GÜRAY ÖZ: TERÖRÜN ARKASINDAKİ İDEOLOJİK YIĞINAK (15. 11. 2015)

202

Kara terör can almaya devam ediyor. Paris, Diyarbakır, Suruç, Ankara derken yine Paris. Sınır tanımıyor. Pek çok ülkede örgütlü; az sayıda kurban onu tatmin etmiyor. Hitler‘in toplama kamplarındaki yığınsal kıyımlarından sonra toplu öldürümlerin bir başka örneği olan İslamcı terörün ilkel ama sağlam bir ideolojik zemini var. Bu zemini çözmeden onu anlamak, onunla mücadele etmek mümkün değildir.
Kimi sorulara açık, net yanıtlar vermeden bu zor işi başaramayız.

***

Birinci soru, terörün coğrafyası sorusudur. Hiç kuşkusuz bu kolay soruyu hemen herkes Ortadoğu diye yanıtlayacaktır. öyle gibi görünüyor ama yine de bu kaynaktaki potansiyelin nasıl ateşlendiği sorusuna yani ikinci soruya da yanıt aramak gerekmez mi? Ortadoğu’nun kaynayan kazanına odun taşıyanlar bu bölgedeki zenginliklere göz diken, oraları her zaman olduğu gibi yönetmek isteyen, kurdukları ittifaklarda ideolojik bir tutarlılık aramayan devletlerdir diyebilir miyiz?
***

El Kaide’nin nasıl ortaya çıktığını, Taliban’ın Pakistan’da kimler tarafından kadına, eğitime, tarihe düşman talebe olarak eğitildiğini unutmamışsak, evet, diyebiliriz. Sosyalist ülkelere karşı saldırıya
“sağlam”
bir gerekçe olarak sunuldu bu ittifaklar. El Kaide Afganistan, Pakistan dağlarında örgütlenirken liderinin kalabalık ailesi ABD’de, ünlü ABD’li siyasetçilerle finans-yatırım firmalarında ortaktı. Ama ortaya çıkan, soğuk savaş bittikten, sosyalist ülkeler halledildikten sonra eli kanlı birFrankenstein
oldu.
***

Şimdi iş büyümüştür. El Kaide bir sürü terör örgütü doğurdu. IŞİD tüm dünyaya kılıcını sallıyor; canlı bombalarıyla yığınsal kırımları gerçekleştirmekten derin bir haz duyuyor. Onun dayandığı ideoloji üzerinde de korkakça değil, adlı adınca durmakta yarar var artık. Kendi lafzıyla ve eylemiyle bu ideolojik temel, gücünü İslamcı terörün tarihteki örneklerinden alıyor. İslamda anlayış ve pratikte çok farklı mezhepler, yollar, tarikatlar olduğunu biliyoruz; bu da onların eli kanlı olanıdır sonuçta.
***

Dinlerini saf bir inançla; Allah’la kendi aralarında yaşamak isteyen Müslümanlar da bu terör karşısında şaşkındırlar; kendilerini,
“İslam biziz,
ötekiler ‘tağut’, katli vacip düşmandır”
diyen teröristlerden nasıl ayıracaklarını bilemiyorlar.
“Evlenme yaşı yedidir,
dokuzdur”
diyen, kadını kapatmanın ilk aşamalarının tamamlanmış olmasından sevinç duyan,
“onların anlattıkları gerçek
İslamdır”
diye fetva veren kanaat önderleri gizli değil artık. IŞİD’i seven, ona gizli bir hayranlık duyanların, çay ocağında militan toplayanların sayısı on binlerle ifade ediliyor.
***

Yapılması gereken İslamcı terörün arkasındaki ideolojik yığınakla mücadele etmektir. Ama siz her gün biraz daha orasından burasından kırpılan laikliği gerçekten savunmuyor, muhalefet partilerini bile etkileyen ideolojik saldırıya söz söylemekten korkuyor, IŞİD’e, benzerlerine güç veren, siyasetin koruması altında olduğunu düşünen ideolojik yığınakla hesaplaşmıyorsanız, onun ölümcül zehrinden kendinizi kurtaramazsınız.
Ankara kıyımı bize bu gerçeği göstermişti, Paris küreselleştiriyor. . .
15. 11. 2015 – CUMHURİYET