ERKAN AYDOĞANOĞLU: KAMUSAL EMEKLİLİĞİ TASFİYE PLANI (19. 05. 2016)

197

Sosyal güvenlik denildiğinde, bir ülkede yaşayanlar arasında hiçbir ayırım gözetmeksizin, toplumun bütün fertlerinin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamayı öngören, kişilerin bugünlerini ve yarınlarını güvence altına almayı hedefleyen sistemler bütünü anlaşılır. Bu tanım, elbette bugün uygulanan sosyal güvenlik sistemlerine oldukça uzak. Ancak buna rağmen, mevcut sosyal güvenlik sisteminin kapsamı ve parasal büyüklüğü uzun bir süredir yerli ve yabancı sermayenin iştahını kabartıyor.

Kamusal sosyal güvenlik uygulamaları 1970’li yılların sonuna doğru fonların devlet tekelinde olması ve bu alanda yatırım yapan şirketler açısından “haksız rekabet” yarattığı ve bu alandaki devlet tekelinin kaldırılması gerektiği gerekçesiyle hedefe konuldu.

1995 yılında Türkiye’nin de imzaladığı “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması” (GATS) ile hükümetlerden kamu hizmetleri üzerindeki devlet tekeline son verip, tüm kamu hizmetlerini “serbest rekabete” açmaları istenmişti. GATS’da sosyal güvenlik sistemleri ile ilgili en dikkat çekici vurgu ise, sistemin kamusal (toplumsal) değil, bireysel sorumluluk esasına göre yapılandırılmasıydı. Bu amaçla hazırlanan “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi” yasası 2001’de yasalaştı. Kamu emeklilik sistemi nedeniyle etkili olmayan uygulama, 2008 yılında çıkarılan ve emeklilik yaşını 65’e yükselten 5510 sayılı SSGSS Yasası’ndan sonra hızla yaygınlaştı.

Hükümet, bireysel emeklilik sistemine katılanlara yüzde 25 devlet katkısı ve şirketlere yönelik çeşitli vergi kolaylıkları getirerek, yasada fon şirketleri lehine önemli değişiklikler yaptı. Tüm teşvik uygulamaları sonrasında bireysel emeklilik katılımcılarının sayısı bugün itibariyle 6 milyon 200 bini geçmiş durumda.

64. Hükümet eylem planında “Tasarruflar” başlığı altında yer alan ve 2015’te pilot uygulaması yapılan “Bireysel emeklilikte otomatik katılım sistemi” ile ilgili bir yasal düzenleme yapılacağı hafta içinde basına yansıdı. Düzenlemeye göre sistem dışında kalan tüm çalışanların zorunlu olarak sisteme dahil edilecek ve 6 ay boyunca zorunlu olarak 100 lira kesinti yapılacak. Sonrasında isteyen sistemden ayrılabilecek ama kesintilerin akıbetinin ne olacağı, ne kadarının iade edileceği konusunda kesin bir bilgi yok.

öncelikle belirtmek gerekir ki getirilen sistem herkesin bildiği anlamda bir “emeklilik sistemi” olmaktan çok, bireysel “yatırım” ve “tasarruf” amaçlı, piyasa için sıcak para yaratmayı amaçlayan bir fon işletim sistemi. Dolayısıyla sistemi sosyal güvenlik açısından “emeklilik” olarak görmek ve değerlendirmek yanlış olur. Asıl amaç “devlet desteği” ile tasarruf oranını arttırarak, emeklilik fonlarında biriken ciddi büyüklükteki paraların finansal sistem üzerinden değerlendirilmesi.

Hükümetin gündeminde olan ve piyasanın finansman ihtiyacı için gündeme getirildiği anlaşılan
“Bireysel emeklilikte otomatik katılım” uygulamasını geçmişte uygulanan “zorunlu tasarruf fonu”na benzetmek mümkün. Her ağızlarını açtıklarında “serbest piyasa” vurgusu yapanların, sıcak para ihtiyacına sıra gelince “zorunlu tasarruf” düzenlemelerini gündeme getirmesi dikkat çekici.

Bireysel emeklilik uygulaması, kamusal emeklilik sisteminin tasfiyesi açısından önemli bir adım olmakla birlikte, OECD’nin ortalama yaşam süresinin uzadığı gerekçesiyle emeklilik yaşını 75-80’e çıkarmak için hazırlık yaptığını hatırlatalım.

Uluslararası sigorta şirketleri, emeklilik yaşının yükselmesiyle daha fazla bireysel emeklilik müşterisi kazandıklarından OECD, sigorta şirketleri ve hükümetler kamu emeklilik sisteminin tasfiyesi konusunda tam bir iş birliği halinde, kamusal emekliliğin altını boşaltmak için çalışıyorlar. Hükümet yakında “Ortalama ömür uzadı, emeklilik yaşını biraz daha yükseltelim” derse kimse şaşırmasın.
19. 05. 2016 – EVRENSEL