NİLGÜN CERRAHOĞLU: FEDERALİZM AYRILIKÇILIĞA ÇARE Mİ’ (04. 10. 2015)

217

İspanya, bu sorunun cevabını arıyor.
Katalanların bağımsızlık referandumu ardından tanıştığım İspanya’nın en etkili yorumcularından
Jose Antonio
Zarzalejos
hemen ilk elden; “Katalanların
bu çok büyük bağımsızlık tehdidinden
ancak federal bir yeni anayasa ile kurtulabiliriz!”demiş, eklemişti:
“2015 genel seçimleri, demokrasiye
geçiş yıllarından bu yana yapılacak
en önemli seçim olacak. Ve kimse mutlak
çoğunluk sağlayamayacak. Bu nedenle
siyasi güçler arasında yeni bir
‘pakt’ın
oluşması; 2015-19 arasında yeni bir federal
anayasa reformunun müzakere edilmesi
kaçınılmaz olacak…”
Uzun yıllar Madrid’de muhafazakâr
ABC
gazetesini yöneten, sonra Bask bölgesindeEl Correo de Bilbao‘nun genel yayın yönetmenliğini yapan,
“ayrılıkçılık”konularındaki uzmanlığı ile tanınan Zarzalejos’a
“federal
derken neyi kastediyorsunuz”
dediğimde aldığım yanıt; “Katalan özerk yönetimin
mali, dil, kültürel konulardaki yetkilerini
arttırmak. Daha çok finansal yönetim, daha
çok yetki ve daha çok
‘ulusal kimlik’
vermek…” olmuştu. Zarzalejos daha sonra: “İspanya’nın dengesi Madrid-Barselona hattından
geçer. Bu denge bozuldu. Dengeyi
yeniden kurmak lazım” demişti.
Katalan seçimlerini müteakip Zarzalejos’un analizi şimdi yeni bir güncellik kazandı. Katalanların, bağımsızlık yanlıları, karşıtları arasında yüzde 48-52 oranıyla bölündüğü sandık sınavı ardından; Madrid’de muhafazakâr hükümet başkanı
Rajoy20 Aralık’ı
“genel seçim tarihi”
olarak saptadı.
20 Aralık seçimleri, Zarzalejos’un sözleriyle tümüyle bu
“Madrid-Barselona dengesinin
yeniden kurulması”
üzerinde olacak. Ve Katalonya’nın ayrılıkçılık tehdidinin gölgesinde yapılacak.
‘Vizyonlu siyaset zamanı’

İktidardaki Rajoy muhafazakârları ile yoklamalarda
“başa baş”
görünen anamuhalafetteki sosyalistler-PSOE, tehdidi savuşturmak için seçim kampanyasına şimdi bir
“federal
anayasa reformu”
önerisi ile giriyor.
Partinin seçim programı koordinatörü olan
Meritxell Batet,
önceki gün
El Pais‘e verdiği bir söyleşide bunu duyuruyor ve yeni anayasada, Katalan
“ulus kimliğinin”,siyasi olmasa da çok daha güçlü bir
“kültürel
vurguyla”
tanımlanması gerektiğini söylüyor.
Batet’in özelliği kendisinin de Katalan olması, partide bu kimliği ve lider
Sanchez‘e yakınlığı ile öne çıkması…
Meritxell Batet’in
“Şimdi diyalog ve (vizyonlu)
büyük siyaset yapmak zamanı!”sözleriyle tanımladığı bilinmeyenlerle dolu İspanya’nın yeni konjonktüründe,Podemos
ve
Ciudadanos
gibi yeni partilerin alacakları tavırlar da çok önemli.
SYRİZA‘nın kardeş partisi Podemos; Yunanlı ruh ikizinin badirelerinden yara aldı.
Geçen kış yoklamalarında
“ilk parti”
çıkan sol oluşum, kan kaybı yaşıyor.
Katalan seçimlerinde de varlık gösteremeyen parti,
“Ciudadanos”la 3’üncülük, 4’üncülüğe yarışıyor.
Biri
“sol”,
diğeri
“sağ”da; internetteki yeni örgütlenmelerin örneği olan bu iki parti, özellikle gençlere hitap ediyor.
“Federalizm”
tartışmalarına da büyük ölçüde açıklar.
Bu alternatife şiddetle karşı çıkan başat güç, 20 Aralık seçimlerini
“merkeziyetçi İspanyol
milliyetçiliğinin”
bayrağı yapmaya hazırlanan ve halen mutlak çoğunlukla iktidarda olan muhafazakârlar.
‘Tarih hiç geçmiyor’

Futbol maçlarından işyerlerine, ailelere kadar sirayet eden “yerel-ulusal milliyetçilikkutuplaşmasının” nereye varacağı belli değil.
Sorunun kökenleri sadece
“kültürel”
ve
“ekonomik”
değil; aynı zamanda
“kronik”
ve”tarihi”.
Türkiye’de Kürt sorununda olduğu gibi, İspanya’da da devletin kriz yaşadığı ve zayıfladığı her durumda
“Katalan problemi”
nüksediyor.
Katalanların son
“ayrılıkçılık”
denemesi, 1930’larda iç savaşta kanla bitmişti…
Tanıdığım en keskin İspanya analistlerinden olan Jose Antonio Zarzalejos;
“Tarihburada hiç geçmiyor. Geri dönmek için en
zayıf anları bekliyor”
diyor.
Ekonomik kriz ve iktidar partisi ile kral ailesinin yolsuzluk skandallarıyla yıpranan,”zayıf düşen devlet”;
karşılığını İspanya’da yükselen Katalan ayrılıkçılığında buluyor.
04. 10. 2015 – CUMHURİYET