MEHVEŞ EVİN: MAYMUN HAKKI (07. 01. 2015)

192

Hukuk ne için? Bu soruyu memleketimizde sormanın pek bir manası kalmadı. Biliyoruz ki buralarda hukuk, kim güçlüyse onun için. Hatta çok güçlüyseniz ya da herkesten “biraz daha eşitseniz” kendinizi hukuktan muaf bile tutabilirsiniz. Oysa hukukun insanların ötesinde hayvanları da kapsaması gerektiği dünyada tartışılıyor. Bazı ülkeler anayasaları ile hayvanların yaşam hakkını hukuki güvenceye aldı, bazıları da bu yönde tartışıp çalışıyorlar.
Batı’da hayvan haklarıyla ilgili devrimsel nitelikte fikirler, hukuk önünde test ediliyor.
Kendinin farkında
Genetik, zekâ, duygu ve sosyal hayat alanlarında yapılan bilimsel araştırmalar, özellikle fil, balina, şempanze ve orangutan gibi bazı hayvanların “kendinin farkında” ve bağımsız varlıklar olduğunu gösterdi.
“The Nonhuman Rights Project-İnsan Olmayanların Hakları Projesi”, bu çalışmalardan hareketle bazı türlerin yasal haklarını mahkemeye taşımaya karar verdi.
Amaçları, insanların bedensel bütünlüğü ve özgürlüğü hakkında temel hakları varken, hayvanların hukuk sisteminde “şey” muamelesi görmesini engellemek.
Bu amaçla 2013’ten itibaren tutsak şempanzelerden orangutanlara, pek çok hayvan için dava açtılar.
Ancak

‘de bir mahkeme, hayvanat bahçesinde bulunan “orangutan Sandra”nın bedensel bütünlüğü ve özgürlüğünü tanıdı.
Hakkımız var mı?
“İnsan en temel haklarını arayamaz, sokak ortasında öldürülüp failleri cezalandırılmazken hayvanları mı düşüneceğiz” diye itiraz edebilirsiniz.
Konuya bir de şöyle bakmakta fayda var:
İnsan, kendini diğer hayvanlardan daha üstün görme hakkına nereden sahip?
Dilimizi konuşamıyor diye hayvanlara işkence etme, kafese tıkma hakkını kendinde gören. . . Aynı muameleyi başka bir insana da yapamaz mı?
Başka varlıkların doğal ortamını yok etmek, bizzat zarar vermek veya keyfimiz için seyirlik eğlence yapmak, bizi daha iyi bir insan yapar mı?
Bu soruların yanıtını veremediğimiz sürece bazı insanlar kendilerini diğerlerinden daha üstün görmeye devam edecek ne yazık ki. . .
SüRPRİZ OLMADIDört bakanın

Mahkemesi -ki Yüce Divan sıfatını kullanacak olan mercidir- yolsuzluk iddialarını “sonuna kadar” takip edebilecek olsaydı hükümet düşebilirdi.
– Yüce Divan’da yargılama kararı verilseydi, iktidar partisinin “Adaletin gereğini getirdik, içimizdeki suçluları tespit edip ayıkladık” demesine neden olacaktı.
– Ancak bu kararla herkes anladı: Durum, bir veya birkaç bakanın “günah keçisi” ilan edilmesiyle kurtarılamayacak kadar karmaşık. . .
– Dört bakan Yüce Divan’a yollansaydı, “Bu ülkede hâlâ hukuk var” demek mümkündü. Artık hukuk yollarının tamamen kapandığının kabulü oldu.
07. 01. 2015 – MİLLİYET