Diyarbakır başta olmak üzere, hafta sonu her yerde Newroz heyecanı var. Bir yandan öcalan’ın çözüm sürecini “bir adım öteye götürecek” mesajının yayımlanması bekleniyor. . . öte yandan, internetinden sokağına, karikatüristinden sade vatandaşına, ifade özgürlüğüne getirilen ağır baskı ve uygulamalarla iyice bunalan, daralan, otoriterleşen bir Türkiye var.
“İnternet yasası” adı verilen, devlet eliyle anında sansür anlamına gelen torba yasa önceki gün Meclis’ten geçti. Artık “beğenilmeyen” içerik dört saat içinde
‘iz. Artık mesele sitelerle içerik sağlayıcıyla sınırlı kalmayacak; sosyal medyada söz konusu içeriği yaymak da suç kapsamına alındı!
Sansür yetmez, TC AŞ’ye para lazım: İçerik çıkarmayan, engelleme kararını yerine getirmeyenler 50 ile 500 bin lira arasında para cezasına da çarptırılacak. Vallahi böyle cezalara, ihmalleriyle işçi öldüren şirketler bile çarptırılmıyor!
Paylaşıma 5 ay
Malum, şu aralar mahkemelerin en yoğun ilgilendikleri konu, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”i kapsayan TCK’nın 299’uncu maddesi. Her gün yeni biri “hakaret” suçlamasıyla yargılanıyor, hapis cezasına çarptırılıyor.
Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek’e “Cumhurbaşkanı’nın onur, şeref ve saygınlığını rencide ettiği’ gerekçesiyle dört yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
‘taki paylaşımları nedeniyle 5 ay hapis cezasına çarptırıldı!
Gencecik insanları, düşünenleri, eleştirenleri tek tek arayıp bulan, onlara hayatı zindan eden bir sistem kurmak ve işletmek, kolay. . . Ancak tarihte, özellikle 12 Eylül döneminde ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların Türkiye’ye verdiği zararı biliyoruz.