MEHVEŞ EVİN: UYAN, VATANDAŞ! (27. 04. 2015)

219

Türkiye, başına gelen büyük felaketlerden ders almasını bir türlü öğrenemedi.
Aksi takdirde 1999
gibi büyük depremlerin verdiği hasar ve can kaybından sonra akıllar başa gelirdi.
En azından deprem bölgesindeki yerleşimler için farklı bir yaklaşım benimsenirdi. Halk, afetlere hazırlıklı olmak üzere eğitilirdi.
Ancak kentsel dönüşüm kisvesi altında, bitişik nizam kalitesiz yapılaşma, denetleme ve bilinçlenmede sıfır gelişmeyle afetlere karşı hazırlıkta hala yerimizde sayıyoruz…
Nepal’deki 7. 9 büyüklüğündeki deprem, “depreme ne kadar hazırlıklıyız” sorusunu tekrar gündeme getirdi. Şimdiden 2 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği açıklandı; başkent Katmandu başta olmak üzere pek çok kent ve köy yerle bir…
Peki kendi afetlerimizden ders alamazken, dünyanın öbür ucundaki felakete “vah vah” demenin ötesinde ne yapıyoruz? Arama kurtarma ekipleri çok önemli, ama yeterli mi?

‘ın 2009’da güncellediği “İstanbul’da büyük bir deprem halinde ne olur” senaryosu şöyle: *10 bin ila 30 bin ölü, *2500-10 bin çok hasarlı bina, *13 bin-34 bin ağır hasarlı bina, *85 bin-150 bin orta hasarlı bina 530 bin acil barınma ihtiyacı olan hane, *400 adet patlayıcı ihtiva eden binada hasar, *450 noktada içme suyu, 1500 noktada atık su hattı hasarı, *650 noktada

‘na göreyse İstanbul’da büyük bir deprem, tahminen 73-87 bin arasında can kaybına yol açacak.
Tahmini ekonomik kayıp, Türkiye’nin yıllık GSMH’sinin yüzde 27. 8’sini bulabilir… Prof. Kadıoğlu, afet tedbirsizliği konusunda tabiri caizse yıllardır kendini paralıyor.
“Afet yönetimi sadece arama kurtarma değildir” diyen Kadıoğlu’na göre, tek başına kriz yönetimi tepkisel, etkisiz, hatta afetin felakete dönüşmesine neden olur.
Zararı büyük olacak
Bilimsel olarak İstanbul’da yaşayan herkes, ömrünün bir noktasında ciddi bir depremden etkilenecek. Prof. Kadıoğlu, deprem durumunda sonucu, olayın kendisi (fay kırılması, heyelan, çığ, sel, yangın vb) çarpı hassasiyet olarak formüle ediyor. “Hassasiyetler”in hepsi, İstanbul için yüzde 100 geçerli:
* Hızlı ve kontrolsüz kentleşme,
* Yetersiz altyapı,
* Zayıf planlama ve kontrol,
* Nüfusun artması, n çevrenin bozulması (ağaçsızlanma, yeşil alanların yok oluşu) n Uygunsuz bölgesel işlemler ve uygunsuz arazi kullanımı, n Afet bakımından hassas bölgelerde nüfus yoğunluğu, n Farkındalık ve
risk

müdahale merkezi var mı, ne kadarı yeterli?
3
Kamu binaları, fabrikalar, parklar,

, metro hatları afet anında geçici sığınma yeri olarak kullanılabilir. Peki hangisinde en az üç gün yetecek temel gıda ve sağlık malzemesi var?
4
Afet sonrasında yaralılar nerede toplanacak, yardımlar nerede depolanıp dağıtılacak, toplu barınma ve bakım çalışmaları planlandı mı?
5
Afet anında haberleşme nasıl sağlanacak? GSM şirketleri