BASKI, SÜRGÜN VE TUTUKLAMALARA KARŞI MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ!

227

Bursa Şube Yönetim Kurulu üyelerimizden Mehmet Sabri Gül’ün gözaltına alınması ve Aysun Torun hakkında başlatılan adli ve idari soruşturmalar ile ilgili Genel Başkanımız Fikret Aslan, Genel TİS ve Hukuk Sekreterimiz Şenol Köksal ve Şube Yönetim Kurulu üyelerimizin katılımıyla Bursa Şubemizde basın toplantısı düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamada; üyelerimize yönelik baskılara karşı mücadeleyi ve dayanışmayı büyüteceğimiz belirtilerek, Aysun Torun hakkında başlatılan adli ve idari soruşturtmanın durdurularak sürgünün geri alınması ve Mehmet Sabri Gül’ün serbest bırakılması talep edilmiştir.
Genel Başkanımız Fikret Aslan’ın okuduğu açıklama aşağıdadır:
BASINA VE KAMUOYUNA


201px; AKP iktidarınca politikalarının destekçisi olmayan tüm toplumsal kesimlere karşı yapılan baskılar her geçen gün daha da artmaktadır. KESK üyesi kamu emekçilerine dönük saldırılar; baskı ve cezalara her geçen gün yenileri eklenmektedir. 18 Mart sabahı BES Şube Eğitim ve örgütlenme Sekreterimiz Mehmet Sabri Gül iş adresi bilinmesine rağmen apar topar evinden alınarak gözaltı alınmış ve daha sonra çıkartılan mahkemece tutuklanmıştır. Aynı operasyonda EĞİTİM SEN üyesi Kadir KARSLI sosyal medya paylaşımları nedeniyle
17 Mart Perşembe akşamı gözaltına alınmış olup çıkartılan mahkemece serbest bırakılmıştır. Yine Şube Kadın Sekreterimiz Aysun TORUN katıldığı basın açıklamasında dile getirmiş olduğu talepten dolayı ‘devlet büyüklerine hakaret’ kapsamında değerlendirilmiş ve Kadın Sekreterimiz hakkında adli/idari soruşturma başlatılmış, ayrıca Keles Adliyesine sürgün edilmiştir.
Bursa Şubemizin Eğitim ve örgütlenme sekreteri Mehmet Sabri GüL’e istinat edilen suç il düzeyinde yapılan basın açıklamalarına katılmak ve demokratik içerikli faaliyetlerin içerisinde bulunmak. Buradan soruyoruz Anayasal bir hakkın kullanımı olan söz konusu fiiller ne zamandan beri suç unsuru içerisinde sayılmaktadır.
Bilindiği üzere sistematik olarak KESK bağlı sendikaların üyelerine ve yöneticilerine yapılan baskıların asıl amacı kamu emekçilerinin mücadelesini engellemektir. 7 Haziran seçimlerinden bugüne AKP karşıtı her kesim düşman ilan edilmiş, iktidar yanlısı olmayan herkes terörist ilan edilmiştir. Bu ülkede iktidarın gözünde gazeteciler, akademisyenler, doğasını savunan Artvin halkı teröristtir. Geçmişte kendisiyle birlikte hareket etmesine rağmen bugün farklı düşmüş kesimler dahil AKP yanlısı olmamak terörist olmaktır. Son 7 ayda KESK üyelerine açılan soruşturmalar 6000 civarındadır. Mehmet Sabri GüL arkadaşlarımız da oluşturulan bu iklim sonucunda tutuklanmıştır.
Tüm bu sınır tanımaz baskı, uygulama ve politikalara rağmen yandaş medyada yapılan yayınlarla bir yandan baskılar kamuoyundan gizlenmekte, diğer yandan başta KESK olmak üzere muhalif sendikal hareketler marjinal yapılar olarak gösterilmek istenmektedir. Yandaş/havuz medyasınca tarif etmekte zorlandığımız şekilde iğrenç karalamalarla, yalan ve saptırmalarla Konfederasyonumuzu ve sendikalarımızı hedef haline getirilmektedir.
17 Şubat 2016 tarihinde yayınlanan ve muhalif kamu emekçilerini tasfiye etmeyi amaçlayan başbakanlık genelgesi bu sürecin bir uzantısı ve açık hukuka aykırılık niteliğiyle nasıl bir dönemden geçtiğimizin son örneği olmuştur. 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinde gördüğümüz benzer uygulamalar bu kez AKP sivil darbesinde hayata geçirilmiştir. Son Ankara katliamından sonra Cumhur Başkanınca ‘terör’ tanımının yeniden yapılması için bir kampanya başlatılmıştır. Bu yeni tanımla birlikte düşünce açıklama ve ifade etme özgürlüğü ‘terör’ faaliyeti kapsamı içerisinde gösterilerek toplumsal muhalefet susturulmak istenmektedir.
Sınırlı hak ve özgürlüklerin bile rafa kaldırıldığı zor günlerden geçiyoruz. Sadece siyasal alanda değil çalışma yaşamında da planlı ve sistematik bir saldırıyla karşı karşıyayız. 13 yıldır özelleştirmedik, satılmadık yer bırakmayan AKP, bir yandan Cerattepe örneğinde olduğu gibi doğaya göz dikmekte bir yandan da emekçileri sefalet ücretle ve güvencesiz ortamda çalışmaya mahkûm edecek düzenlemelere hız vermektedir. İçeride ve dışarıda estirdiği savaş rüzgârını arkasına alan, oluşan kaotik ortamda, yapılan her demokratik eylem ve etkinliği terör faaliyeti, muhalif tüm kesimleri de “terörist, hain” ilan etmektedir. Başta iş güvencemiz ve kıdem tazminatı olmak üzere haklarımıza yönelik bu saldırılar bu savaş ortamında hızla yasallaştırılmak istenmektedir. Modern köleliğin mezat meydanı görevi görecek olan istihdam büroları ile ilgili düzenleme de bu girişimlerden biri olmaktadır.
Değerli basın emekçileri,Sonuç olarak; AKP kendisiyle birlikte ülkeyi de hızla uçuruma doğru sürüklüyor. Başkanlık sistemi uğruna içte ve dışta dört elle savaş ve gerilim politikalarına sarılan Saray ve Hükümet ne aykırı bir ses ne de muhalif bir kurum görmek, duymak istemiyor. Dört başı mamur bir tek tipleşme dayatılıyor.
Kamu emekçilerine de dayatılan kapıkulu olmadır.
KESK, bağlı sendikaları ve yüzbinlerce üyesi ne geçmişte ne de bugün kapıkulu olmadı, olmayacak. Fiili, meşru, birlikte ve ortak mücadele anlayışımız doğrultusunda, büyük bir dayanışma ağını kurarak baskıları göğüsleyecek ve püskürteceğiz. Üyelerimize dönük baskılara karşı mücadeleyi ve dayanışmayı büyüterek karşı koyacağız. Şube Kadın Sekreterimiz hakkında başlatılan adli ve idari soruşturtma durdurulmalı ve sürgün derhal geri alınmalı, şube yönetim kurulu üyemiz Mehmet Sabri GüL derhal serbest bırakılmalıdır. 30/03/2016
BüRO EMEKçİLERİ SENDİKASI GENEL MERKEZİ Fikret ASLAN Genel Başkan




margin-: 180pt; text-align:
margin-: 180pt;
margin-:180. 0pt;