ERK ACARER: YENİLDİNİZ, ADAM GİBİ ÇEKİLİN (14. 09. 2015)

218

Kürsüde, televizyonda, her nevi toplantıda ayrıştırdı… Böldü, ayırdı. “Kürtler, Aleviler, rakıcılar, mini etekliler, muhalifler, hakkını arayanlar, ‘başka esnaflar ölen askerlerin ‘karaktersiz’ yakınları şöyle geçsin!”‘Açtığı yolda ‘gösterdiği hedefte her kesimden öteki yaratırken, zihinsel ve toplumsal bir hezeyanın üzerine, allak bullak olmuş, ne olduğu belirsiz, sakat bir zihniyet kurguladı. Ama… O zihniyet çuvalladı. Açık açık söylemeli artık…
Madem mesele biziz, siz kaybettiniz!

• • •

Topçu Kışlası’nı Gezi Parkı’na dikemediğiniz, milyonların hastalıklı ruhunuza bariyerler çektiği o günlerde tükendiniz! Hatay, Armutlu’daki direnişte, üzerinde uyuyacağı çekyatı ‘barikata konsun diye’ balkondan atanların inancında bittiniz!

• • •

Soma’da danışmanlarınızın, yerdeki madenciye tekme attığı sırada, ölen işçilerin yakınları, “Senin için fıtrat, bizim için eş ve baba” dediği anda düştünüz! Arsızca paraları ayakkabı kutularına sığdırırken… Ermenek’te oğlu ocaktan çıkamayan Recep amcanın valiliğin gönderdiği yeni lastik ayakkabıları, “Olmaz şimdi, ayıptır giymek lazım” diye ayağına geçirip toprağa bastığı anda ezildiniz!

• • •

Vahşi, insanlıktan nasibini almamış çeteleri beslediniz. Ailesini, Kobane’den göndererek, cihatçılara karşı savaşmaya başlayan, ‘daha önce eline hiç silah almamış babanın’ kıvrıldığı yere çocuğunun oyuncak ayısıyla birlikte bir ‘keleş’ bıraktığı gecelerde dağıldınız!

• • •

Gencecik bir adama hiç yoktan bıçak sokulurken, onun “Keşke bu bir rüya olsa” sözlerinde öldünüz! Cenazesinde, can dostları ve yoldaşları ‘o esnafın’ dükkânı dağılmasın, camları kırılmasın, “Biz her şeye rağmen onlar gibi olamayız” dedikleri esnada parçalandınız! Hayatının baharındaki bir kıza tecavüz edilip bedeni yakılırken ‘bir daha olmasın’ diye her türlü eylemi deneyen, sonunda etekle meydanlara çıkan, genç adamların naifliği ve adamlığıyla alay ettiğiniz gün yıkıldınız!

• • •

Diyarbakır mitinginde patlayan bombalardan sonra bile barış çağrısı yapılırken, bölünen insan bedenleriyle birlikte savruldunuz! Suruç’ta, pimi çekilen hayatın gölgesinde dağılan oyuncaklar her şeye rağmen, çocukları gülümsettiği anda çöktünüz!

• • •

Rant mevzubahis olduğunda gözü dönenlere, Havva Ana gönül gözüyle ve sopasıyla bir başına Karadeniz’den başkaldırıp, “Devlet kim?” diye sorduğunda silindiniz!

• • •

“Ver 400’ü, al huzuru” narasını, kardeşini yitiren yarbayın “Bunun sorumlusu Saray” çığlığı bastırırken, acının arasında, ‘paralel ‘mezhep ‘siyaset’ aradığınız için dibe battınız!

• • •

Cizre’de terörist avına çıkıp, bebekleri katleden özel harekâtçılarınızın açtığı ateş, sıktığı gaz sonucunda ölen kuşları yerden toplayan çocuk bakışında sıfırlandınız!
Kuş cenazeleri kaldıran çocukların olduğu bir coğrafya yaratıp, oraya gömüldünüz!

• • •

Gazete ‘basan yakıp yıkan siyasetçinize ödüller dağıttınız. Mevzubahis siyasetçilerinizin, ‘o gazeteye “Kırılan camınızla bileklerimi kessem, barışır mıyız?” mesajını, dudak büküp, kafa eğip, acıyarak, “Vah zavallılar, komik ve ayıbı bile ayırmaktan yoksunlar” diye değerlendirdiğimizde gittiniz!

• • •

Açık açık söylemeli artık… Madem mesele biziz…Siz kaybettiniz be kaybettiniz!Gönüllerde, vicdanlarda, alanlarda, zihinlerde kaybettiğiniz bir mücadeleyi, topla, tüfekle, silahla, şiddet ve baskıyla tarafınıza çeviremezsiniz!Yenilginin kabullenilememiş ahlaksızlığıdır! çeçen taktiğidir bu! Kobane’de, Cizre’de gördüğümüz… çeçenlerden IŞİD vahşilerine geçmiştir. çekilirken, her yere mayın döşenir. Bebeklerin oyuncaklarının altına, gardıroptaki eşyaların arasına, tencerelerin içine…öfke, kin ve hırsla… Yakarak, yıkarak geri çekilmek… Tüm kaybeden ordulardan bildiğimiz…Ama buradan çıkış yok!Açık açık söylemeli artık… Madem mesele biziz… Siz kaybettiniz!Artık, seçime kadar beklemelisiniz, yakmadan, yıkmadan, öldürmeden…Yine ‘tarafınızdan’ parça parça edilen hukuka güvenmek zorundasınız. Kim bilir günün birinde onu da ‘sizin için bile olsa’ düzeltiriz! Güvenin…

14. 09. 2015 – BİRGÜN