ERK ACARER: AKLINIZ BAŞINIZDA MI SİZİN’ EVLATLARINIZA TECAVÜZ ETTİLER! (23. 04. 2016)

202

Eksik konuştuk, eksik tartıştık…Bir doktor, paylaşım sitelerinden birinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na istinaden son derece ‘kibar’ bir yazı kaleme almış. . . “Sayın Bakanım” diye başlayıp, “Siz hiç makatı parçalanmış bir çocuk gördünüz mü?” diye soruyor.
Sürdürüyor: “Ben çok gördüm. O, tecavüze uğramış çocukların gözlerini de… Bir ömür boyu o korkunun, o öfkenin, endişenin ve acının geçmeyeceğini de anladım…”
•••
Ensar Vakfı, Ensar vakti… İnsanın kanını donduran hadise… Dahası var ama… Vakıf, baskı yapınca, ‘evladı tecavüze uğrayan’, olayın üzerine sünger çektiği gibi örgütlü, ‘zehirli sarmaşık misali kök salmış muhataplara’ değil, meseleyi kurcalayanlara sırtını çevirip onlara soruşturma açılması için işbirliğine giriyor.
•••
Millete ‘koyun’ dediğin vakit, büyük arıza çıkardı. Doğrusu sempatik bir tanım da değildi. Biat etmeye gönlünü koymuş, güdülmeye meyyal kitleyi anlatmaya çalışırken, elitist, kibirli bir burun kıvırma durumu ortaya çıkardı.
özellikle seçim sonrasında filan; sağ partilere, AKP’ye ‘fena halde’ oy çıkınca önce kızgınlıkla bühtan edilir, sonra bundan üzüntü ve vicdan azabı duyulurdu. Akabinde, “Ne yapalım, bu kitleye de anlatacağız” tarzında bir yatay geçişle mevzu birkaç güne toparlanırdı.
•••
Velâkin galiba ilk kez gazeteci Celal Abi, Celal Başlangıç kullandı: “Akkoyun!”
Hoop, cuk oturdu. Mesele daraldı, körü körüne bağlı, ne yapsan anlatamadığın, ‘ne yapsa’ ikna edemediğin üstüne üstlük, bu çabandan dolayı hiç durmadan küfür yediğin kör olmuş, çıldırmış, kudurmuş bir kitle tanımlandı. Üstelik konu, ‘biz’ ve ‘onlar’ diye de orta yerinden ayrıldı. Bu ‘Akkoyun tanımı’ rahatlığında; şıkır şıkır betimlemeler yapma ve sorular sorma olanakları da ortaya çıktı:
“Kardeşim yıllarca maymundan geldik diye tir tir tireyip Darwin’e söylenmedik laf bırakmadın. Finalde koyuna gitmek trajik bir durum değil mi? Maymundan gelmedin ama koyuna gittiğin kesin!”
•••
Gerçekten de trajik…
Evladına tecavüz edenlerin, olayı ortaya çıkaranlara kızdığı yerde ülkenin gülünecek hali kalmadı.
Dahası bu ‘ortadan ayrılma’ meselesi netleşti de netleşti.
Bir yerde evladına tecavüz edilip para pul, korku derdine susanlar, diğer yanda o çocuğu hiç görmediği halde onun için çırpınanlar.
Bir tarafta, bombalar patladıktan sonra, parçalanmış insan bedeni gölgesinde maç coşkusu yaşayanlar öte tarafta, cenaze parçalarını birleştirmeye çalışanlar.
Bir yerde, asgari ücretle ölmemeye çalışırken Şırnak’taki havaalanına sevinenler, onların tam karşısında, insana yakışır bir şekilde yaşamak isteyenler…
•••
örnek çok, emare fazla…
Darwin’i koyunu, maymunu ‘yılanları’ bir yana bırakıp bir solukta özet geçmeli.
Yıllarca, ülke bölünecek diye her tarafına nizul inenlere, her daim tetik üstünde olanlara, dikenlerde oturanlara duyuralım… ülke bölüneli çok oldu…
Bir yerde iyiler diğer yanda kötüler var şimdi. Her şey bu netlikte! Tüm muhalifler de işi uzatmadan, safını böyle, bu basitlikte belirlemeli.
•••
Eksik konuştuk, eksik tartıştık…
ülke bölüneli çok oldu…
çok kötüsünüz, bir tarafta iyiler. Aklınız başınızda mı sizin, evlatlarınıza tecavüz ettiler!
•••
Doktor diyor ki; “Makatları parçalanmış çocuklar… Bir daha asla geleceğe güvenle, neşeyle, coşkuyla bakamayacaklar. “
Bugün 23 Nisan…
Bir etiket yapmışlar…
‘ Yenidençocukolsaydım’ diye.
‘Eski Türkiye’ ne güzelmiş meğer. Tek derdimiz, ‘Bayram günü yağmur yağarsa nasıl önlem alacağız’ diye kara kara düşünmekmiş.
Başımıza asit yağıyor şimdi, çoluk çocuk.
çocukların geleceğe güvenle bakamadığı yerde, yeniden çocuk olmak mı?
Cümbür cemaat, topyekûn çirkin bir yer yaptınız ülkeyi. Böldünüz! Hiç şüphe yok ki sizle birlikte yaşamaktan utanç duyuyoruz! Kötüsünüz, çirkinsiniz, bin yıl geridesiniz. Durum ‘Karaman’dan’, ‘karakoyundan’, ‘akkoyundan’ da vahim. . . Müsvette suretleriniz, yılan, çıyan evriminde.
Sizin olduğunuz yerde; çocuklar da tez büyüsün mümkünse.
Bugün 23 Nisan… Yılanların, çıyanların arasında kaldık. İşte ahvalimiz!
23. 04. 2016 – BİRGÜN