Acılar takvimi yapılsa, her yaprağına kan sığar ülkenin. Katliamlar, gözaltında kayıplar, idamlar, baskı ve işkence. Tüm bunlar için bir türlü gelemeyen adalet ve her takvim yaprağına düşen yıl dönümleri!
2015 yılında da; Soma, Şırnak, Ermenek madenlerinde katledilen madencilerin ölüm yıl dönümünü anacağız; adalet gelmediği, dahası bu ölümleri yaratan koşullar gün geçtikçe şiddetini artırdığı için.
Sonra Hrant Dink’i, haziran direnişinin öldürülen çocuklarını, Roboskî Katliamı’nı anacağız.
ömrümüz yeterse eğer, 2016’da da 2015 yılında öldürülecek; işçileri, emekçileri, her din ve dilden azınlıkları anacağız.
Bir kısmını da unutacağız.
Ne oldu üçüncü köprünün inşaatında ölen işçilerin aileleri? Ya da AVM şantiyesinde yanarak ölenlerin davası? OSTİM, Zeytinburnu iş cinayetleri?
Bu koşullarda, her yeni yıl kendinden öncekileri sırtında bir kambur gibi taşıyacak.
İhtiyacımız yeni bir yıl değil, yeni bir dünya!
Bu nedenle; sınıfsal eşitsizliklerin azaldığı, yoksulluğun kader olmaktan çıktığı, baskı ve zulmün son bulduğu, bilimin evrensel değerlerinin korunduğu, her alanda özgürlüklerin sağlandığı, din istismarcı gerici eğitimin ortadan kalktığı, doğa talanına son verildiği, yolsuzlukların suç kabul edildiği bir ülke ve bir dünya için birlik ve mücadele yılı olsun 2015!
Şimdi, şu söylenebilir: Ekonomi ile ilgili bir köşede neden 2014 yılı ekonomik gerçekleşmeleri ve 2015 tahminleri yok?
Cevabı basit; içinde yaşadığımız ekonomi, halkın ve sınıfın değil sermayenin ekonomisidir. Onların kârı, onların yatırımı, onların büyümesidir. Yıl içinde sürekli değindiğimiz gibi, o cephe de can çekişmektedir. Ekonomik durgunluk, hızla tüm sektörlere yayılmaktadır. Bir devr-i saadetin sonu gelmiştir tekelci sermaye ve onun iktidarı için. Bunlar doğrudur. Ancak, yeni dünyayı yaratacak sermayenin içine girmekte olduğu kriz değil; işçi sınıfı, emekçiler ve geniş halk kitlelerinin kendi siyasal ve ekonomik programlarını belirleyip bunun etrafında kuracakları birliktir.
2015 genel seçimlerine giden sürecin burjuva demokrasinin yeniden üretimine katkı sunmanın ötesine geçmesi için somut ihtiyaçlar üzerinden belirlenecek somut talepler büyük önem taşıyor.
örneğin, yeni ve yaygın bir emek platformu ya da bir tür “Emek Hakları Sözleşmesi” seçime girecek siyasi partileri belli ekonomik konularda zorlayabilir. Mesela, taşerona karşıyız deyip kendi belediyelerinde taşerondan beslenen partilerden emek hakları sözleşmesini imzalaması istenebilir.
Ya da “yolsuzluk, rant ve rüşveti suç kabul ediyorum” maddesi eklenebilir bu sözleşmeye.
Tabii, “sözleşme” bir örnektir sadece. Kampanyacılık değil mücadelenin eksenini belirleyecek olan.
Ekonomik talepler somut ve gerçekçi olmadıkça; geniş halk kesimleri, başkasının zenginliğini kendi kuru ekmeğine katık yapmaya devam edecektir.
Yeni bir yıl değil, yeni bir dünya için birlik ve mücadele yılı olsun 2015!
30. 12. 2014 – EVRENSEL