NURAY SANCAR: TAM ENSAR BİR DOKUNULMAZLIK (27. 04. 2016)

203

Terör tehdidi gerekçesiyle bu yıl şenliklerin yapılmadığı 23 Nisan, 1920’de Türkiye’ye bir rejim biçimi seçen kurucu kadronun sonradan adım adım inşa ettiği bir dizi değeri simgeler. Ama en çok, darbelerle kesintiye uğratılsa da az çok işleyen demokrasinin “ev”i Meclisin bir kazanım olarak kutsandığı tarihtir bu. Mutlakiyet-monarşi-meşruti monarşi aşamalarından geçtikten sonra, 100 küsur yıl önceki mücadelelerden çıkan “serbest tartışma” ve “millet egemenliği” vaadi siyaseten önemsiz bir kazanım değildir. “Millet egemenliği” kavramını kullananlar gelecek kuşakların farklı siyasal arayışları olabileceğini, toplumsal ihtiyaçların millet kavramının içerdiği tekçi yaklaşıma karşılanmayabileceğini hesap etmemişlerdi. Ettikleri kadarında da beklentilere ket çektiler. 23 Nisan’ı da rejimin kuşaktan kuşağa aktarılacak ebediyetini temsil etsin diye çocuklara hediye ettiler.
Bu sene 23 Nisan kutlanmadı. Yerine Kut’ül Ammare kutlamaları, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine zum yapıldı. Bazıları bu kutlamaların yapıldığı günlerin
sonradan icat edildiğini, siyasal bir kasıt taşıdığını iddia ediyor. Ayın bugünlerinin bir “değerler” yarıştırmasına sahne olmasına bakılırsa tartışılması gereken bir iddia. Eski rejimin değerlerine karşı, “Yeni Türkiye”nin değerlerini parlatmak için açılan sahnede şimdi sessiz bir 23 Nisan ama esasen parlamento var.

23 Nisan’dan yani Meclisin kuruluş yıl dönümünden kısa bir süre sonra “dokunulmazlıkların kaldırılması” konusu Meclise geliyor. Bir dizi milletvekilinin hazırdaki “suç” dosyalarının kapaklarının açılabilmesi için iktidarın kıran kırana kavga edeceği bir eşiğe nihayet gelinmiş oldu. “Milletin” oylarıyla seçilmiş vekillerin Meclisten uzaklaştırılmasının Hükümet tarafından hazırlanan koşulları oya sunulacak.
Görünürde bu yasal değişiklik talebi HDP vekillerini siyasetin evinden sürmeyi ve Kürt sorununun siyasi çözüm imkanlarını berhava etmeyi
hedeflese de suç dosyalarının arasında ana muhalefet partisi vekillerininki de var. Hükümet kanadı Allah için, bu önergenin sadece “suçun yargılanması”nı sağlamaya yönelik olduğunu iddia edebilecekleri bir hakkaniyet görüntüsü vermekten imtina etmemişler. 17/25 Aralık’ta etmişlerdi oysa.
Hükümet suça müsamaha göstermeme erdemi ile kürsü kutsiyeti arasına sıkışmış görünen ikinci partinin dokunulmazlık konusundaki bocalamalarından istediği sonucu alabilir. Oysa suça müsamaha göstermemenin de kürsü dokunulmazlıklarını koruyabilmenin de koşulu çoktan beri Meclis dışındaki toplumsal güçlerin inisiyatifiyle ilişkili oldu. 17/25 buna örnektir. İlk Meclisin kurulmasından 90 yıl sonra parlamento dinamiğine eklenecek yeni bir değer varsa bu inisiyatifin tanınması olmalıdır. Tersine HDP vekilleri şahsında bu inisiyatif cezalandırılmaya çalışılırken kürsü dokunulmazlığını korumak da bir hayal olacaktır.
Demokrasi bir bütündür. Yasama ve yürütme tek bir iradeye bağlanmışken, yargı hakaret davalarıyla meşgul edilirken kürsüdeki söz hakkı da işlevsizleşmiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet demek için kalkan her el, kürsüde konuşulan her sözün kolaylıkla “suç” kapsamına dahil edildiği bu koşullarda aslında sahibinin ve seçmeninin geleceğine kastederek kalkıyor olacak. Kürsünün ya da sözün dokunulmazlığını garanti edebilecek bir yasal düzenleme söz konusu değil artık.

Böyle bir gelecek mi istiyoruz?
Gelecek demişken: 23 Nisan günü bir güzel, küçük kız Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Her zamanki seremoni yapıldı. Cumhurbaşkanı çocuğa övgüde bulunurken “Tam bir ensar, yani paylaşımcı” lafını kullandı. 14 yıldır sadece siyasal kavgasını simgeleri kanırtarak yürüten bir partinin kurucusu olarak bu sözün cumhurun aklındaki, zihnindeki ve duygusundaki karşılığını bilmez mi?

“Anayasada laiklik olmamalı” diyebilen bir Meclis başkanını ve öteki boş beleş lafları edenler “milletin egemenliği”ni ve hassasiyetlerini çoktan çiğnemişlerdir ve kürsüyü “milletin” değerlerini hiçe sayacak biçimde işgal etmişlerdir. Meclis bu hassasiyete iade edilmelidir ve dokunulmazlıkların kaldırılmasına hayır denmelidir. çocukları, Ensar’ın simgelediği bir gelecekten, bir hayat tarzından korumak için şarttır bu. 27. 04. 2016 – EVRENSEL