ERGİN YILDIZOĞLU: UMUT VE KARANLIK! (19. 11. 2015)

188

Türkiye’de Suruç ve Ankara katliamları, AKP’nin seçim zaferi. . . Cuma gecesi Paris’te gerçekleştirilen hunhar saldırılar. . . Sonra siyasal İslamın,
“Saldırılar
insanları İslamdan soğutmak için yapılıyor”. . . “Ankara’daki, Suruç’taki, Gaziantep’teki,Şırnak’taki için ne düşünüyorsak
Paris’teki eylemler için de aynısını düşünüyoruz”dedirten mantığı. . . Ortalıkta “umudunuzu
kaybetmeyin” diyerek dolaşanlar artık gerçekten sinirime dokunuyor.

Haziran seçimleri bir özgürlük rüzgârı estirdi,
“umut yeşerdi”. Bu acele ve kötü bir umuttu. AKP ezici bir zafer kazandı. Umut çöktü, yılgınlık örümceği şimdi ısırdığını felç ediyor. Hava,
siyasal İslam ve işbirlikçileri
dışında herkes için
çok karanlık.

AKP, siyasal İslam kendine güvenli, uygarlığın, yıkmayı amaçladığı 250 yıllık demokratik laik geleneğine, kindar ve kararlı gözlerle bakıyor. Kapitalist uygarlığın hem iktidarları, hem muhalefeti, hem de sol hareket paramparça.

Kapitalist uygarlık, derin bir kültürel ekonomik kriz yaşıyor. Sol muhalefet, kurtuluşu, bu dünyayı yıkarak gidilecek bir
“öteki”
dünyada arayanlara, bu dünyada kurtuluş umudu sunacak bir proje üretemiyor. öteki dünyaya kaçış arzusunu üreten savların karşısında,
“farklı olana saygı”
adına sessiz kalıyor. Solun, yaşamakta olduğu tarihsel yenilginin, kültürel kargaşanın derinliğinin bilincinde olduğu bile şüpheli. Kısacası, bu
koşullar içinde,
eşitlik, özgürlük, kardeşlik
hatta barış
isteyenler için ufukta
bir
umut yok! Eee peki, ne olacak?! Direnmek, mücadele etmek için illaumut, yani bir
gün başarı garantisi
mi gerekiyor.
Eşitlik,
özgürlük, kardeşlik hatta barış
ve
adalet, koşullar ne olursa olsun uğrunda mücadele edilmesi gereken ilkeler değil mi? Umut yoksa, yani başarı garanti değilse,
karanlık
egemense, teslim olmak, biat etmek mi gerekiyor.

Hayır! Sol hareketin, eşitlik, özgürlük, kardeşlik hatta barış ve adalet isteyenlerin,umudu
düşünmeyi
bir kenara bırakıp, karanlıkta
mücadele etmeyi, en azından bu ilkeleri savunmak için karanlıkta
direnmeyi
öğrenmesi
gerekiyor. Durumun hakikati bu!
Ama bunlar da var

Tarihin
“maddesi”, olmadık zamanlarda, hiç akla gelmeyen olaylara yol açabiliyor, toplumun durgun,
“sağlam”
yüzeyini delebiliyor; Gezi’de, Tahrir’de olduğu gibi. . . Hem bunları görünce hemen tanımak, açtıkları çatlaktan hemen içeri dalmak, hem de bunları, türlü komplo teorileriyle görünmez kılmak isteyenlere kulakları kapamak gerekiyor. Bunlar zamanın yeknesak akışının kırıldığı,
sonsuzluğun
bizi içine çağırdığı anlardır. Zamanın akışının ne zaman kırılacağını ise bilemeyiz. öyleyse bunların bir gün mutlaka gelerek
“bizi vakitlerden kurtaracağına”
da umut bağlayamayız,

Solun, yenilgisi o kadar derin ve yaygındır ki, bugün burjuva uygarlığın insanlığa kazandırdıktan sonra artık terk ettiği değerlerini, reformizmi, elinin tersiyle itme lüksüne de sahip değildir. Reformist partilerden, eşitlik, özgürlük, kardeşlik taleplerine, burjuvazinin de
laiklik, demokrasi bireysel
özgürlükler
ilkelerine olan sadakatine umut bağlama lüksüne de. . . Ne varsa o malzemeyle mücadele etmekten, direnmekten,
ışığa
açılan en ufak pencereden, çatlaktan geçmeye çalışmaktan, uygarlığın kırık dökük parçalarını onarmaya, bir araya koymaya çalışmaktan başka yol yok! Ve. . .
uygarlığı,
öyle büyük vaatlerde bulunmadan, yalnızca uğruna mücadele edilecek en azından direnilecek şeylerin olduğunu tekrarlayarak
yenideninşa etmeye başlamaktan. . .

Şu sıralarda umut yok, her yer karanlık.
Ama Yunanistan’da meydanlar yeniden aydınlandı. İngiltere’de
Corbyn, sakin, yumuşak, iddiasız tarzıyla, egemen düzenin partilerini, politikacılarının söylemlerini bozmaya devam ediyor. Belki yarın, düzen onu da içine çekecek. SYRİZA deneyimini, ona, reformist deyip hemen karşı çıkanlarla, toplumsal değişiklik umuduna kapılanları unutmayalım. Solun
“kötü”umutlara kapılmadan, elinde ne varsa onunla,
karanlıkta, mücadeleye, direnmeye devam etmesi gerekiyor.

Evet,
umudu boş verin, eşitlik, özgürlük, kardeşlikten, barıştan,
direnişten
söz edelim. Kırık dökük olanı onaralım, bu karanlıkta parçaları bir araya koyalım;
farkları değil
eşitlik, özgürlük, kardeşlik hatta barış
zemininde ortaklıklarımızı öne çıkaralım.
19. 11. 2015 – CUMHURİYET