CAN DÜNDAR: ZAMAN AŞINIR, HÜZÜN AŞINMAZ (06. 02. 2015)

216

En başta
Asiye Karakoç
oturuyor, acıdan yapılmış bir heykel gibi. . .
Yorgun ellerini şalvarının üzerine öylece salıvermiş.
Ağlamaktan gözpınarları kurumuş; belli. . .
Beyaz yemenisinin bittiği yerde başlayan kalın kaşları, göğsünde resmi asılı adamınkine benziyor aynı. . .
O adam, oğlu:
Rıdvan‘ı. . .
Onu 1995 yılında, o faili meçhuller karanlığında, Beykoz’da bir ormanda bulmuşlar. Tırnakları, elektrik işkencesinden morarmış haldeymiş; koltuk altları yırtılmış Filistin askısından. . .
Vücudunda sigara yanıkları. . .
Bunlar, katilinin çoğumuza tanıdık gelen imzası. . .

***

Rıdvan Karakoç
bulunduğunda tarih, 2 Mart’tı. . .
Bulanlar, cesedini kimsesizler mezarlığına gömdü.
Ailesi, mezarı tesadüfen buldu; ama işkencecileri, katilleri, devletin “cezasızlık geleneği”nden yararlandı, bulunamadı.
Asiye
ana, felç geçirdi evlat acısından. . .
Dili tutuldu; lal oldu.
Artık bir tek sözcük çıkıyordu, mühürlü dudaklarının arasından:
“Rıdvan!”

***

İnsan Hakları Derneği’nin önceki günkü toplantısında yan yana oturan yedi kadının en başındaydı
Asiye Ana. . .
Onun yerine küçük oğlu
Hasan
dillendirdi acısını:
“20 yıldır adalet arıyoruz”
dedi.
Sonra aynı yangında yüreği harlanmış diğer kadınlara döndü:
Hasan Ocak‘ın kederli annesi
Emine Ocak‘a,
20 yıldır tek çocuğu
Murat Yıldız‘ın peşindeki
Hanife Yıldız‘a,
1980’den beri
Hayrettin‘ini arayan
Elmas Eren‘e. . .
Ve “servet”inden utanır gibi:
“Biz en şanslılardan biriyiz” dedi:
“Hiç değilse kardeşimin kemiklerine ulaşabildik. Karanfil koyacak bir mezarımız var. “

***

2 Mart günü, tam 20 yıl geçmiş olacak,
Rıdvan
Karakoç
‘un Cesedinin bulunuşunun üzerinden. . .
Karakoç‘un faili meçhul dosyası, o gün zamanaşımından düşecek.
21 Mart’ta sıra
Hasan
Ocak
dosyasına gelecek.
23 Şubat’ta da adalet,
Murat Yıldız‘ın katillerini aramaktan vazgeçecek.
Böylece 20 yıldır adaletle iyileşmeyi bekleyen analar, zamana karşı yarışı kaybedecek; adaletten umudu kesecek.

***

“Zamanaşımı”, “Cumartesi Anneleri”nin yeni acısı. . .
Kullanılmayan adaletin zamanla aşındığının kanıtı. . .
Tayyip Erdoğan, 4 yıl önce tam da bugünlerde, 5 Şubat’ta buluşmuştu Cumartesi Anneleri’yle. . .
“Her türlü çabayı gösterme”
sözü vermişti; arkası gelmedi.
Oysa bir emirle mazinin kirli dosyaları açılabilir, bunca yıl koruma altında tutulan katiller ortaya çıkarılabilir, kayıpların toplu mezarları açılıp gömülenlerin kimliği saptanabilir, gecikmiş adaletin hediyesi olarak ailelere, öpüp koklayabilecekleri birer mezar taşı sunulabilirdi.
Bu yapılmadığı gibi, dosyalar zamanın aşımına terk edildi.
Ve işte o gün geldi.

***

Şimdi, insanlığa karşı suçlara, zamanaşımı uygulanmamasını, katillerin yargıdan kurtulamamasını hükme bağlayacak bir yasa bekliyor Cumartesi Anneleri. . .
“Zamanaşımı”nın bir tür af anlamına geldiğini söylüyorlar.
“Saçlarına yıldız düşmüş”
Hanife Yıldız,
“Ancak biz affedersek, af olur” diyor:
“Adalet peşinde koşarken ben aşındım.
Bedenim, ayaklarım aşındı.
Yollarda kalan iki gözüm aşındı.
Ama zaman aşınmamalı. “
06. 02. 2015 – CUMHURİYET