IŞİD ELİYLE ORTADOĞU HALKLARININ ORTAK KÜLTÜREL MİRASI VE HAFIZASI YOK EDİLİYOR!

230


142px; 230px; Milliyetçi, mezhepçi ve emperyalist politikalar sonucu ortaya çıkan/çıkarılan başta IŞİD olmak üzere çeteci güçler bir yandan insanlık dışı yöntemlerle soykırıma varan toplu katliamlar gerçekleştirirken bir yandan da halkların kültürel varlıklarını, müzelerini, kütüphanelerini yakmakta, yıkmakta, ortadan kaldırmaktadırlar.
Irak/Musul’da yerle bir edilen antik kent Nimrud ve Hatra değil insanlığın bir döneminin hafızalardan silinmesidir. Musul Kütüphanesinde, aralarında el yazması eserlerinin de bulunduğu yaklaşık 8 bin eserin yakılması, Babil ve Nineveh kentinde bulunan Arkeoloji Müzesinde 2700 yıllık heykellerinin balyozlarla parçalanması, Suriye’nin Halep ve Rakka şehirlerindeki müzelerin yok edilmesi gibi vahşi saldırılar insanlığın köksüz bırakılmak istenmesinden başka hiçbir anlam taşımamaktadır. Emperyalist politikalardan bağımsız olmayan bu saldırıların dinsel argümanlarla örtbas edilmek istenmesi gericiliğin en tipik yöntemlerindendir.
Saldırıların en önemli amacı tarihin çok uzun kesitinde hâkim olanın milliyetçilik, bağnazlık, sömürgecilik, kölelik değil sömürüsüz, ortak ve birlikte yaşam olduğunun en önemli kanıtları olan halkların kültürel mirası yok edilmek suretiyle tek tip,
gerici ve sömürüye dayalı rejimler kurulmak istenmesidir.
Afganistan’da, Libya’da, Sudan’da, Mali’de, Yemen’de ve daha birçok yerde son birkaç yılda insanlığın kültürel mirasına yönelik saldırılar Mezopotamya kültürüne yönelik saldırılarla devam ediyor.
Şimdi de tarihi kökeni M. ö 19. yüzyıla kadar dayanan, onlarca uygarlığa ev sahipliği yapan, neredeyse tüm inançların simgelerini taşıyan, insanlık tarihinin önemli bir kesitinin şahitliğini yapan antik Palmira şehri IŞİD tehdidi altındadır. Palmira’yı ele geçirdiğinin ertesi günü çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yüzlerce kişiyi katleden IŞİD, antik şehri yıkmanın hazırlıklarını yapıyor.
Tarihi ve kültürel varlıkları “taş”tan ibaret gören zihniyetin bu saldırılara ve tehditlere sessiz kalması anlaşılamaz bir durum değildir. Aksine gericilik ortak paydaları olmaktadır.
İnsanlığa dair değerler bu kadar açık bir saldırı altındayken herhangi bir girişimde bulunmak şöyle dursun, bu örgütü besleyip büyüten, silahlandıran AKP Hükümeti de bu insanlık suçuna ortak olmaktadır. öte yandan ülkemizde de sanat eserlerine “ucube”, “böyle sanatın içine tükürürüm” diyerek yıktıran, yol-tünel-bina yapımlarında ortaya çıkan tarihi eserleri talan ettiren AKP, IŞİD ile benzer bir zihni dünyaya sahip olduğunu göstermektedir.
Geçmişlerini Karanlık çağ’da görüp insanlığı yeni bir karanlık çağa sokmak isteyenlerin saldırılarının durdurulması için başta UNESCO olmak üzere ilgili uluslararası kurum ve kuruluşlar acilen toplanmalı, gerekli tedbirleri almalıdır.
Uluslararası emek örgütlerini de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye, başta AKP olmak üzere saldırılara sessiz kalan, politikalarıyla IŞİD ve diğer çeteci güçlere dolaylı/direkt destek sunan bölgedeki siyasi iktidarlar üzerinde baskı oluşturmaya davet ediyoruz.
İnsanlığa dair kültürel mirası ve doğayı korumanın var olma gerekçesi olduğunun bilincinde olan biz emekçiler en az saldırılar kadar bu saldırılar karşısındaki sessizliği ve tepkisizliği kınıyor, protesto ediyoruz.
YÜRÜTME KURULU