NİLGÜN CERRAHOĞLU : FİDAN’IN DÖNÜŞÜ VE ‘DEMOKRATÖRLÜK’ (12. 03. 2015)

244

Fidan
olayı, her şeyin reisin iki dudağı arasında olduğu bir sistemde yaşadığımızı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, bir kez daha gösterdi.
Nedir bu sistemin adı? Adını hâlâ koymayacak mıyız?
Türkiye’nin dönüştüğü sisteme sıklıkla yapılan gönderme bir “Putinizm” olduğu şeklinde…
Sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da sık başvurulan referans bu.
Washington’lu “düşünce kuruluşu” “Foreign Policy in Focus” yöneticisi
John Feffergeçende,
Viktor Orban
güdümündeki Macaristan’ın yanında Avrupa’da Putin Rusyası ile Türkiye’yi aynı kefede, “demokratörlükler” olarak değerlendiriyordu. . .
“Demokratörlük/democratura”; “demokrasi” ve “diktatörlük”ün melezleştirilmesiyle oluşturulan bir birleşik kelime.
“Demokrasi”nin kuyruğuna “diktatörlük”ün son hecelerini ilave ettiniz mi; “melez rejimler” için kullanılan, ne kuş ne deve “demokratörlük” elde ediyorsunuz.
“Demokratörlük”ün ayırt edici özelliği, şeklen “anayasal” olmakla birlikte ayrıcalıklı bir kliğin yönettiği otoriterizmlerle anılır olması.
Şartlanan/yönlendirilen seçimlerin, dostlar alışverişte görsün hesabına yapılması da diğer tipik bir özellik oluyor.
“Putin rejimi” işte bu haliyle “demokratörlük”e en has örnek gösteriliyor.
Ama spesifik olarak “Putin sistemi” nasıl çalışıyor?‘Putin tek adam değil!’
Bu konudaki en zihin açıcı yazılardan biri hafta sonu
Repubblica‘da (7 Mart) İtalya’nın yıldız jeostrateji uzmanı
Lucio Caracciolo‘nun imzası ile yayımlandı.
“Putinizm” benzetmesine ben de zaman zaman başvurduğum için, “Ak Saray”, “Kremlin” arasında kurulabilecek olası paralellikleri özellikle merak ettim.
“Fidan” kontenjanından sistemin “istihbarat boyutu” bilhassa ilgimi çekti…
Putinci sistemde “iktidar partisi”, Türkiye’deki gibi “başkanın sağ kolu” konumunda ve “yukardan aşağı komutlar” bu parti eliyle iletiliyor.
En güçlü benzerlik bu!
Caracciolo’nun “popülizm+oligarşi” diye özetlediği
Putin
modelinde ne ki Putin,Erdoğan
gibi bir “tek adam”
değil…Dar çevreye sorumlu
Oligarkları ve istihbarat birimleriyle Putin istişare içinde karar alıyor ve dar çevrenin CEO’su gibi hareket ediyor…
Hafta başları “iç kabinesi” ile toplanıyor.
Hafta sonu “danışmanları”, “askerler”, “istihbarat şefleri” ile bir araya geliyor.
KGB kökenli olduğundan dünyaya “istihbarat” gözlüğüyle bakıyor.
Ama Putin’in “kara kutu”su tek değil, birden fazla. Bunların cümlesi Rusya’nın MİT’i -yani KGB’nin devamı olan- FSB’den…
Sistem bu sebeple tek adama sıkışmış değil.
Caracciolo “Kırım’ı ilhak fermanını” Putin’in örneğin bir başına değil, “güvenlik konseyi sekreteri” ve savunma bakanı ile “danışarak” aldığını belirtiyor…
önceliğin Rusya’da Putin değil “sistemin muhafazası” olduğu döne döne vurgulanıyor. Devlet raconu hâkim
“Demokratörlük” de olsa Rusya’da kısaca bir “devlet raconu” var.

O “racon” adına Putin dahi -güçlü olmasına karşın!- vazgeçilmez sayılmıyor.

“Eğer” diyor söz ettiğim değerlendirme; “sis-teme yeni bir adam gerekirse, Putin gider! Savaş/kriz nedeniyle
‘iç çevreden’
biri, söz gelimi bir general, ülkenin çıkarı için Putin’in kendisini hasta ilan etmesini isteyebilir.
(Bir danışmanın)
bu konudaki yorumu şu:
‘(Putinizm)
düştüğünde bu, bir günde olur. Ama arkadan gelen sistem de mevcudun kopyası olacaktır!’. . . “

Niye? çünkü
“Putinizm”
bir şahsın değil; Rus devletinin öncelikleri ile tanımlanıyor.

Bugün Erdoğan’ın kendinden başka sorumlu olduğu ve sorumlu tutulduğu bir tek isim var mı Türkiye’de?

Demek ki bizim “demokratörlük”te; “törlük” baskın!12. 03. 2015 – CUMHURİYET