Damdan düşenin halinden damdan düşen anlarmış. Damdan düşmek istemeyenlerin damdan düşenlerin uyarılarına kulak vermesinde büyük yarar var. Geçen hafta yazdığım “Kiralık işçilik: İnsan onuruna saldırı” başlıklı yazım üzerine kendi ifadesiyle “40 yıllık Almancı” Ahmet Bey’den bir e-posta aldım. Almanya’da kiralık işçilik uygulamasının vahametini ortaya koyan bu mektup, Türkiye’de işçileri bekleyen tehlikenin boyutlarını da göz önüne seriyor. İşte 40 yıllık Almancı ve son yılların kiralık işçisi Ahmet Bey’in kiralık işçilik üstüne feryadı:
“Almanya’dan selam,
Kiralık işçilik hakkındaki yazınızı okudum. Ben de kiralık işçilikten sonra Almanya’da yok olan insanlık onurunu yazayım dedim.
Yaşım 45. 40 senelik Almancıyım. Burada büyüdüm, burada okudum ve burada sürünmekteyim. Alman Sosyal Demokrat Partisi ile Yeşiller Partisi 2002/2003 senesinde kiralık işçilik yasasını çıkarttı. Agenda Politika 2010 yasası ile sözde işsizliği önlemekti amaçları. Ama esas amaçları sonradan belli oldu.
Benim saat ücretim dökümcü metal isçisi olarak 2009’da 15,70€ brüt iken, 2010’da işsiz kalınca kiralık işçi firmaları tarafından bana teklif edilen para 7€ idi. İnanın 7€. “Ya kabul edersin ya da sosyal yardımı keseriz” diye tehdit ettiler. 2004 senesinde ortalama 6,85€ brüt olan kiralık işçi saat ücreti, şu an 2016 senesinde ortalama 8,8€ brüt oldu. Yani 12 senede saat ücreti 1,95€ brüt arttı.
Adaletsizlik apaçık ortada. Normal sendikalı işçinin saat ücreti ortalama 15€. Mercedes veya Ford gibi araba fabrikalarında ise 20€ üstünde saat ücreti normal kadrolu işçinin. Kiralık işçi olarak burada yüzde 50 kadar az maaş alıyorsun, izin hakkın az ve istenilen an kapı dışarı atıyorlar, tazminatsız.
Baştan vasıfsız işler için olduğu söylenen kiralık işçilik bütün meslek dallarını sardı. Politika, polis, asker ve hakim hariç nerdeyse bütün mesleklerde kiralık işçilik var. Alman olsun, hangi milletten olursa olsun, kiralık işçiler gerçekten perişan halde .
Şu an Almanya’da iş ilanlarının yüzde 90’ı kiralık işçilik. İyi meslek sahiplerinin saat ücreti tabii ki 8,8€ brüt değil kiralık işçi olarak. Ama onlar da öteki meslek sahipleri gibi aynı parayı alamıyor kiralık işçi olarak.
İnsanlık onuru mu? Burada sosyal yardım alıyorsan ve işsizsen senin insanlık onuruna tecavüz ediyorlar. İnsanların yüzde 70’inin sağlam işi var. İşsiz kalmamış ve şansları yaver gitmiş kesim. Onların parası iyi. Ama geri kalan yüzde 30 ezilen kesim. Ve maalesef ki onların durumları iyi olan vatandaşların umurunda değil.
En kötüsü ne biliyor musunuz? Sağlam, yani kadrolu işçilerin kiralık işçileri ezmesi. İşçi işçiyi eziyor. Kiralık olarak sen kadrolu isçilerin kobayı sayılıyorsun. Onların yapmak istemediği ağır işleri ya da pis işleri kiralık işçilere veriyorlar. En beteri de kiralık işçinin kadrolu alınayım diye kıçını yırtması.
Oğullarım benim gibi satılık işçi, kiralık işçi olmasın diye çok mücadele veriyorum, Obama’ya bile yazdım. Papa’ya bile mesaj attım, “İnsanlar satılıyor, siz 3 maymunu mu oynuyorsunuz” diye.
Bana buradaki çoğu Türk “Sen kafayı yemişsin, neyi değiştireceksin tek başına” diyor. Biliyorum bir şeyi tek başıma
değiştiremem, ama olsun, kendime saygımdan ve çocuklarım satılmasın insan olarak diye mücadelem.
Memleketim Edirne’de, Meriç Köprüsü’nün bir tane taşı olayıydım da burada olmayaydım, inanın buna. Siz buradan oraya gelip de 4 hafta hava basan gurbetçilere bakmayın. 11 ay hamal 1 ay padişah :). Benim için niye gelmiyor derse okurlarınız, cevabım Muş’tan ya da Van’dan İstanbul’a göçen vatandaş nasıl para yapıp dönemiyorsa ben de öyleyim.
Türkiye’de düşünün bir de kiralık işçiliği. Sözde insan hakları ile her zaman gurur duyan Avrupa’nın en zengin ülkesinde bu rezillik, işçi kıyımı var ise Türkiye’de neler olmaz?
Türkiye’deki vatandaşlar uyansın kış uykusundan, sadece onlar değil gelecek nesiller kiralık işçi olarak satılmasın diye yazdım bu satırları.
Namusunla insanca çalışan, satılmaya karşı çıkan herkese Almanya’dan kucak dolusu hasret dolusu selam.
Ahmet”
14. 04. 2016 – BİRGÜN