ERGİN YILDIZOĞLU: ENSAR VAKFI’ (11. 04. 2016)

208

AKP’nin, İslamcı vakıfların, çocuk tecavüzleri karşısında “akıl almaz” tepkilerini bir iktidar projesinin özelliklerinden hareketle değerlendirmek gerekiyor.
AKP nedir?
Bugüne kadar çözümlemelerimi, siyasal İslamın AKP’ye, AKP’nin de
Erdoğan‘a indirgenemeyeceği, karşımızda
sınıfsal özellikler
sergileyen,
iktidarını kurmaya kararlı bir
toplumsal tabaka
olduğu varsayımına dayandırdım.

Kısaca:
AKP iktidarı
1990’ların sonunda patlak veren bir rejim krizi ile, ABD’nin bölgeyi yeniden şekillendirme projesinin oluşturduğu konjonktür içinde şekillenmiş bir “tarihsel blok”un ifadesidir. Bu blokun
lider
fraksiyonu, Osmanlı egemen sınıflarının içindeki özel konumundan dolayı, kuşaklar boyu kendini yeniden üreterek bugüne kadar gelebilen
Müslüman entelijansiyadır.

Bu entelijansiyanın
varlığının, bir sınıf tavrı sergilemesinin
maddi temeli,
özgün birüretimin aracının
(dini bilginin) sahibi, denetleyicisi olmasıdır. Bu
özgün simgeselüretim aracının
mülkiyeti, toplumsal
ekonomik
artığa, kapitalist birikim süreçlerine,
diğer üretim araçlarının mülkiyetini
edinme süreçlerine
ulaşmaya olanak verir.

Bu “sınıfın” iktidarı için, AKP bu özgün
üretim aracına
uygun simgesel
üretim- yeniden
üretim ilişkilerini
toplumda egemen kılmaya çalışıyor. Bunun için, hem toplumda bu simgesel
üretim ilişkilerinin, rakip, muhalif söylemleri dışarı atarak, susturarak egemen olmasını sağlaması, hem de devletin
disiplin, cezalandırma araçlarının
kontrolünü elinde toplaması, “eski rejimin” kadrolarını tasfiye etmesi gerekiyor.

Bu “sınıfın” üyelerinin kaynağını güvenceye almak için AKP rejimi,
nüfusun yenidenüretiminin biçimlerini
(aile-cinsel pratikler),
bedenin estetiğini
(giysi, görünüm),mekânda ve zamanda yerini
(ibadet saatleri, yerleri) denetleyen, yeniden şekillendiren bir
biyopolitik
rejimini egemen kılmaya çalışıyor. Bu bağlamda, bu sınıfın iktidarına uygun
eril, homofobik,
otoriter
bir
öznelliğin, mikro düzeyde şekillendirilmesi için,
şiddetin, özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik
simgesel, fiziki,
cinsel
şiddetin normalleşerek içselleştirilmesi gerekiyor. Bu şiddetin yarattığı travmayı yönetmek için de
psikolog (bilim)
değil imam (iman)
gerekiyor.
Eğitim şart…
Egemen sınıflar iktidarlarının doğasına uygun eğitim sistemlerini yaratır, destekler. Kapitalist sınıf, devlet, ekonomi yönetimi bağlamında
bilimsel-teknolojik-bürokratik
eğitime, pozitivist-pragmatik bireylerin üretilmesine öncelik verir. Eleştirel düşüncelerin yeşerdiği sosyal bilimler, finansa işletme dışında üvey evlat muamelesi görür.

AKP’nin öncelikle
dini eğitime,”dindarkindar” bir nesil yetiştirme arzusu ile vakıflara, derneklere, Kuran kurslarına, imam hatip liselerine, camilere yatırım yapması, kaynak aktarması, yukarda betimlemeye çalıştığım sınıfın iktidarının inşası, bekası açısından açıklayıcıdır.

Mansuroğlu
ve
Uğur’un
araştırması (Bir-
Gün)
bu yatırımın boyutlarını açıkça ortaya koyuyor:
2013 yılında 60 binden fazla cami,
16 bin şahıs-vakıf bünyesinde Kuran kursu
veriliyor. 2015 yılında yalnızca yaz kurslarına
3 milyondan fazla çocuğun devam ettiği hesaplanıyor.
Yalnızca Ensar Vakfı’nın 159 şubesi,
32 kız, 14 erkek yurdu var.

Vakıflar, dernekler, camiler, devletten alınan yardımlar, vergi muafiyeti gibi kaynaklar, toplanan bağışlar yoluyla
toplumsal artık-
değeri mülk ediniyor,
sınıfın üyeleri arasında dağıtıyorlar. Vakıflar, serveti yoğunlaştırarak nesilden nesle aktarabiliyorlar. Bu
eğitim, ekonomik birikim merkezlerinde,
ergenlik yaşının altında milyonlarca çocuk, şeffaf denetim sistemlerinden yoksun,
“oğlan
bizim kız bizim”
anlayışıyla, kimi zaman su yüzüne çıkan tecavüz istismar olaylarının yanı sıra, disiplin-cezalandırma, bunaltıcı ders saatleri pratiği altında fiziki ve simgesel şiddete hedef olarak, şiddeti içselleştirecek, uygulayabilecek biçimde yetiştiriliyorlar. Bir sınıf, saflarını sıklaştırıyor, topluma acımasızca saldırıyor. Muhalefet lafla peynir gemisi yüzdürmeye çalışıyor. . .
11. 04. 2016 – CUMHURİYET