CAN DÜNDAR: DEVLET TAHRİK ETMESE, HALK TAHRİK OLMAZ (13. 09. 2015)

200

Yıllar önce siyasi davalara bakan dürüst bir savcı, Susurluk skandalı sonrası vardığı sonucu şöyle özetlemişti bana:
“Polissiz mafya olmaz. “
üç sözcüğe sığan bir gizli sözleşme…
Suçlularla güçlülerin kirli ittifakı…
Tarafların izdivacıyla biten bir hırsız-polis oyunu…
Soruşturduğu dosyalardan dökülen sır buydu.

***

Geçen hafta yaşananlar, o teşhisi daha geniş bir zeminde doğruluyor:
“Devletsiz linç olmaz. “
Gözümüzün önünde bir genel prova yapıldı.
O gece Cumhurbaşkanı ekrandaydı.
Son dönem yaşanan kaostan söz ederken
“400
milletvekili alınsa durum farklıolurdu”
dedi.
Tercümesi çok netti:
“Beni başkan seçmediniz,
başınıza bunlar geldi. “
Büyük gaftı. Bir nevi itiraftı. Tabii ortalık ayağa kalktı. Röportajı yapan durumu anladı, soruyu tekrarladı.
Cumhurbaşkanı,
“Lafımı
ahlaksızca çarpıttılar”
diyerek ve isim vererek Hürriyet’i hedef gösterdi.
Partinin provokatör kadrosu mesajı alıp
“Toplan”
borusunu çaldı. Gece kamyonlara doluşup Hürriyet’i bastılar, camı çerçeveyi kırdılar. Başlarında bir AK Parti milletvekili vardı.

***

İlginç tesadüf; o gün 6 Eylül’dü.
Tam 60 yıl önce, yine bir gece yarısı İstanbul, benzer bir vandallığı yaşamıştı.
O günün öyküsünü devrin
“Kıbrıs Türk’tür
Derneği”
Başkanı
Hikmet
Bil‘den dinlemiştim. Başbakan
Menderes’le makam arabasında yaptığı görüşmeyi şöyle anlatmıştı:
“Menderes,
‘Hikmet
bey’
dedi,
‘Sabahleyin
Londra’dan, (Kıbrıs
Konferansı’ndaki Dışişleri
Bakanı) Fatin Rüştü’ten
bir şifre aldım;
çok
sıkışık durumdayım, benidestekleyin,
diyor’. (. . )
‘Fatin Rüştü’ye nasıl
destek verebiliriz’
diye
düşünmüşler, iki çare
bulmuşlar. önce Selanik’te,
MİT’in organize ettiği
bir delikanlı,
Atatürk’ün
evine bir bomba atsın.
Gazetelerde
‘Atatürk’ün evi
bombalandı’
haberi basılsın.
‘Yunanlılar bombaladı’
densin. İstanbul’da ufak
tefek olaylar çıksın. Parti,
nahiye, ocak başkanlarına,
polise haber salmışlar, ‘Ufak
tefek olaylar olacak, biriki
cam kırılsın zararı yok’
diye… Böylelikle Fatin Rüştü,
‘Bakın işte Atatürk’ün evini
bombalıyorlar, İstanbul’da
da olaylar çıkıyor’
diyerek
güçlü duruma geçecek.
Böyle bir organizasyon…”

***

Türkiye 60 yıldır o korkunç
“organizasyon”un utancını temizlemeye çalışıyor. Ama”devlet aklı”,
hep aynı çalışıyor:
“Başkan sıkışık durumda…
Parti, ocak başkanlarına
haber salalım. Bir iki camkırsınlar. Polise de haber
salalım, karışmasınlar. “
önce Hürriyet’e, sonra HDP’ye saldıranlara kapı açan polis, bu kadim devlet aklının maşasıdır işte…
Vandalların bir emirle saldırıp ikinci emirle çekilmesi de bunun göstergesi…
Saldırganların salıverilmesi, polislerin soruşturulmaması, tehdit altındaki diğer kurumların korumaya alınmaması da öyle…
Baskında başı çeken vekilin dünkü AK Parti kurultayında divan koltuğuyla ödüllendirilmesi de öyle…
Demem o ki, kitleler sandığımız kadar başıboş değil:
1955’te İstiklal’de, 1993’te Madımak’ta, geçen hafta Hürriyet ve HDP baskınında gördüğümüz bu:
Devlet emretti mi basarlar;
“Yeter çocuklar”
dedi mi kaçarlar. 13. 09. 2013 – CUMHURİYET