NİLAY ETİLER: SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK (20. 10. 2015)

191

On gün önce, Türkiye tarihinde sivil halkı hedef alan en büyük terör saldırısı yaşandı. ölen kişi sayısı yüzü geçti. ölenler, öğretmen, avukat, işçi, çocuk, kadın, yaşlı. . .
Kendini patlatan iki canlı bombanın kullandığı patlatıcılar Suruç Katliamı’nda kullanılan ile aynı. Ankara Katliamı’nın, Suruç ile diğer ortak özellikleri ise, olayda yaralanan bir tek güvenlik görevlisi olmaması ve olayı aydınlatacak tek bir kamera kaydı olmamasıdır.

Olayın hemen arkasından AKP şürekasından gelen sosyal medya mesajlarına göre “HDP barajı aşabilmek için mitingi bombaladı. ” İnsanın kanını donduran, ölenleri suçlu ilan eden açıklamalar peşi sıra geldi. Hatta Davutoğlu yani bir ülkenin Başbakanı bile bu yönde açıklamalar yaptı. İçişleri Bakanının yüzündeki sarkastik gülümseme, bu tablonun unutulmayacak kareleri olarak tarihteki yerini buldu.
Oysa Türkiye’nin bu hallerine dünyanın başka bir yerinden baktığımızda Nazi Almanyası’nı aratmayan, evrensel temel değerlerden fersah fersah uzakta bir yerlerde olduğumuz görülmekteydi. Katliamın yaşandığı meydana karanfil bırakan bir kişiye, etrafta bekleşen birileri tarafından saldırılması; Konya’da İzlanda maçında yaşanan ve İzlandalı futbolcuların gözlerine dehşet olarak yansımış tekbir sesleri. Bunlar, 2015 dünyasına ait kareler olamazdı.
Ciddi bir güvenlik zafiyetinin olduğu, intihar bombacılarının polis tarafından dinlendiği ve izlendiği, olası bir saldırıdan haberdar olunduğu ortaya çıktı.

Gelgelim Türkiye seçime gidiyor. 7 Haziran seçiminin sonuçlarını kabul etmeyen, tekrar yapılacak seçimde iktidarını garantilemek için her türlü numarayı yapan, etrafı terörize eden bir iktidar var. Cizre’yi, Nusaybin’i, Sur’u halkın başına yıkan, muhalefet partilerinin programlarını alıp kendi programıymış gibi hayata geçiren, hem milliyetçi hem sosyal demokrat olduğunu vurgulayan bir iktidar! Yani ülkenin her şeyi benim, herkesi kapsıyorum, oylarınızı bana verin diyen.
özellikle Gezi direnişinden sonra, iktidar tüm aykırı sesleri bastırmaya çalıştı, bunun için sık sık şiddete başvurdu, insanlar öldürdü, sakat bıraktı. Kısacası zulüm üstüne zulüm yaptı.
Ancak göz yumdukları Ankara Katliamı ile kantarın topuzu kaçmış oldu. Hükümet cephesinden yapılan açıklamalar havada kaldı üstelik Hükümet ve Erdoğan tüm dünyadan gelen tepkilerin hedefinde oldular. Kısa bir duraklamadan sonra, hem Başbakan Davutoğlu hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu saldırının tüm ülkeye yapıldığını” söyleyerek ağız değiştirdi. Suruç Katliamı için bir başsağlığı bile dilememiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir toplantı açılışında “Daha önce Suruç’ta, geçtiğimiz hafta sonu Ankara Garı önünde yaşanan canlı bomba eylemlerinde toplamda 130 vatandaşımızı kaybettik” diye konuşmasının şüphesiz yaklaşan seçimlerle ilişkisi var.
Birden katliamda ölen insanlar iktidarın söyleminde “Bizim insanlarımız” oldu. IŞİD’in Türkiye’yi hedef alması vs. gündeme geldi. Birden AKP sütten çıkmış ak kaşık oluverdi.
Affedersiniz ama katledilenler, Türkiye’nin aydınlık yüzleridir, oysa siz karanlıksınız. Sizin karanlığınız karşısında bilimi ve aydınlığı savunmuş insanlardır. Bu insanlar, 12 Eylül’de zindanlarda işkence ettiğiniz, işkence ile öldürdüğünüz, Maraş’ta, Sivas’ta katlettiğiniz insanlardır. Bu insanlar, Yırca’da söktüğünüz ağaçlardır.

Katledilen arkadaşlarımız, yoldaşlarımız olan o insanlar, Gezi’de üç-beş ağaç uğruna canını verenler, Soma faciasının hesabını soranlardır. Sizin korktuğunuz hatta nefret ettiğiniz insanlardır. O yüzden siz onların üzerine topla tüfekle gidersiniz. O yüzden katledilmelerine izin verdiniz.

ölen insanlar bizim insanlarımızdı ama siz bizden değilsiniz. Siz zulüm yapansınız, toplumu bölensiniz. Şimdi AKP’nin “ölenler bizim insanlarımızdı” söylemini de mağdur edebiyatını da kimse yutmuyor.
20. 10. 2015 – EVRENSEL