İHSAN ÇARALAN: ‘LOBİ’LER ÇATIŞIYOR FATURA HALKA ÇIKIYOR! (04. 02. 2015)

197

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), dün ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.

TÜİK’in verilerine göre ocak ayı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yüzde 1. 1 artmış.
Böylece, yıllık TÜFE 7. 25’e inmiş!
Enflasyonla ilgili veriler elbette her zaman önemlidir. çünkü enflasyon her ay işçinin, emekçinin, halkın cebindeki paranın yüzde ne kadarının daha rantiyenin cebine aktarıldığını gösterir.

Gerçi TÜİK’in verileri bu gerçeğin sadece küçük bir yanını gösterir ama bu bile önemlidir. örneğin dünkü verilerde TÜFE yüzde 1. 1 artmıştır ama aynı ocak ayında yiyecek içecek fiyatlarındaki artış yüzde 3. 5’tir! Ki, “halkın enflasyonu” aslında budur.

Ocak ayı enflasyonunu çok daha önemli yapan ise, enflasyon tartışmasının Cumhurbaşkanı ile Merkez Bankası (MB) ve “ekonomi yönetimi” arasındaki “İnsanı adeta deli edecekler!” aşamasına gelmiş olmasıdır.

çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, aylardır; “Faiz lobisi yüksek faizle ülkeyi soyuyor”, “Faizler yüzde 3-4’lere indirilmelidir”,… iddialarıyla sürdürülen faizlerin yüksek olduğu baskısı karşısında MB Başkanı, “Eğer ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 6. 8’in altına düşerse, faizlerde ciddi bir indirim (100 baz puan kadar) yapabiliriz” demişti.
Cumhurbaşkanı, MB Başkanının bu faiz-enflasyon denklemine köpürmüş, “Faizlerin yüksek olmasının nedeni enflasyon değil, enflasyonun yüksek olmasının nedeni faizlerin yüksek olmasıdır” diyerek denklemi tersten kurarak, “İnsanı adeta deli edecekler!” diye kükremişti!
İşte dün açıklanan enflasyon rakamı, MB Başkanı eğer sözünde durabilirse, faizlerde bir düşüş için toplanmayı gereksiz kılacak düzeyde gerçekleşmiştir. Ki bu da Cumhurbaşkanını “adeta”sız “deli edecek” bir durumdur!
Eğer tartışma “majesteleri ve maiyeti” arasında bir kavgadan ibaret olsaydı, bu köşenin konusu olmazdı ama bu kavganın faturası halka çıktığı için bu tartışma ayrıca bizim için de önemli olmaktadır.

En sonundan başlayarak kavganın anatomisini görmeye çalışalım:
Geçtiğimiz haftanın dört günü içinde “İnsanı adeta deli edecekler!” noktasına gelen tartışma içinde dolar, 2. 35’ten 2. 45 TL’ye tırmandı. Böylece parasını dolara yatıran “dolar lobisi”nin adamları, dört günde, parasını faize yatıran “faiz lobisi”nin adamlarının sekiz ayda kazandıklarından daha fazla para kazandılar!

üstelik bu, bir kez olan bir spekülasyon da değil. Tersine hafızamızı şöyle geriye doğru yoklarsak, neredeyse son 4 aydır, bu tartışma her ay birkaç kez yaşanırken “dolar lobisi” yüzde 3-5 fırlayıp sonra biraz düşerek kendisine birkaç günde servetler kazandıran dolarla oynamayı, Cumhurbaşkanının ayda bir iki kez nükseden “nöbetlerine” bağlamış bulunuyorlar.
Dolar lobisi için emme basma tulumba gibi işleyen mekanizmayı şöyle bir tablo içinde görerek netleştirebiliriz:
Bir yanda Cumhurbaşkanının deyimiyle “faiz lobisi” vardır ve onlar faizin yüksek tutulmasında ısrar etmektedir.

öte yanda ise dolar üstünden spekülasyon yapanlar, “dolar lobisi” vardır. Ve “dolar lobisi” ise faizlerin düşürülmesini isteyerek doların TL karşısındaki değerinin yükselmesinden “vurmak” istemektedir.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı faizlerin düşürülmesini savunurken sürekli olarak “dolar lobisinin” yeni vurgunları için gerekli spekülasyon ortamını sağlayarak, “vurgun için ideal koşulların oluşturulmasına” hizmet etmektedir.
Bu tablodan bakıldığında MB ve ekonomi yönetimi “faiz lobisinin”, Cumhurbaşkanı ise “dolar lobisinin” başında gibi görünmektedir.
Ama kavgada olan faiz lobisinin cebindeki paranın dolar lobisine aktarılması olsaydı, “Bize ne!” der geçebilirdik. Ama öyle değil! “Lobiler” kavgasında kavganın faturasını halk ödemektedir. çünkü bu iki lobi arasındaki kavgada kim kazanırsa kazansın “kazancın kaynağı” işçi sınıfının, halkın cebidir. çünkü bu iki lobi şahsında sermaye klikleri;
1- Halktan toplanan vergilerden oluşan Hazineyi yağmalayarak,
2- Malların ve hizmetlerin fiyatlarına zamlar yaparak halkı soymaktadırlar!
Kısacası Cumhurbaşkanı ile ekonomi yönetimi çatışıyor görünürken faiz lobisi ve dolar lobisi birbirine karşı yağmadan daha çok pay alacakları pozisyonları tutmaya çalışıyor. Ama fatura da halka kesiliyor.
Peki, bu “lobiler kavgası”nın bir “kayıkçı kavgası” yanı yok mudur?
Olmaz olur mu?
çünkü böylece Cumhurbaşkanı halk indinde; faize karşı, faiz lobisi karşısında halkı savunan muhterem insan olarak çıkarken, ekonomideki bütün kötü gidişatı, halkın soyulmasının suçunu da kendisini dinlemeyen Merkez Bankasına yıkmaktadır.
Bunda büyük kazanç mı olur!
üstelik çift taraflı kazanç: Böylece o, hem günahları için bir günah keçisi buluyor hem de kendisi faiz karşıtı oluyor.
Bu oyuna gelmemeli, deşifre etmeliyiz!
“Faiz mi iyi enflasyon mu”, “Dolar mı yükselirse iyi olur yoksa faiz mi yüksek olursa daha iyi” ikilemi halk için “Kırk katır mı kırk satır mı” dayatmasının yeni bir versiyonudur.
İkisine de hayır!
Faizi de doları da belirleyici etken olmaktan çıkaran ve halkın ihtiyaçlarını esas alan bir ekonomik program, “Halk için ekonomi” bugün tek seçenektir!
04. 02. 2015 – EVRENSEL