ÖZGÜR MÜFTÜOĞLU: İÇ GÜVENLİK PAKETİ: SUS VE ÖL! (06. 02. 2015)

214

AKP Hükümeti tarafından Meclis Genel Kuruluna getirilen ve görüşülmesi önümüzdeki haftaya bırakılan iç güvenlik paketi, gündemin ilk sırasında yer alıyor. Hükümet, polise sınırsız yetkiler tanıyan, demokrasinin en temel haklarından olan protesto hakkını fiilen kullanılamaz hale getiren iç güvenlik paketini topluma ülkenin en önemli meselesi olarak kabul ettirmek için canhıraş bir çaba içerisine girdi. İç güvenlik için bu çaba gösterilirken, iş güvenliği hükümetin de yandaş medyanın da umurunda bile olmadı. Sanki bu ülkede, her ay yüzlerce, her yıl binlerce emekçi ekmek parası için iş cinayetlerinde yitip gitmiyormuş; sanki AKP bu cinayetlerin işlendiği ülkede hükümet etmiyormuş gibi.
İktidarı döneminde en az 15 bin işçinin iş cinayetlerinde ölmesi karşısında AKP’nin iş güvenliği konusundaki duyarsızlığı, bu konuyu ihmal etmesinden, umursamamasından değildir. Velev ki ihmal, binlerce insanın ölümüne neden olan bir konunun hükümet tarafından ihmal edilmesi bile başlı başına bir sorundur. Kaldı ki AKP, iş güvenliği konusunu ihmal etmenin ötesinde uyguladığı ekonomik program ve bu program çerçevesinde getirdiği düzenlemelerle bu sorununu daha da büyütmekte ve her geçen gün daha fazla emekçinin ekmek parası için ölüme gitmesine neden olmaktadır.
örneğin daha geçen hafta Başbakan tarafından açıklanan 10. Kalkınma Planı’nda ülkenin kalkınması için kıdem tazminatının tasfiye edilmesinden, esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasına kadar bir dizi karar açıklandı. Bu kararlarla geçen 13 yılda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de yine emekçilerin ölümüne sömürüsü üzerinden Türkiye’nin kalkınması öngörülüyor. Yani Başbakanın açıkladığı kalkınma planı aynı zamandan önümüzdeki dönemde daha fazla işçinin iş cinayetlerinde öldürüleceğinin habercisidir. Aynı biçimde iş cinayetlerini sözde önlemek için AKP tarafından Meclise getirilen İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklikleri öngören torba yasa da yine AKP’nin -göz boyamanın ötesinde- iş güvenliği konusunda sorunları çözmeye niyetli olmadığını gösteriyor.
AKP’nin iş güvenliğini ortadan kaldıran ve daha fazla emekçinin ölümüne yol açacak icraatları, sadece uyguladığı politikalar ve yasal düzenlemelerle sınırlı değildir. İşçilerin örgütlenme özgürlüğü ve grev hakkını gasbeden uygulamalar da iş güvenliğini tehdit etmekte ve iş cinayetlerinin artmasına yol açmaktadır. Zira bir iş yerinde iş güvenliğinin sağlanabilmesi o işyerindeki işçilerin örgütlülüğüne bağlıdır. İşçilerin örgütsüz hale geldiği ya da grevli toplu pazarlık hakkını özgürce kullanamadığı koşullarda işçiler patronun dayatmalarıyla karşı karşıya kalmakta, Soma ve diğer pek çok örnekte olduğu gibi büyük işçi katliamları ortaya çıkmaktadır. AKP Hükümeti, sendikal örgütlenmelere engel olarak ve -en son metal grevinde olduğu gibi- grevleri yasaklayarak, örgütlenme özgürlüğü ve grev hakkını gasbetmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Bu da yine iş güvenliğinin zayıflaması ve iş cinayetlerinin artmasında AKP’nin katkısıdır.
AKP, getirdiği esnek çalışma düzeniyle emekçileri güvencesizliğe mahkum ederek, örgütlenme ve grevli toplu pazarlık hakkını ortadan kaldırarak, patronlar karşısında işçilerin ellerini kollarını bağlamıştır. İşte bu nedenle AKP iktidarı döneminde iş güvenliği tamamen ortadan kaldırılarak binlerce emekçi iş cinayetlerinde katledilmiştir. Seçimlere giderken AKP, işçi katliamlarının nedeni olan bu politikalarında ısrarcı olduğunu göstermektedir. İç güvenlik paketini bir an önce çıkartma konusundaki canhıraş çaba, demokrasi arayışındaki diğer kesimlerle birlikte işçi katliamlarına karşı sesini giderek yükselten emekçilerin sesini kesmeyi hedeflemektedir.
Sözün özü: Eğer Hükümet ve AKP, iç güvenlik yasasını çıkartmayı başarırsa, emekçilerin sesi tamamen kesilecek, iş güvenliği ortadan kalkacak ve çok daha fazla emekçi ekmeği peşinde iş cinayetlerinde katledilecektir. Dolayısıyla iç güvenliği paketine karşı çıkmak en az siyasi partiler kadar sendikaların da görevi olmalıdır.
06. 02. 2015 – EVRENSEL