ADALET BAKANLIĞI’NDA ADALET İSTİYORUZ!

270


113px; Konfederasyonumuz KESK tarafından iş ve ücret güvencesi talebi ile karar altına alınan ve o dönemde ortaya çıkan Gezi isyanının özgürlük taleplerini de içine alan 5 Haziran Grevine katılan İzmir Şube Başkanımız Selma ŞEN, üye ve işyeri temsilcilerimiz öznur öZTüRK, Bülent OKULMUŞ, Şaziye Ezgi İNAN, Uğur DEMİRTAŞ ve Yetiş KAYA hakkında disiplin soruşturması başlatılarak, haklarında “memuriyetten men” cezası verilmesi talep edilmiştir.
Yapılan itirazlar sonucunda üyelerimiz “Devlet Memurluğundan çıkarma Cezası” talebi ile Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmişlerdir. Üyelerimizin 2013 yılı Temmuz ayından bu yana bekletilen dosyalarının 28 Mayıs Perşembe günü Kurulda görüşüleceği, 25 Mayıs tarihinde sendikamıza yazı ile bildirilmiştir.
28 Mayıs tarihinde Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nda yargılanacak olan, üyelerimiz nezdinde sendikal faaliyetlerimiz olacaktır. Büro emekçilerinin 666 Sayılı KHK ile gasp edilen haklarına, 2013 yılında imzalanan satış sözleşmesinden kaynaklı gelir kayıplarına karşı verdiği mücadele yargılanacaktır. Büro emekçilerinin eşitlik, adalet ve insanca yaşam talepleri yargılanacaktır.
Kamu emekçilerinin grev hakkı Türkiye tarafından imzalanan uluslar arası sözleşmelere dayanırken, greve katılan kamu emekçileri hakkında onlarca lehte yargı kararları varken Adalet Bakanlığı gibi adalet hizmeti vermesi gereken bir kurumda yaşanan adaletsizlik başlı başına bir çelişki olmakla birlikte, süreç açısından kaygı vericidir.
Bizzat hükümet sözcüleri tarafından yargıya olan güvenin azaldığının ifade edildiği bir süreçte, bir yandan adalet sarayları büyürken adalet küçülmekte, yargı bağımsızlığından bahsetmek mümkün olamamaktadır.
5 Haziran 2013 grevine ilişkin sendikamız tarafından yargı emekçilerine yönelik hazırlanan bildiri ve taleplerimiz ortadadır.
Yardımcı hizmetler sınıfında yer alan mübaşirlerin Genel İdari Hizmetler sınıfına alınması için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
özellikle büyük şehirlerde nöbete kalan personelin günün ve gecenin hangi saatinde olursa olsun evlerine bırakılması, nöbet sonrası izin verilmesi sağlanmalıdır.
Adliyelerde görev yapan sosyolog ve psikologların çalışma koşullarının iyileştirilmesi sağlanmalıdır.
Denetimde serbestlik (infaz korumalar hariç) çalışanlarının mahkeme kararı olmasına rağmen sendika üyeliklerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Yargı emekçileri hakkında keyfi olarak uygulanan adli ve disiplin soruşturmalarına son verilmelidir.
Kamu emekçilerinin tamamına yakını yoksulluk sınırı altında çalıştırılmakta olup konfederasyonumuz tarafından açıklanan yoksulluk sınırı rakamı (3. 692 TL ) taban maaş olarak belirlenmeli toplu görüşmelerde maaş artışı bu rakam üzerinden belirlenmelidir.
Yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilendirilmelidir.
Her türlü ek ödeme emekli aylığına esas kazanca dâhil edilmelidir.
İl içi ve il dışı rotasyon (sürgün) uygulamaları yerine çalışanların gönüllüğü esas alınmalıdır.
Performansa güre ücret verilmesi ile ilgili hazırlıklar yapılmakta olup bu yaklaşımdan vazgeçilmelidir.
2013 yılı itibari ile kaldırılan fazla mesai ücretlerinden kaynaklanan ücret kayıpları karşılanmalıdır.
Kamuda esnek, kuralsız, güvencesiz çalışma biçimine son verilmeli güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
2013 yılında ortaya koyduğumuz bu talepler, tüm yargı emekçilerinin talepleridir. Taleplerimiz karşılanmadığı gibi, AKP iktidarının ve Adalet Bakanlığı’nın uygulamaları çalışma yaşamında her geçen gün yeni sorunlar yaratmakta, yargı emekçileri üzerindeki iş yükü ve mobbing uygulamaları çalışma hayatını adeta bir kâbusa dönüştürmektedir.

Yargı emekçilerinin taleplerini görmeyenler, kendi elleriyle yarattıkları sahte sendikaları Adalet Bakanlığı’nda yetkili kılanlar, yargı emekçilerinin mücadelesini boğmaya çalışmaktadırlar. Tüm Yargı Sen’den BES’e yargı emekçilerinin onurlu sesi ve mücadele örgütü olan sendikamız bu saldırıyı da boşa çıkarmayı başaracaktır. 5 Haziran 2013 tarihinde yaptığımız greve onbinlerce kamu emekçisi katılmış, hakkında idari ve adli soruşturma yürütülüp de ceza alan bir tane kamu emekçisi yok iken üyelerimiz üzerinden tüm kamu emekçilerine, özellikle yargı emekçilerine gözdağı verilmek istenmektedir.
19 Aralık 2013 tarihinde Konfederasyonumuz bütünlüğünde, 15 Temmuz 2014 ve 13 Mayıs 2015 tarihlerinde işkolu düzeyinde yapmış olduğumuz grevler sonucunda, hakkında idari veya adli işlem başlatılan herhangi bir üyemiz bulunmazken, 5 Haziran 2013 yılında yapılan bir grevle ilgili 28 Mayıs 2015 tarihinde yapılacak bir yargılama başlı başına bir çelişkidir.
BES olarak üyelerimiz nezdinde sendikal faaliyetlerimizin yargılanmasına izin vermeyeceğiz, her düzeyde üyelerimizle dayanışma içinde olarak üyelerimize sahip çıkacağız. özelde yargı emekçilerinin genelde büro emekçilerinin sözünü daha gür söyleyecek, büro emekçilerinin onurlu sesi olmaya devam edeceğiz.
Daha dün 18 Mayıs’ta Adalet Bakanlığı önünde 150 yargı emekçisinin bakanlıktan başka birimlere sürgün edilmesi, yargıda ayrımcı politikalara ve yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran uygulamalara son verilmesi talebi ile basın açıklaması yapan sendikamız, 28 Mayıs tarihinde de Ankara’da Adalet Bakanlığı önünde ve tüm illerde yapacağı eylem ve etkinliklerle, üyelerimizle dayanışma içerisinde olacaktır.

Adalet Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyor!
Adalet istiyoruz!


MERKEZ YÖNETİM KURULU