ÇİĞDEM TOKER: ‘BATIK FİRMALAR KURTARILMAYACAK’ (09. 03. 2015)

166

Kredi Garanti Fonu (KGF) Genel Müdürü
Hikmet Kurnaz‘dan e-posta aldım.
Geçen hafta gündeme taşıdığım “Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteği” kararnamesine dönük eleştirilerime yanıt veriyor.
“Küçülmeye büyük işaret”
başlıklı yazımda, zor durumdaki şirketlerin gözetildiği görüşünü paylaşmıştım.
“Zımnen de olsa KGF’nin batık firmaların kurtarılma aracı olduğu sanısını yaratacak görüşler gerçeğe aykırı”
diyen Kurnaz, eklemiş:
“Batağa girmiş şirketler için zaten bankalarımızın yeni bir kredi riski alarak kredi açma iştahları olmayacağı için bu tür şirketler için Kuruluşu-muz kefaletine başvurmaları da beklenilemez. “

KGF’nin,
“politik müdahalelere hiç-bir zaman maruz kalmadığı”
yazılan açıklamada, kefalet toplamından, yüzde 2,3’lük bölümün takibe düştüğü, bunun da bankalar oranının altında olduğu belirtilerek şöyle deniyor:
” KGF sorunlu şirketlerden ziyade ekonomide istihdam ve değer üreten sürdürülebilir şirketler için kefil olmaktadır. KGF batan şirketleri kurtarma havuzu olarak kurgulanmış bir yapı değildir. “
Adrese teslim

Açıklama, verili bir durumu anlatıyor. Arka plandaki kuşkuları gidermeye yetmiyor. Bir kere; kural koyan her metnin “objektif ve genel” olması, asgari hukuk ilkesi. Oysa Erdoğan ile tüm kabinenin imzaladığı bu kararname, tereddütsüz “adrese teslim” yazılmış. Bakın, hangi turizm şirketleri kararnameden yararlanıyor:
“Kredi başvuru tarihinden önceki bir yılda, Azerbaycan, Belarus, Kazakistan,Kırgızistan, özbekistan, Rusya Federasyonu, Türkmenistan ve Ukrayna’dan Türkiye’ye en az 400 bin turist getiren seyahat acentalarını, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından gemi inşa faaliyetinde bulunduğu tespit edilen TC kanunlarına göre kurulmuş işletmeler. “
Yani eğer firma, Almanya’dan turist getirmişse, ağzıyla kuş tutsa yararlanamaz. Ya da 13 ay önce 1 milyon turist getirmiş olsa dahi, “kefalet” yok cevabı alır. “KGF’ye politik müdahale olmadığı” vurgusu kulağa hoş geliyor. Ama “yararlanıcı” bu kadar özelken, siyasi telkinle yazıldığından öte ihtimal düşündürtmüyor.
Yanı sıra, “küçülmeye büyük işaret” tezinde ısrarlıyım: Kararnamenin 2017 sonu diye saptanmış süresi, ekonomik güçlüğün üç yıl süreceği öngörüsüne dayanıyor.
Hangi gemi şirketleri

O yazımda, “gemicilik” desteğinden, “hangi gemicilik şirketlerinin” yararlanacağını sormuştum. KGF Genel Müdürü, 2008 krizinde, ihtiyaç duyulan kredilere verilen kefalet sayesinde tersanelerde yarım kalmış 17 geminin tamamlandığını kaydetmiş. Bu defa da ihraç kaydıyla inşa edilecek gemiler karşılığında, yurtdışındaki alıcının talep ettiği banka teminat mektuplarına kefalet verileceğini aktararak, “KGF’nin bu rolünü, istihdam etkisi ve ihracat katkısı sebebiyle üstlendiğini” vurgulamış.
Bu konudaki önemli soru, MHP’li A. Kenan Tanrıkulu’dan geldi. Karardaki iki madde arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor:
“1’inci madde gemi inşa ve/veya gemi işletmeciliği; 11’ici madde ise gemi inşa sanayi demiş. Hangi sektör nasıl desteklenecek? ‘Ve ‘veya’ sözleri ile maddeyi esnetmişler. Burada şark kurnazlığı göze çarpıyor. Birilerinin çocuklarının gemiciklerini finanse etmek için hazırlanmış bir Bakanlar Kurulu kararı mı göreceğiz, takip edeceğiz. “

“Gerçek”, KGF’nin açıkladığı gibi mi, yoksa, “şark kurnazlığı”na mı gizlenmiş, ancak zamanla göreceğiz. Unutmayalım, Başbakan marifetiyle, lisanına
“gemicik”kavramı dahil edilmiş bir ülkede yaşıyoruz.
09. 03. 2015 – CUMHURİYET