NAZIM ALPMAN: CENNET VAAT ETTİLER CEHENNEMİ YAŞATIYORLAR! (26. 12. 2015)

209

Sabah evden ayrılmak için hazırlanırken bir yandan da televizyon haberlerini dinliyorsunuz. Spikerler olağan sesleriyle önlerindeki metinleri okumaya devam ediyor:
-24 gündür sokağa çıkma yasağının devam ettiği Diyarbakır’ın Sur ilçesinde…
Dile kolay 2 Aralık 2015’ten beri insanları evlerine hapsetmek… Sokağa çıkanı da terörist ilan etmek!. .
Düşünmek bile insanı ürpertiyor. Bir yabancı ordunun işgali altında yaşamak zorunda kalanlar bile bu kadar ağır şartlar altında yaşamıyorlar.
Bir aya yakın süre evden çıkmadan yaşamak ne demek?
Biz Türkiye’nin batısında yaşayanlar nüfus sayımları sırasında isyan ederdik:
-Bu ne böyle? Ahırda hayvan sayar gibi insan saymak mı olurmuş?
Şimdi bir de bunun otomatik silahlı, kurşunlu, bombalı, tanklı toplu biçimde kontrol mekanizmalısını aklınıza getirin bakalım nasıl olacak?
üstelik bir gün de değil, (bugün itibariyle) 24 gün…
Ortada silahla elde edilmiş bir “başarı” da yok! Sadece silahsız savunmasız insanların çektiği ağır çile var.
Suruç Katliamı ile başlayan
“Seçim Kampanyası” 1 Kasım’daki “ezici zafere” karşın giderek artan bir şiddetle sürüyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü en kaba, en ağır, en vahşi saldırıların uygulandığı dönem olarak kayıtlara geçecektir.
Hiçbir insan hakkına riayet edilmiyor. Okullardan çocuklar çıkartılıyor. Yerlerine tam teçhizatlı komandalar yerleştiriliyor. Sıralar devriliyor. Tahtaya ders başlıkları değil, intikam sloganları yazılıyor. Bunların fotoğraflarını da çekip paylaşıyorlar!
Eğer bunları kendileri değil de haberciler çekebilselerdi, silahlı kuvvetleri küçük düşürmek, terör örgütünün propagandasını yapmaktan davalar açılırdı.
Geçenlerde eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ CNNTürk’e “Tarafsız Bölge” programına katıldı. Paşa uzun mağduriyet yıllarında yaşadıklarından hemen hemen hiç ders çıkartmamıştı. Devlet tarafından Kürtlere layık görülen zulüm operasyonları için dedi ki:
-öyle fotoğraflar yayınlanıyor ki, bunlar ülkemizi küçük düşürme gayreti içinde olanlara malzeme vermek demektir!
O fotoğrafların büyük çoğunluğunu o zulmü uygulayanlar yayınlıyor. Ama daha önemli bir şey var. Paşa demiyor ki:
-Biz bunların hepsini yaptık, sonuç alamadık! Kardeşçe yaşamanın yollarını arayıp, bulmalıyız!
Bölgede son gelişmeler üzerine tam 100 bin kişi evlerini yurtlarını terk etmiş durumda… Oysa Türkiye’de seçimler yapıldı. Pek çok insan da
“aman istediğini verelim de, bu kanlı dönem bitsin” çaresizliğiyle sandıklara gitti.
Zaten seçim öncesinde açık olarak söylendi de:
-Güzellikle oyunuzu verin, biz de size huzur verelim!
Yani bir bakıma “cennet” vaat ettiler:
-Şimdi cehennemi yaşatıyorlar!

26. 12. 2015 – BİRGÜN