7 HAZİRAN GENEL SEÇİM SONUÇLARI YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR!

236


AKP iktidarı döneminde özellikle parti-devlet bütünleşmesine yönelik olarak atılan adımların, ardı ardına çıkarılan hayata geçirilen antidemokratik yasa ve fiili uygulamaların,
“rejim” tartışmalarının gölgesinde gerçekleşen 7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo, Türkiye açısından yeni bir dönemin başlangıcı niteliğindedir.
Türkiye’de geçtiğimiz yıllar içinde toplumsal-siyasal yaşamda, iktidar ve sermaye çevrelerinin çıkarlarına hizmet eden politika ve uygulamalar yaşanmış, bundan en büyük zararı emekçiler görmüştür. Bu nedenle on milyonlarca emekçi 7 Haziran genel seçimlerinde sadece kendi geleceği için değil, ülkenin geleceği için de oy vermiştir.
Siyasal rejim ve başkanlık sistemi tartışmaları gölgesinde yaşanan seçim sürecinde, özellikle iktidar ve Cumhurbaşkanı eliyle tırmandırılan siyasal kutuplaşma ve gerilim politikasına halklarımız, emekçiler geçit vermemiştir.
Seçimin en önemli sonuçlarından biri de
yıllardır ülkedeki emek ve demokrasi güçlerinin, sesinin duyulmasını, siyaset yapmasını engellemeye yönelik bir bariyer işlevi gören,
12 Eylül Darbesi’nin ürünü
yüzde on seçim barajının tuzla buz olmasıdır. AKP’nin seçimden önce %10 barajına “istikrar” adına sıkı sıkıya sarılması, 7 Haziran’dan sonra ise barajın aşılmasını “istikrarsızlık” unsuru olarak değerlendirmesi AKP’nin temel karakterini gösteren örneklerden biri olarak siyasal tarihimizdeki yerini almıştır!
Türkiye’nin, 13 yıllık AKP iktidarı döneminde iç ve dış politikada hayata geçirilen saldırgan, kutuplaştırıcı, ayrımcı ve gerginlikten beslenen politikalara en net yanıt, 7 Haziran’da sandıkta verilmiştir. AKP’nin Ortadoğu halkları arasındaki etnik, mezhepsel farklılıkları alet etmek istediği bölgesel savaş planlarına ve hegemonik güç olma hayallerine dayalı yeni Osmanlıcı politikasına ‘dur’ denilmiştir.
7 Haziran’da AKP eliyle yaşamın her alanının tek tipleştirilmeye çalışılması, yasama-yürütme-yargıdaki kuvvetler ayrılığı ilkesinin iktidar lehine ortadan kaldırılması, polis devleti uygulamaları, darbe dönemlerinde görmeye alışık olduğumuz toplu tutuklamalar, farklı adlar altında kurulun özel mahkemeler aracılığıyla toplumsal muhalefet büyük bir baskı altına alınması gibi AKP’nin otoriter politikaları reddedilmiştir.
AKP iktidarında kadın sadece aile kavramı içinde tanımlanmasına, cinsiyetçi söylem ve uygulamalarla kadına yönelik şiddet meşrulaştırılmasına, neo liberal muhafazakâr politikalarla kadın bedeni denetim altına alınmasına, kadın emeğinin daha da ucuzlaştırılarak güvencesizliğe mahkûm edilmesine karşı gereken cevap 7 Haziran’da verilmiştir.
Bilimsel ve akademik eğitimin önündeki en büyük engellerden olan 12 Eylül kurumlarından YöK olduğu gibi muhafaza edilerek AKP’nin üniversiteleri kontrol etme aracı olarak kullanılmasına ve “dindar ve kindar nesil” dayatmasına gençlerimiz AKP’ye en az oy veren kesim olarak geçit vermeyeceklerini açıkça göstermişlerdir.
7 Haziran seçimleri; ülkemizde demokratikleşme yönünde acil adımların atılması gerektiğini göstermiştir.
özgür, eşit, demokratik ve aydınlık bir gelecek için, Kürt sorununun barışçıl ve diyalog yoluyla çözümü, Aleviler ve diğer inanç gruplarına yönelik ayrımcı ve mezhepçi uygulamalara son verilmesi, eşit yurttaşlık hakkının tanınması, baskıcı otoriter yönetim anlayışının terk edilerek, temel hak ve özgürlüklerin sınırlarının genişletilmesi açısından yeni olanakların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
öte yandan Türkiye’de, çalışma yaşamı başta olma üzere pek çok alanda örgütlenme hakkına yönelik 12 Eylül rejimi ile başlayıp AKP iktidarı ile artan engeller varlığını sürdürmektedir. Bu engellerin ortadan kaldırılmasının tek yolu
12 Eylül darbesinin ve onun izinden giderek ülkeyi uçurumun kenarına getiren AKP iktidarının ülkeyi içine soktuğu anti-demokratik siyasal yapının son bulması ve emek düşmanı ekonomik, sosyal ve siyasal politikalara son verilmesidir.
7 Haziran’da ortaya çıkan iradenin ve taleplerin görmezden gelinmesi durumunda emekçiler, ezilenler ve tüm vatandaşlarımız şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereken cevabı vereceklerdir.
Bu nedenle 7 Haziran’la başlayan bu yeni dönemde sendikalar, emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere, emek ve demokrasi güçlerinin, barış ve demokrasiye dayalı ortak bir gelecek inşa etme mücadelesinde daha güçlü ve etkili bir şekilde omuz omuza vermesi gerektiği açıktır. KESK ve üye sendikalarımız, bu noktada üzerlerine düşen sorumlulukla, ülkenin ve emek hareketinin geleceğini yakından ilgilendiren her konuda taraf olduğunun bilinci ve sorumluluğu ile hareket edecektir.
Yürütme Kurulu