NİLAY ETİLER: ‘BİR YILLIK STRESİMİZİ ATALIM’ (19. 05. 2015)

168

Soma katliamının birinci yıl dönümünde neler değişti? Olayın failleri yargılandı ve cezalandırıldı mı? Bir daha böylesi facialar olmasın diye önlemler alındı mı?
Bu sorular geçtiğimiz hafta gündemimizde olan Soma’nın yıl dönümü nedeniyle pek çok insanın aklında dolaşmıştır.
Her şeyden önce, işçi cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Türkiye’de bir yılda meydana gelen işçi ölümleri, Soma faciasını dörde katlıyor.
Yargılananlar var tabi. Mesela Başbakanlık Müşaviri tarafından tekmelenen madenci, güvenliği tehdit etmekten hapis istemi ile yargılanıyor! Diğerleri, madende çalışan işçiler, mühendisler vb. iş güvenliği önlemi almamakla yargılanıyorlar.
Rödovans denen çalışma sistemini getiren politikacılar yargılanmıyor. Şirket patronları yargılanmıyor.
Devletin aldığı en büyük önlem ise, madencilere ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu oldu. 6 Şubat 2015’te çıkarılan maden çalışanlarına zorunlu ferdi kaza sigortası hakkında kanuna göre, yer altı ve yer üstü kömür madenciliğinde çalışan, ayrıca kömür dışında diğer yeraltı madenlerinden çalışanlara işverenleri ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu getirildi.
Bu şu anlama geliyor: Madencilerin canları için “kasko” yapılması artık yasal bir zorunluluk! Evet, bunun araç kaskosundan ne farkı var ki!
Kazaların önlenmesi, güvenli çalışma ortamını sağlamak için irade göstermeyen, patronlara hiç bir yaptırımda bulunmayan AKP Hükümeti, kaza olduktan sonra patronların ödeyeceği tazminat için sigorta zorunluluğu getiriyor. Buna tek kelimeyle “işçi düşmanlığı” denir.
Hatırlamakta fayda var, ölümle sonuçlanan bir iş kazası olduğunda çalışma Bakanlığı müfettişleri gelir, olayı inceler. Kaza analizi sonrasında sosyal sigorta kurumunun ödediği tazminat, işverenin suçu oranında kendisine rücu edilir. AKP’nin getirdiği bu ferdi sigortası, patronları koruyan bir düzenlemedir. Bir de sigorta şirketlerine yeni bir pazar açılmasıdır.
Yani, her iki durumda da işçiye bir yararı yoktur. İşçi ölümlerini önlemez.
Sermayenin aklı şöyle çalışır: Burada iş güvenliği önlemi almak mı daha kârlı, yoksa işçilerin ferdi kaza sigorta primlerini ödemek mi? Orman kanunlarının olduğu, devletin kendisini göstermediği, gösterdiğinde de sermayeden yana durduğu Türkiye gibi ülkelerde sonuç hep aynıdır: Hangisi daha kârlı ise o!
O yüzden sendikalar haykırıyor: İşçinin kanını canını kâr malzemesi yapıyorlar diye.
Basına da yansıdı, kazanın yıl dönümünde Soma Mezarlığında Kur’an okunması için hazırlanan mikrofonu ele geçiren Manisa Valisi, korsan bir miting yaptı. Orada bulunduğumuz sırada şu sözleri kendisinden duyduk: “Şimdi bir yıllık stresi bir kenara bırakalım. ” Ardından devletin yaptığı TOKİ konutlarından, madenci ailelerine yapılan yardımlardan, kıdem tazminatı çalışmasından bahsetti. Bu da işin başka bir yönü: Yaşanan faciayı normalleştirme çabası. AKP adına bu işi yapmak elbette Valiye düşer! Stresimizi atalım!
Binlerce insanın ölümüne neden olan Kenan Evren’in yargılanmadığı bir ülkede, politikalarıyla işçi ölümlerine neden olanlar da buradan cesaret alarak yargılanmayacaklarını düşünüyor olmalılar. Ama tarihte pek çok örneği var. Gün gelip devran döndüğünde bu işçi katliamlarının sorumluları politikacıların yargılanmayacağı ne malum.
Son olarak, Soma’da madencilerin gür sesleriyle haykırdıkları gibi: “Soma’nın kömürü AKP’yi yakacak!”
19. 05. 2015 – EVRENSEL