NİLGÜN CERRAHOĞLU: ‘GÜÇ DEĞİL, ZAAF İŞARETİ!’ (24. 02. 2015)

196

Dışişleri Bakanı
Mevlut çavuşoğlu; “Dünya bize hayran. Dışarda büyük birhayranlık ve saygı var!” açıklamaları yapadursun
“Şah Fırat”
operasyonuyla ilgili olarak dünyada “zaaf işareti” yorumları öne çıkıyor.

Corriere della Sera
gazetesinin önde gelen jeostrateji uzmanı yazarlarından
Guido Olimpio
örneğin, Ankara’nın büyük övünç duyduğu operasyonu böyle yorumlamış:
“Türkler IŞİD’le
‘savaş sebebi/casus belli’
olabilecek türbeyi, yerinden kaldırdı. Bubinaenaleyh güç gösterisinden çok, bir zaaf
işareti. “
“La Stampa”nın uzun yıllar ABD muhabirliğini yapan
Maurizio Molinari
ise söz konusu operasyonu “Ortadoğu’da
cereyan eden değişikliklerin meyvesi” şeklinde görüyor.
‘Yeniden çizilen sınırların göstergesi’
Halen Kudüs’ten yazan gazeteci Molinari;
“Türkiye için kolektif kimlik simgesi” sözleriyle tanımladığı Süleyman Şah türbesinin boşaltılmasını, IŞİD’le olası bir çatışma gerekçesinin yok edilmesinin çok çok ötesinde; Ortadoğu’da değişen ve halihazırda yeniden çizilmekte olan sınırların işareti şeklinde değerlendiriyor.
“Türbenin Eşme’ye taşınması, Türk
ordusunun belli alanları
El Bağdadi
halifeliğine bırakırken; Kuzey Suriye’de bizzat
denetimi altında tutacağı bir alan tanımı
yaptığını gösteriyor. Yanı sıra ayrıca Türk
ordusunun Suriye’ye Kürt peşmergelerin
IŞİD’den kurtardığı Kobane’den girmesi de
Ankara’nın nicedir düşman bellediği Kürtgerillalarıyla bir anlaşmaya vardığına delalet
ediyor. Ankara dolayısıyla bu operasyonu;
Kuzey Suriye’de Türkler, Kürtler ve cihatçı
IŞİD’çiler arasındaki sınırları fiilen belirlemek
için kullanıyor. Bunu,
Beşşar Esad
rejiminin
egemenliğini çiğneyerek yapıyor. Şam’ın
operasyona bu kadar öfkeyle karşılık
vermesinin nedeni bu. “

‘Artık Suriye yok!’
BM Suriye özel Temsilcisi
Staffan De
Mistura‘nın “Esad’ın Suriye’nin yüzde
50’sini kontrol ettiği”ne ilişkin açıklamalarının hemen yanında. . satırlarına “Artık Suriye
diye bir şey yok!” değerlendirmesiyle devam eden La Stampa yazarı; “Suriye’ye İsrailgüneyden, cihatçılar doğudan, Türkler
kuzeyden giriyor. Bu şu demek: Artık Suriyediye bir şey yok!”
La Stampa’nın haberinde; bunlar olurken Musul’un tekrar ele geçirilmesi için planlanan bahar harekâtını; IŞİD’le mücadeleyle görevli ABD güçleriyle görüşmek üzere… Pentagon’un şefi
Ashton Carter‘ın da Kuveyt’e geldiğine dikkat çekiliyor.

‘Tarih masaya konuluyor’
Kısaca yorumlar muhtelif…
Operasyon hakkında “soru işareti” çok. “Bilinmeyenlerin” “bilinenden” fazla olduğuna dair kanılar yaygın.
“Corriere della Sera”nın internet baskısındaki bir okur yorumu örneğin, kamuoyunda -heyhat “hayranlık” ne kelime- Türkiye’ye yönelen yaygın “kuşkulara” ışık tutuyor: “
Tek bir askerin kaza sebebiyle yaşamını
yitirdiği bu operasyon üzerinde bilgi sahibiolduğumuz oranda,
Erdoğan
ve
(IŞİD)
halifelik ilişkilerinin gerçeği hakkında bilgiedineceğiz”
diyor söz konusu okur:

“Türbenin yerini değiştirmek için yapılan
operasyon, bir cenaze seremonisininötesinde; tarihi yeniden masaya koyuyor!”
Havuz medyasının “Dünya saygı
duruşunda” başlıklarından fevkalade uzak değerlendirmeler bunlar.
Erdoğan-IŞİD ilişkisinin “soru işaretlerine
açık içyüzü”, son dönemde her vesilede olduğu gibi Süleyman Şah Türbesi operasyonunda da sık gündeme getiriliyor.
IŞİD ilişkileri sorgulanırken
Batı başkentlerinde Ankara-IŞİD kapsamındaki rahatsızlığı en son geçen perşembe günü Fransa’nın Ulusal Cephe lideri
Marine Le Pen
dillendirmişti.
Fransa’nın 2017’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olması beklenen sağcı lider Le Pen; “Türkiye’yi IŞİD’le muğlak
ilişkiler içinde olmakla” suçlamış; “IŞİD’denmemnun ülkelerle,
(bizler)
suç ortağı
olmamak için müttefik kalamayız!” demişti.

Türkiye’nin “Batı ile müttefiklik ilişkisinin” dahi böyle artık uluorta, damardan, gayet sert biçimde sorgulandığı bir ortamda; bu “dünya bize hayran” masalları nereden bulunup çıkarılıyor?
Batı’da fazla iddialı bir “hayranlık” belirtisi olmadığına göre; Süleyman Şah operasyonu sonrasında bize hayran kalan şu gizemli ülkeler hangileri acaba?
Esad’ın geleneksel müttefikleri komşularımız Rusya ile İran mı bize hayran?
Yoksa Mısır ile İsrail mi?
Türk’e Türk propagandasının da sınırı olmalı.
DüZELTME:
21 Şubat tarihli
‘İdam Geri
Gelsin’ çılgınlığı
başlıklı yazımda; idama bayrak açan ünlü “aydınlanmacı” hukukçu düşünür
Cesare Beccaria‘nın idam karşıtı görüşlerini 1772’de savunduğunu yazmıştım… Beccaria’nın ölüm cezasına karşı çıkış tarihi 1772 değil, “1764” olacak. Değerli okurum
Sami Selçuk
uyardı. Kendisine teşekkür eder, “8” yıllık bu bellek sürçmesi için okurlarımdan özür dilerim.
24. 02. 2015 – CUMHURİYET