BÜLENT FALAKAOĞLU: EN KÖTÜSÜ GERİDE KALDI DERKEN’ (11. 01. 2016)

193

Geride bıraktığımız cumartesi. . . Evime en yakın markete ürün getiren şirket çalışanı ile kasiyer arasındaki muhabbete istemeden kulak misafiri oldum. çalışan bugünlerde şirketin eleman çıkardığından yakınıyordu.
Muhabbete şu soruyla girdim: Hangi şirket?
Mudurnu abi! Şirket küçülmeye gideceğini söyledi, ciddi eleman çıkardı.
Muhabbete yandan biri daha girdi: Mudurnu da bunu yaparsa biz Rusya krizini bahane edip işçi çıkaran bizim şirkete laf etmeyelim desenize!
Derken muhabbetimize market sahibi de eklendi: Fulya’daki şubemiz iflas etti. Geçen kirasını cepten ödedik. Burası ise ancak 4 yıl önceki ciroyu yapabiliyor. Oysa elektrik, su, çalışan elemanların maliyeti, aldığımız malın fiyatları 4 yıl boyunca katlandıkça katlandı.
Market müşterilerinin isyanlarını da eklesem yazıya yer kalmaz.
Benzeri cümleleri artık Türkiye’nin her yerinde duymak mümkün. Seçim sonrası oluşan olumlu havanın giderek dağılmaya başladığını da. . .
Oysa, “En kötüsü geride kaldı” ümidiyle girilmişti 2016’ya!
Bu yılın daha iyi geçeceğine ilişkin şu tezler öne sürülüyordu. . .
ülkemizden 2015 yılı kadar sermaye çıkmaz. Kaynak sıkıntımız daha az olur.
Petrol fiyatları düşüyor. Bu enerji faturamızı hafifletir. Petrol ithalatına vereceğimiz parayı yatırımlara ve üretime yönlendiririz.
Bu yıl cari açığımız kesinlikle küçülür. Böylece daha rahat harcama yapıp ekonomiye can verebiliriz.
Şimdi ise. . .
Suudi Arabistan-İran gerginliği. . .
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada ateş çemberinin büyümesi. . .
Ve benzeri ‘konjonktür’ mazeretleri!
VATANDAŞ MAZETE DEĞİL
SONUCA BAKIYOR
Vatandaş ise yaşadıklarına bakıyor.
2016 yılı beraberinde zamları da getirdi.
Sigaraya, tütünlü ürünlere, köprü ve otoyollara. . .
Elektriğe, cep telefonu vergisine, alkole. . .
Zam yağdı.
Yoksuluz. Kolay mı zamların altından kalkmak!
Yoksul nüfus oranında, OECD ülkeleri arasındaki sıralamada Meksika’nın ardından ikincilik kürsüsünde bulunan Türkiye’nin vatandaşlarıyız!
Nasıl kolay olsun.
Nüfusun yüzde 15’nin sürekli yoksulluk altında yaşadığı bir ülke burası.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin görev yaptığı 13 yılda. . . Bankalara olan tüketici borçları 134 kat artarken, borcunu ödeyemeyen 110 bin kişinin tutuklandığı bir ülke. . .
Mazeret duymak değil, bitsin bu eziyet istiyoruz.
Bitmese de biraz dinsin diye arzuluyoruz.

ELİMİZE DEĞMEDEN
BUHARLAŞAN UMUT
Asgari ücret umudumuz da kursağımızda kaldı.
1300 lira olmasının sevincini yaşayamadan. . .
En az 120 liralık Asgari Geçim İndirimimizin (AGİ) elimizden alınarak asgari ücrete dahil edildiği haberini aldık.
AGİ gitti ücret 1180 liraya indi.
Bu da yetmedi.
Ekim ayında yüzde 20’lik vergi dilimine gireceğimizin haberi geldi.
“Asgari ücretliyiz, neden vergimiz asgari değil?” itirazlarımız kabul görmedi.
Ekim ayında gidecek 70 lira daha.
Vergimizin sıfırlanmasını talep ederken fazladan 70 lira daha.
Aldığımız ücret indi mi 1110 liraya. . .
üstelik patrona işçi başına 140 lira destek verilecek. Onun da parası ya zam olarak ya başka kaynaklarımız yağmalanarak bizden çıkarılacak.
“Asgari ücret artarsa bizim de ücretimiz artar” umudunu taşıyan daha yüksek ücretliler de derin bir hayal kırıklığı içinde.
2016 yılının ilk ayının daha yarısı dolmadan, umut yerini öfkeye bırakmaya başladı.


PATRONLAR DOYMUYOR!

Patronlar talep ettikçe ediyor.
* Devlet sadece asgari ücretli için değil tüm çalışanlar için destek versin.
* Kıdem tazminatı kaldırılsın
* Esnek çalışma biçimleri geliştirilsin
* Kiralık işçi uygulamasına geçilsin. . .
Hükümetin cevabı da hazır: üç ay içinde istekleriniz yerine gelecek.
Sendikalar ise alttan alta ihanet sözleşmelerine imza atıyor.
Ama işçiler AGİ’lere el konulması, vergi artışı, asgari ücretliyle yılların işçisinin ücretinin aynı düzeye çekilmesi vb. tartışmalar içinde. . . Kriz, küçülme vb. söylemlerle işçi atılmasına karşı durmanın hesabında.
Kazan kaynıyor. Mücadele keskinleşecek gibi. . .
çatışmaları artırarak, kamplaşmaları derinleştirerek ilelebet kontrol zor. . .
Hele bir de. . .
İşçiler, yoksulluğun en az savaş kadar, savaşın da en az yoksulluk kadar, azgın sömürünün
aracı olduğunu kavrarsa. . .
İşte o zaman birilerinde korku işçilerde umut çok kavi olacak!
BEREKET ARTTI İŞçİYE DüŞMEDİAsgari ücret artışı sonrasında ücretlerimiz artırılsın talebiyle eylem yapan Renault işçilerine cevap veren yok.
Demir çelik, metal sektöründeki diğer fabrikalarda da yeni yılda ücretlerin nasıl düzenleneceğine dair bir açıklama yok.
Ama ortada Otomotiv Sanayicileri Derneği’nin bir raporu var.
2015 yılında bir önceki yıla göre, toplam üretim yüzde 16 arttı.
Otomobil üretimi yüzde 8 artış gösterdi.
Bu dönemde, toplam üretim rekor kırdı.
2015 yılında bir önceki yıla göre toplam pazar, yüzde 25 oranında arttı.
Toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 12 oranında artış gösterdi.
2015 yılında toplam ihracat 992 bin adet, otomobil ihracatı gerçekleşti.
11. 01. 2016 – EVRENSEL