KADRİ GÜRSEL: FRANSA’NIN MADIMAK’I (08. 01. 2015)

197

Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya karşı dün düzenlenen terör eyleminin dünyada “Fransa’nın 11 Eylül’ü” olarak görülmesi doğal karşılanabilir belki ama bu hem eksiği, hem de fazlası olan bir benzetmedir.
üç teröristin 10’u gazeteci ve karikatürist, 2’si polis toplam 12 kişiyi öldürdükleri Charlie Hebdo katliamını öncekilerle doğru kıyaslamak, bu yeni saldırının doğru algılanması bakımından önem taşıyor.

Bu bir entelektüel kıyımı.

Charlie Hebdo’nun kısa adıyla “Charb” olarak bilinen Yayın Yönetmeni Stephane Charbonnier, ünleri Fransa’nın dışına taşmış George Wolinski ve Cabu gibi karikatüristler kurbanlar arasında. . .

68 sonrasının sembolleşmiş, özgürlükçü ve eleştirel çizerleriydi ölenler.

Bu, Charlie Hebdo’nun kutsalı olmayan ve kutsal tanımayan yayıncılığı karşısında, öldürücü bir hoşgörüsüzlük, kin, nefret ve
intikam
duygusuyla saldıran fanatizmin eylemi.

Bu, ifade ve basın özgürlüğüne karşı yapılmış alçakça bir tecavüz.

Charlie Hebdo’nun 19 Eylül 2012 tarihli sayısında yayımlanan Hz Muhammed karikatürleri nedeniyle direkt olarak dergiyi, yayın yönetmenini ve karikatüristleri hedef alan bir katliam.

Mizah dergisinin bugüne kadar dalga geçmediği kurum, inanç, din, siyasetçi ve siyasi akım kalmamıştı. Ancak saldırı,
İslam
dinini küfür ve hakaretten korumak adına hareket ettiği mesajını veren bir grup fanatikten geldi.

Ve bu fanatikler mükemmel Fransızca konuşuyorlardı; yani kökenleri ne olursa olsun, “Fransız” idiler.

Katliamın bütün bu özellikleri bize hiç yabancı değil.

Biz Türkiye’de, Charlie Hebdo katliamı hakkında daha isabetli kıyaslamalar yapmamıza imkan veren yaşanmışlıklara sahibiz.

Bu katliam bize 11 Eylül’den önce 1993
Sivas
Madımak
katliamını hatırlatmalıdır.

Bu şiddete yabancı değiliz.

Madımak’ta da entelektüeller ve sanatçılar katledildi.

Madımak’ta da insanlar rastgele değil, doğrudan hedef seçildiler.

Madımak’ta da insanlar dini aşağıladıkları gerekçesiyle öldürüldüler.

Madımak’ta da insanlar ülkenin kendilerine yabancılaşmış vatandaşları tarafından katledildiler.

Ve evet,
Aziz Nesin
de mizahçıydı.

Biz Madımak’ın ne yasını tuttuk, ne de hesabını sorduk.

Bu nedenle yeni Madımak’lara açık bir durumdayız.

Bakalım Fransa kendi Madımak’ı karşısında ne yapacak, nasıl bir tepki verecek? İlk anda kültürel ve etnik ayrışmaların artıp, dinsel kutuplaşmaların derinleşebileceğini öngörmek mümkün. Bunların sonucunda toplumsal gerilimler yükselebilir.

İslam karşıtlığı büyüyebilir.

Bu tepkime, ülkenin yaşadığı kimlik krizi ve ekonomik bunalım zemininde aşırı sağı güçlendirebilir.

Liberation gazetesinin Dış
Haberler
Yayın Yönetmeni Marc Semo’ya Fransa hükümetinin bu katliama güvenlik planında nasıl bir tepki vermesini beklediğini sordum.

Karamsardı: “ülkenin bir köşesinde gözlerden uzak kendi kendine radikalleşmiş, Cihad’a katılıp askeri
eğitim
almış, kararlı, iki üç kişiden oluşan küçük gruplara karşı nasıl bir strateji uygulanabilir ki? Herkesi kontrol etmek imkansızdır. Kan banyosu yapmış yeni bir nesil söz konusu ve bu ileride çok önemli bir sorun haline gelecek. ” Charlie Hebdo katliamının videosunda faillerin insan öldürmeyi iyi bildikleri görülüyordu.

Böyle öldürmeyi
Suriye’de öğrenmişlerse, cihada katılmak için oraya başka ülkelerden, mesela Türkiye’den gidenler de öğrenmiştir. . .

Dolayısıyla Marc Semo’nun sözleri Türkiye için de bir uyarı niteliğinde.
08. 01. 2015 – MİLLİYET