BÜLENT FALAKAOĞLU: METAL HOCANIN SİYASET DERSLERİNİ KAÇIRMA (29. 06. 2015)

229

Bitmek bilmiyor!Bir şekilde bir yerden patlak veriyor. Bahanesi kâh işçi atılması oluyor. Çorlu?da bulunan ve elektrik malzemeleri üreten Alman şirketi E. G. O?daki gibi. . . Kâh ücretlerin artırılması talebi oluyor. Gebze?deki ZF SACHS?taki gibi. . . Kâh işçi kıyımına tepki olarak çıkıyor karşımıza. . .  Kâh Türk Metal?in tabelasını indirmek için. . . Bazen tüm önderleri işten atılmış olduğu halde beklenmedik bir hamle yapıyor. . . Tıpkı Türk Traktör?de olduğu gibi. . .    
Bazen de sendikaların yapamadığını yapıyor, patronların sendikası MESS?te çatlak yaratıyor. Zammı kapıyor. . . Tıpkı Renault’da tanık olduğumuz gibi. . . Direnişin kazanımı olan 1000?er liralık primi, ?bana da ver? diyor. Direnişe çıkmadığı halde bir fabrika. Ya da aynı durumdaki bir başka fabrika MESS?in 100 liralık teklifine ?biz dilenci miyiz?? diyerek eylemle karşılık veriliyor.  Oluyor çünkü ortada duruş değil tavır var: Sınıf tavrı!Metal işçileri bir yerdeki kazanımı artık kendi kazanımı olarak görüyor. . . Kaybı da aynı şekilde!İşte bu sınıf tavrı bulaşıcıdır. Bu yüzdendir, her sektörden mücadeleci işçilerin, ?Metal işçilerinin talebi bizim de talebimizdir? diyerek harekete geçmesi. Metal işçileri 25-30 yıldır görülmediği biçimiyle o tavrı açığa çıkardı!Yaşananların yani sınıf tavrının, ?siyaset ve demokrasi? ile güçlü bir bağının olduğu gerçeği her gün daha bir netleşiyor.
Söz konusu bağlantıları kurmak için önce işçiler karşısındaki o büyük ittifaka sonra hareket bakmak gerek.  BLOKLAR VE AÇILAN GEDİKLER! İşçiler karşında büyük bir blok var. O bloğun bileşenlerini sıralayalım. Büyük sermaye örgütü MESS. Renault?nun yerli patronu OYAK (Yani Ordu) ve yabancı ortağı Renault (yani Fransa devleti).
Sivil ve resmi polislerini (Hatta direnişe otomobilleriyle destek vereni cezalandırsın diye trafik polislerini) direnişi kırmaya gönderen Türkiye devleti. Daha önce metal grevini hukuksuz bir şekilde erteleyen AKP iktidarı. Ve bir de darbecilerin gözdesi, Jitem?e salonunu, Ergenekon?a kasasını açmakla suçlanmış Türk Metal!Bu blok işçi karşısında, kendi içindeki tüm çatışmalarını bir kenara bırakıp hemen oluşur. Ve hukuk da bu bloğun hizmetine koşar alelacele. Tıpkı 301 arkadaşını kaybetmenin hesabını sormak isteyen. . . Yere düşmüş haldeyken bile iktidarca tekmelenen Somalı işçiyi, Mercedes?i tekmeledi diye hapis ve para cezasına çarptıran adaletin. . . Direnişteki metal işçisinin önderlerini de ifadeye çağırmakta gecikmemesi örneğindeki gibi. Bu sermaye sınıfının ittifakıdır. Bir türlü olmayan işçi sınıfının ittifakıydı. O ittifakın oluşması için sendika ağalığının görülmesi. . . Patronun ne olduğunun anlaşılması. . . Milliyetçi, muhafazakâr, ?solcu?, memleket farklılığı gibi işçinin birliğini kemiren ayrımların aşılması. . . Halkın oyuyla seçilen hükümetin esasta kimin yanında olduğunun görülmesi. . . Ve daha pek çok şeyin başarılması gerekir. İşte şimdi işçi sınıfı da başarmaya çalışıyor. Deniyor! Denerken birliği bozuluyor (Renault hariç). Bakıyor ki, parçalanınca yukarıdaki bloka para kalıyor, kendilerine ise parça parça kıyım. . .  İşte o zaman yeniden deniyor.  EVET BUNLAR AZ ŞEY DEĞİL AMA. . .  12 Eylül sendikalar yasasını, fili grevlerle. . . Devletçe, patronca kayrılmış sendika ağalığını, tabelaları sökerek. Askeri darbeyi, ?Şimdi kazanma sırası bizde? diyerek alkışlayan patronların sendikası MEES?in dayattığı sözleşmeyi yırtma gayretiyle. . . Omzunda çok yıldız ve çelenk bulunan paşaların yönettiği holdingi masaya oturmak zorunda bırakarak. . . Az şey mi başardılar?Ya da şöyle soralım. Darbecisiyle Ergenekoncusuyla, sözde ordunun gücünü kıran hükümetiyle hükümetle kavgalı patronuyla. . . İşçi karşısında oluşturulan bloğun demokrasicilik oyununu ve iktidarını sarsmadılar mı?Cevap sarstılar ise. . . Şu sonuç rahatlıkla çıkarılabilir: Ekonomik ve demokratik talepler arasındaki bağlantıyı göremeyenlere. . . Sadece sosyal ve demokratik talepleri politik olarak algılayanlara karşı metal direnişi önemli siyaset dersi veriyor. Bu öğreticiliğinden dolayı biz ona ?metal hoca? diyelim. Öğrettiklerine odaklanıp, özgürleştirici yanlarına değinelim.   BU HAREKET SENİ DE ÖZGÜRLEŞTİRİR!Ey Gezi?de sokağa dökülenler. Plazalardan, iş kulelerinden, sahnelerden, film setlerinden alana akanlar. Reklamcı, medya çalışanı, bilgi-iletişimciyken eylemci olanlar. Eğitimci, sağlıkçı, işsiz, genç olup Gezi özgürlüğünde buluşanlar. Sadece kültürel kodlarla mı harekete geçtiniz?Evet, AKP sözcülerinin üslubuyla inşa edilen, insanların özgürlük alanlarını sürekli daraltan din soslu milliyetçiliğin sizi boğmasına isyan ettiniz. Lakin itirazınızın ekonomik ve sınıfsal bir boyutu da yok muydu?Proletaryasını ucuza, ölümüne çalıştıran sistem, bilgi yoğun emek gücünü de yani sizi de. . . Mühendisi, mimarı, muhasebecisi, bankacısını da ağır bir çalışma koşulu içine itmemiş miydi?Baskının, sıkışmanın, köleleşmenin gerçeğini her gün biraz daha derin hissetmiyor muydunuz?Örgütsüzdünüz. Toplu itiraz şansınız yoktu. Bireydiniz, birey birey öğütülüyordunuz. Teknoloji, bilişim, iletişim, yönetişim? En ileri bina, mekân, ortam, araç, cihaz size kurtarmıyordu. Bloglarınızın, facebooklarınızın, Twitterlarınızın, sosyal paylaşım ortamlarındaki protestoculuğunuzun. . . Yani top yekun ?bireysel özgürlüğünüzün. . . İşyerinizde rekabetçi bir mengenenin arasında ezilmişliğinize çare olmadığını görmemiş miydiniz?Bireysel yalnızlık ve ezilmişliğinize inat sokağa akmamış mıydınız?Metal işçileri, ağır çalışma, ucuz işçilik üzerinden dönen, bunun üzerinden ihracat rekorları kıran çarkı kırarsa. . . Çalışma koşulun, üretimdeki pozisyonun gereği parçası haline geldiğin işçi sınıfının sana da kazandıracağı açık değil mi?  Metal işçisi hükümetin ucuz emek, ağır sömürü üzerinden kurduğu ekonomi politiği çöpe atarsa sen de özgürleşmez misin?   SINIF DEMOKRASİSİ İLERLERSE. . . Gezi direnişinde demokrat kesilen Koç Grubu?nun, metal direnişi karşısında hiç de demokrat olmadığını gördük. Onun demokrasisin sınırı bu kadar. Kapıştığı hükümete karşı hareketi desteklemek, kendi çıkarlarına aykırı olanı darbelemek!Oysa direniş alanında tanık olduğumuz işçi demokrasisi çok farklı. Herkesin çıkarına olan bir kez belirlendi mi, onun için bedel ödemeyi göze almak, bireysel kaygı ve çıkarlardan uzaklaşmak üzerine kurulu. İşte bu demokrasi anlayışının memleketin demokrasi anlayışına dönüşmesi geremez mi?Bunun olması için işçinin sınıf tavrını geliştirmesi gerekir. Öyleyse sınıfa destek vermek gerekmez mi?10 işçinin ölüme düştüğü asansörde inşaat sahibi patronu sorumsuz bulurken AVM şantiyesinde naylon çadırda ölen 11 işçiyi kusurlu bulan patrondan yana adalet işçiler tarafından durdurulsa. . . Adalet sermayenin oyuncağı olmaktan kurtulmaz mı?İnan! O kurtulan adalet çevre katliamına yol verecek kararları da vermez. Doğanın geleceğine dair kaygısı olan yaşam savunucuları bunu hiç düşündünüz mü?İşçi mücadelesiyle, demokrasi ve doğa mücadelesinin birleşmesi gerektiğini anlamak için ?metal hocanın? siyaset dersini kaçırmamak lazım! 29. 06. 2015 – EVRENSEL