İHSAN ÇARALAN: GREVE VE ALANLARDAN HAYKIRMAYA! (13. 03. 2015)

198

Bugün hekimler, hemşireler, her meslekten sağlık emekçileri, Türkiye’nin her yerinde, hastanelerde ve diğer sağlık kurumlarında grevde!
Günlerdir TTB ve SES başta olmak üzere çeşitli sağlık emekçileri örgütleri, medya üstünden ve işyerlerinde yaptıkları açıklamalarla, neden ve hangi taleplerini duyurmak için grevde olacaklarını açıkladılar. çünkü onlar kendilerinden çok, sağlık hizmetinden yararlanan tüm halk kesimlerine daha iyi, insana yakışır bir sağlık hizmeti vermek için mücadele ediyorlar; onun için bugün grevdeler. Bu yüzden de onların grevi, çoğu zaman sanıldığı ve Hükümet ve emek düşmanı çevreler tarafından da gösterilmeye çalışıldığı gibi, bir gurup emekçinin kendi gurupsal çıkarlarını artırmak, “ayrıcalıklarını korumak” için giriştikleri bir grev değildir. Tersine onlar, halka daha iyi sağlık hizmeti verilmesi, bu hizmeti yapanların hizmeti sağlığın gerektirdiği koşullarda verilmesi için grevdeler. Onun için grev derken bir yazım oyunu yaparak, “G(ö)revdeyiz!” diye yazıyorlar. çünkü onlar, bu grevi görevlerinin, “görevlerini” layıkıyla gerçekleştirebilmenin gereği olarak yapıyorlar.
Sağlık emekçileri; bugün
grevlerinin gerekçisi olarak aşağıdaki talepleri öne sürüyorlar:
* çalışma koşullarının nitelikli sağlık hizmeti verecek biçimde iyileştirilmesi.
* Tüm sağlık çalışanlarına insanca yaşayabilecek ve emekliliğe yansıyacak temel ücret ve fiili hizmet zammı verilmesi.
* Sağlığın kamu hizmeti olarak verilmesi, özelleştirme ve ticarileştirme girişimlerine son verilmesi,
*
Herkese kadrolu çalışma hakkı ve iş güvencesi, taşeronlaştırmaya son verilmesi,

*
Bilimsel nitelikli anadilde ve parasız sağlık eğitimi verilemesi.
* Herkese eşit, ulaşılabilir, nitelikli, anadilde ve parasız sağlık hizmeti verilmesi.
Görüldüğü gibi sağlıkçıların talepleri; üniversitede sağlık alanında eğitim veren ve “Hipokrat Yemini”ne sadık kalmaya devam edene, profesörlerden henüz sağlıkçı olmamış, ama bu alanda eğitim görmek isteyen gençlere, sektörde çalışan tüm emekçilerden sağlık hizmetinden yararlanacak “herkesi” doğrudan ilgilendirmektedir. Yani bu talepler, dolayısıyla bu grev;
Memur Sen’e bağlı Sağlık Sen’in üyelerinin de SES üyeleri kadar doğrudan talepleridir. Ve bu sendika, grev kırıcılığı çizgisi ile sadece halka değil, üyelerine karşı da tam bir ihanet içinde olduğunu bir kez daha açıkça ortaya koymuştur.
Hükümetin greve bakışı da (elbette ki tehditler eşliğinde); “Eh bunlar bir gün çalışmazlar ama ertesi gün çalışmadıkları günün işlerini de yaparlar. Böylece grevin düzenin sürüp gitmesine bir etkisi de olmaz. Biz de yolumuza bildiğimiz gibi devam ederiz!”
biçimindedir. Ancak şu da bir gerçek ki, her mücadele bir “iz” bırakır ve sonradan gelenler o “iz”den yürüyerek daha ileri mevzilere varmak için mücadele ederler. Sağlık emekçilerinin bu grevi de elbette ki, bir son değil, hem tüm işçi ve emekçiler için bir “iz açma” mücadelesine katılma hem de eğer bu talepler dikkate alınmazsa daha ileri mücadeleler için “uyarı”dır. Bu yüzden de sağlık emekçileri tehditlere ve envai tür baskılara karşın onca yıldır sürdürdükleri mücadelelerinin kazanımlarının da farkında olarak bugün greve çıktılar ve alanlardan da taleplerini bir kez daha haykırmayı “g(ö)rev” edindiler!
Bugün, sağlıkçıların grev günü yarın ise 14 Mart Tıp Bayramı! Yani, bugünkü grevin en önemli bileşenlerinden birisi olan hekimlerin, tıp öğrencilerinin bayram günü! Ama hekimlere dayatılan çalışma koşulları öylesine ağır ki, hekimlerimiz yıllardır bu geleneksel bayramlarını kutlamıyorlar. çünkü bayram yapacak bir ortamın olmadığını düşünüyorlar. Onun için de 14 Mart aslında 13 Mart grevinin devamı olarak bir mücadele günü!
Sağlıklı yaşamın ve sağlıklı çalışma koşullarının herkesin hakkı olduğu günler için mücadeleye!

13. 03. 2015 – EVRENSEL