ANTALYA BES VE SES ŞUBELERİ ORTAK PANEL DÜZENLEDİ

258

BES ve SES Antalya Şubeleri tarafından 20 Şubat 2016 tarihinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununda Yapılacak Değişiklikler” konulu panel gerçekleştirildi.
Panele Yard. Doç F. Serkan öngel, Birgün Gazetesi Yazarı Ekonomist Aslı Aydın ve bir önceki dönem KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul konuşmacı olarak katıldılar.
SMMMO toplantı salonunda gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Antalya Şube Yönetim Kurulu üyemiz Devrim Mol’un yaptığı panel, SES Antalya Şube Başkanı Mustafa KILINç’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Mustafa KILINç: “AKP’nin 2003 yılında açıkladığı acil eylem planının içinde olan ve bugünlerde gündemine aldığı
“Kamu Personeli Rejimi Yasası”na karşı direnç geliştirirken,mücadeleyi yükseltirken, 657 sayılı DMY’yi savunma durumuna düşmeden net bir şekilde herkese etkin, ulaşılabilir, nitelikli
eşit, ücretsiz kamusal bir hizmetin kamu eliyle kamu emekçileri tarafından sunulmasını “güvenceli iş, güvenceli gelecek” içerikli bir çalışma düzenini hep birlikte talep etmeliyiz. Biliyoruz ki; ortak sorunlar etrafında birleşen emekçiler, baskıya şiddete boyun eğmeden
daha büyük mücadelelerle güçlerini açığa çıkaracak büyük bir emek hareketini
bugünden yarına adım adım inşa edeceğine olan inancımla hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.
Mustafa KILINç’ın konuşmasının ardından sendikal mücadelede
ve 10 Ekim Ankara katliamında kaybettiğimiz barış şehitleri anısına 1 dakika saygı duruşu yapıldı.
Saygı duruşunun ardından Şube Başkanımız Mustafa AYAR konuşma yaptı.
Mustafa Ayar: “AKP hükümeti 2010 referandumundan sonra çıkardığı torba yasalarla kamuda kölelik koşullarında çalışılan taşeron sistemini yaygınlaştırıyor. 657 sayılı yasada var olan iş güvencesini ortadan kaldırarak kendi hukuksuzluklarına ses çıkarmayan hükümet memuru yaratmak istiyor. AKP ve saray ya başkanlık ya kaos politikasıyla başlatmış
içeride savaş dışarıda savaş politikasıyla günlük yaşamımızı zehirleyerek ülkemizi yeni katliamların hedefi haline getiriyor. AKP’nin bu politikalarına karşı işyerlerimizde, sokaklarda, mahallelerde bulunduğumuz her yerde birleşik bir mücadeleyi örmeliyiz. Açık bir şekilde faşizmin ayak seslerinin geldiği bir ortamda başkada bir çıkış yolu yoktur” dedi.
Şube Başkanımız Mustafa Ayar’ın konuşmasından sonra panelistlerin konuşmalarına geçildi.
Aslı Aydın: “Güvencesizleştirme politikaları sadece iş yaşamımızı tehlikeye atmıyor topyekün tüm hayatımızı riske ediyor. Kamu emekçilerinin güvencesizleştirilmesi yani köleleştirilmesi sadece kamu emekçilerinin sorunu olarak görülmemeli. İşin ucunda kamu hizmetinin piyasalaştırılması söz konusu. Bu işlerin ticarileştirilmesi niteliğinin bozulması anlamına gelir.
Bu işler sağlık eğitim gibi hayatımızı derinden etkileyen ve nasıl yaşayacağımızı belirleyen temel stratejik alanlardı. Dolayısıyla bu sektörleri üretenlerin çalışma koşullarının güvencesizliğe sürüklenmesi toplumsal bir sorun olarak görülmelidir” dedi.
Yard. Doç. Serkan öngel: “657’de yapılmak istenen değişikliğin arka planında güvencesizlik zeminin yangınlaştırılmasına dönük bir hamle var. 657 sayılı yasa bizim için çok matah bir yasa olmasa bile artık güvence boyutuyla önem kazanıyor.
Şu an hiçbir kamu çalışanı kendini güvencede hissedemiyor. Güvence boyutu 657’yi aşmış durumda. Şimdi son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlar. Artık sendikal dayanışma daha önem kazanıyor. Yeni kurulmak istenen düzende işsizliğin bir çalışma düzeni olarak örgütlenmek isteniyor. Kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu kötü tabloya karşı ayrım gözetmeksizin bir arada dura bilirsek başarabiliriz” dedi.
Son olarak söz alan İsmail Hakkı Tombul: “İktidarın emekçilere dönük yoğun saldırısına karşı, bu ülkenin tüm sorunlarına karşı bütünlüklü bir programa sahip olmalıyız. Ama yetmez. Bu saldırının ideolojik bir saldırı olduğunu biliyorsak başka bir Türkiye’nin yaşanıla bilir bir Türkiye’nin ve konumuz için söylüyorum kamu personeli rejiminin olması gerektiğini anlatıp mutlaka toplumu da ikna edebilecek şekilde anlatmak zorundayız. Buda yetmez güvencelisi güvencesizi sadece bizim iş güvencemiz gidiyor diye bizimle sınırlı bir mücadele kurarsak kazanma şansımız çok düşük. Bırakın vatandaşı yanı başımızdaki güvencesiz ve taşeronla bile karşı karşıya geliriz. Mücadeleyi ve talepleri bütünüyle ortaklaştırmadan aynı iş kolumuzda hizmetin bir parçası olan emekçilerle ortaklaştırmak ve mücadeleyi ortak hareket üzerine inşa etmeyi becermeziz gerekiyor” dedi.
Panelistlerin konuşmalarının ardından soru cevap bölümüyle panel sonlandırıldı.