaki çocuğuna para biriktirmek için pek çok şey yapmak zorunda kalıyor, topuklu da giyiyor ve kuşkusuz buna zorlanıyor.
Ama benim sözünü ettiğim kadın emekçiler. Cannes’da ödül alan ve buradan da bir selam gönderdiğimiz Loach’un açıklamasında olduğu gibi, anlatılmak zorunda olan hikayeler bunlar. Genellikle de hizmet sektöründe çalışan milyonlarca kadın emekçi. Kimi zaman resepsiyonist, kimi zaman kuaför, kimi zaman garson, kimi zaman tezgahtar, kimi zaman satış temsilcisi, kimi zaman tanıtım görevlisi, hatta kimi zaman hostes… Bu kadın işçilere zorla topuklu giydirip onlara işkence yapabilir miyiz? Sağlık ve güvenliklerini zorla riske atabilir miyiz?
Olay nereden çıktı derseniz muhtemelen anımsayacaksınız. Pek çok basın yayın kuruluşunda olduğu gibi
http://www. ahsa. ca/news/our-blog/recent/the-hazards-of-high-heels-5/
). çekici bir giysiden değil, güvenlik açısından riskli bir “araç”la karşı karşıya kalıyoruz bir bakıma. Uzun topuklu giymek zorunda kalan kadınların üçte birinin mutlaka bundan dolayı düştüğünün ve yaralandığının aynı kaynak altını çiziyor. Takılarak, kayarak düşme gibi olayların yanısıra, uzun yıllar boyunca kadınların başında büyük bir sorun olacak kronik sırt ağrıları, baldırdaki kasların ağrılı kas spazmları dolayısıyla kısalması ciddi meslek hastalıkları. Ayrıca plantar fasit (topuk dikeni), ayak parmaklarındaki şişlikler, batık tırnak (tırnağın içe doğru büyümesi), ayak başparmağının içe kıvrılması, tendonlarda hasar ve osteoartrit (dizlerde eklem iltihabı) gibi sorunlar kadın emekçilerin karşılaştıkları sorunlar. özetle topuk yükseldikçe sorunlar da artıyor!
Burada en büyük sorun aslında şu, hizmet sektörünün pek çok alt dalında aslında böyle “resmi” olarak emekçilere dayatılan bir şey yok, ama gayriresmi de olsa zorunlu bir giysi olarak dayatılıyor.
British Columbia İnsan Hakları Mahkemesi, 2010 yılında aldığı bir kararla eğer ispat edilebiliyorsa, cinsiyetlere göre farklı giysi giymeye zorlamanın bir ayrımcılık olduğuna karar vermişti. (http://www. lexology.com/library/detail. aspx?g=346eb70b-c3ae-4157-a012-2738b47f3ac9
). Liverpool’da sendikalar kongresinde bir araya gelen sendika ve işçi temsilcileri ise yüksek topuklu ayakkabıların işyerlerinde yasaklanması gerektiğinin altını çizerken, hep sağlık ve güvenlik risklerinden söz etmişlerdi. Ayrıca aynı kongrede bu konuyu da kapsayan bir sağlık ve güvenlik rehberi de hazırlanmış (https://www. tuc.org. uk/sites/default/files/footwear.pdf
)
Sorunun bir giyim tarzına müdahale vs. olmadığının altını bir kez daha çizelim. Sorun bir kadının tamamen kendi zevki ve tarzı için yüksek topuklu bir ayakkabı giymesi, stiletto tercih etmesi değil, onun sağlık ve güvenliğini riske atacak bir şeyi giymeye zorlanması ve bunun da yalnızca kadın olduğu için yapılması!
Bakış açımız nasıl olmalı
Daha önce

“yüksek topukla” çalışılan sektörlerin, bir başka ifadeyle kadın emeğinin görünmeyen bir diğer yüzünün özellikleri şunlar:
1. Bu işlerin ortak özelliği kadın emeğinin yoğun bir şekilde kullanımı ve toplam bu alanlarda çalışanlar içinde erkeklerin oranının çok düşük olması.
2. İkinci önemli özelliği hemen hemen sendikanın ve örgütlülüğün hiç bulunmaması, bazı alanlar dışında (kasiyerler, büyük marketlerdeki tezgahtarların örgütlülük deneyimleri gibi) örgütlülük ve kolektif davranma deneyiminin bulunmaması.
3. Bu işlerin uzun saatler boyunca ayakta kalmayı gerektiren fiziksel açıdan güç de isteyen işler olması
4. Bu işlerin psikolojik açıdan yorucu, mobbinge açık, ‘duygusal emek’ kullanımını gerektiren (sürekli gülümsemek zorunda olmanız gibi!) yıpratıcı işler olması.
5. Tüm bu işlerde belli bir standardın olmaması (ücret, çalışma koşulları, çalışma ortamı) keza yeterli düzeyde mevzuata yansıyan bir düzenlemeye da sahip olmaması.
6. Bir önceki maddeyle bağlantılı olarak bu işlerin büyük bir kısmının her anlamda kapsam dışı (mevzuat, bilimsel çalışmalar ve hatta siyaset söz konusu olunca) olması!
Biz hep gözümüzü inşaatlara, madenlere, petro-kimya sanayiine ve buralardaki ölümlere dikiyoruz ve buralarda da ağırlıklı olarak erkekler çalışıyor! Bu ayrımı tartışmak ve kadınların ‘itildikleri’ ve saklı kalan acılarını perçinleyen sektörleri konuşmak gerekiyor. özellikle de ‘hizmet’ sektörünün kapitalizmdeki ağırlığının arttığı düşünüldüğünde, kadın emeğinin çoğu kez en acımasız sömürülerinin yaşandığı bu alanlarda çalışan kadınların öykülerini anlatmadan sağlık ve güvenliğinden söz etmek imkansız. Bu öyküleri güzel olabileceği için değil, anlatmak zorunda olduğumuz için anlatacağız. . .
KaynaklarWorking feet or footwear. Health and Safety At Work Guidance, https://www. tuc.org. uk/sites/default/files/footwear.pdfhttp://www. telegraph. co. uk/news/uknews/6193823/High-heels-should-be-banned-at-work. htmlhttp://www. millerthomson.com/en/blog/canadian-labour-employment-law-blog/high-heels-in-the-workplace-could-be-highhttp://www. newyorker.com/magazine/2016/05/16/down-with-high-heelshttp://www. ahsa. ca/news/our-blog/recent/the-hazards-of-high-heels-5/
http://mashable.com/2016/05/11/bloody-feet-high-heels-policy/shrpnBQmtLa. sOqV
http://www. bbc.com/news/magazine-36265545

kckp align=rn24. 05. 2016 – İLERİ HABERkck/bodyrnkck/html