ERK ACARER: AZADİ, UĞURBÖCEĞİ, VENCEREMOS (06. 02. 2016)

198

“Beş bin kişiyizKimbilir kaç kişidir
Bütün şehirlerde ve bütün ülkede
Tohum eken ve fabrika işleten
Yalnız burada on bin el. . . “
Venceremos, “Kazanacağız” diyerek vuruyordu gitarın tellerine. 11 Eylül 1973’te Şili’deki Pinochet darbesinin hemen ardından gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte Santiago Stadyumu’na getirildi. Yaparsa öldürüleceğini bildiği halde, yaptı. Orada ‘toplanan’ insanlara umut olabilmek için gitarının tellerine dokundu:
“Venceremos. . . “
Parmaklarını kırdılar, çalmaya devam etti. Sonunda hepsini kestiler. İşkence edilmiş bedeni, kaybedildikten dört gün sonra bir sokak arasında bulundu. Vücudu kurşun delikleriyle doluydu.

• • •

“Bir müzik efsanesi olan Victor Jara’ya bile bunu yapan bize ne yapmaz?” Faşizmin yöntemleri ve yaratmak istediği algı toplumda karşılık buluyordu. Şili’deki genel umutsuzluk hali derinleşti. Jara’nın parmaklarının kesilip dilinin koparılarak öldürüldüğü yerde kimse gıkını çıkarmak istemiyordu. Carlos Caszely de konuşmadı! Bunun yerine daha farklı bir şey yaptı. Binlerce kişiyi statlara toplamış, üzerlerinden işkencecilerini geçirmiş Pinochet, ülkesinin imajının futbolla düzeleceğini düşünüyordu. 1974’te Almanya’da oynanacak Dünya Kupası’na Şili de gidiyordu. Pinochet, gazetecilerin önünde futbolcuların ellerini sıkmak istedi. Sıra Caszely’e gelince; futbolcuların, asık suratlı diktatörün ve basının olduğu oda buz kesti. Carlos Caszely kollarını arkaya saklamıştı, Pinochet’in eli havada kaldı! Tarihteki en büyük sivil itaatsizlik eylemlerinden biriydi. Caszely bedelini ödedi. Yıllar sonra anlattı: “Almanya’dan döndüğümde anneme işkence yaptıklarını gördüm. Yakılmış göğsüne yatıp bir çocuk gibi ağladım. “

• • •

Carlos Caszely”inin sivil ittiatsizlik eyleminden aşağı yukarı 20 yıl sonra Yugoslavya’da bir başka adam ülkesi için ağlıyordu. Hayat parça parça olurken, Boşnak Predrag Pasic, Simon Kuper’in “Futbol sadece futbol değildir” sözünü adeta ülkesinin ortaya yerine bir heykel gibi dikiyordu. İnsan kasaplarına, ırkçı hainlere inat yaşamı futbol topu üzerinde birleştirmek için uğraşıyordu. Pasic, uzun yıllar Sarojeva formasını giymiş eski bir futbolcuydu. Etnik köken ayırmadı, sorgulamadı. . . Harabeye dönmüş ülkede, babasını yitirmiş çocukları topladı, önlerine meşin yuvarlağı koydu. Kurduğu futbol okulunun girişine “Bubemara” yani “Uğur böcekleri” yazan tabelayı astı. Beş bin uğurböceğinin arasından gülümsedi: “Bu çocuklar uğurböceğidir. Burası ülkeme uğur getirecek!”

• • •

Führer’in ihtirasları bitmek bilmiyordu. Nazi ordusu Avusturya’nın sınırına yığınak yapıyordu. Ülkenin önce içi boşaltıldı. Naziler bir propaganda taktiği olarak Avusturya’nın imparatorluktan önceki adını kullanmaya başladı: “Ostmark!”
Adolf Hitler, 12 Mart 1938’de ülkenin Almanya’nın bir parçası olduğunu açıkladı. ‘Birleşme’ 13 Nisan 1938 günü ‘Ostmark’ ve Almanya arasında Viyana’da oynanacak dostuluk maçıyla kutsanacaktı. Kesin talimat vardı! Maç kardeşçe oynanıp, berabere bitecekti. Ne var ki Avusturya’nın efsanevi oyuncusu Matthias Sindelar talimatı dinlemedi. Naif ve kırılgan yapısı nedeniyle ‘Kâğıt Adam’ olarak anılan Sindelar ırkçılardan, savaştan, Führer’den, Naziler’den nefret ediyordu. Yetmiş dakika dayanabildi. 71. dakikada Alman kaleciden dönen topu tamaladı. Nazi tribünlerine gitti ve golünü çılgınca kutladı. Topa vuruken de kutlamayı yaparken de başına gelebilecekleri kestirmiş olmalıydı. Bir yıl sonra evinde ölü bulundu. Tuhaf bir biçimde onu ilk gören SS’lerdi.

• • •

Almanya’da Führer’e olduğu gibi İtalya’da meşin yuvarlak üzerinden Duçe’ye de posta koyanlar oldu. 1982 Dünya Kupası biraz Sokrates demekti. 1964-1954 arası Brezilya’da askeri cunta dönemiydi. Sokrates, cuntanın son yıllarında formasının altına, ‘Demokrasi’ yazan tişörtüyle çıkmayı adet edinmişti. Asiydi. Barışa, kardeşliğe, eşitliğe inanıyordu. Tıpkı, Türkiye’den kısa süre önce bir yıldıza yakışır şekilde kayan ve ülkesinde tek başına bir ‘barış konseyi’ gibi çalışan Didier Drogba gibi. Drogba, Fildişi Sahilleri’ndeki iç savaşı önlemek için var gücüyle çaba göstermişti.

• • •

Açıktı. . . Futbol basit bir oyundu. Kolay anlaşılıyordu, hedef kitlesi yoğundu. Tüm diktatörler belki de bu yüzden ondan korktu.

• • •

Son söz niyetine. . .
Almanya’da doğdu. Bir gelenekten geliyordu. Başkanı eşcinsel, taraftarı devrimci St. Pauli’de oynadı. Türkiye’de, Gençlerbirliği’nde forma giydi. Ankara’nın ortasında faşistlerden dayak yedi. Almanya’ya döndü. Ama. . . Kendisine yediremedi, geri geldi. Belinde silah, dilinde küfür yoktu. “Savaşalım” da demedi. Bilakis inatla barıştan yana olduğunu dile getirdi. Amedspor’da. . . Kollarında “Azadiye” ve “Dersim 62” yazan dövmeyle. . . Uzaktan vurdu. . .

• • •

Açıkçası, Deniz Naki, biraz Drogba, biraz Carlos Caszely, biraz Sindelar, biraz Pasic benzeri bir hava yarattı.
Kendisine “Piç” diyen muhabir de, linç etmek isteyen taraftar da oldu. 12 maç ceza aldı, geri adım atmadı. Futbol ilham veriyor işte. . . Büyütülecek mesele mi? Barışın bu kadar mühim olduğu, muhalifin ‘sadece birkaç gündür’ dik durabilmeyi başaran Bülent Arınç’tan bile medet umduğu günlerde elbette!

• • •

Pinochet devrildi, Führer yıkıldı, Duçe düştü, Brezilya’da cunta çöktü. Bosna’da ‘uğur böcekleri’ büyüdü. Diktatörler unutuldu, Carlos Caszely koca göbeğiyle hâlâ hatırlanıyor. Hayat tuhaf bir biçimde futbola benziyor. Deniz Naki. . .
Victor Jara’nın sesi duyuluyor:
Venceromos. . .
Vurdu gol oldu!
***

İstikrarda geçen haftaBaşbakan Davutoğlu, kadınların doğum yapmasını ‘vatani görev’ olarak nitelendirdi.
Halep’in kuzeyi cihatçılardan geri alındı ve Türkiye’nin bölgedeki stratejisi bir darbe daha aldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan fetvada kadınların ‘kaşlarını, bıyıklarını almasının’ günah olduğu belirtildi.
Cizre’de insanlığın mahsur kaldığı bodrumda devlet yetkilileri ambulansın yaralılara ulaşmasına izin vermezken bir başka binada 9 kişi çıkan yangında can verdi.
AKP Kurucularından Eski Başbakan yardımcısı Bülent arınç isyan bayrağını çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert sözlerle eleştiren Arınç, Dolmabahçe görüşmelerinden Erdoğan’ın haberdar olduğunu söyledi. Arınç’ın sözlerine yanıt veren Erdoğan Arınç’tan ‘o zat’ diye bahsetti, Erdoğan’dan işareti alan yandaş medya ise Arınç’a saldırmakta gecikmedi.
06. 02. 2016 – BİRGÜN