Yeni Türkiye ‘rönesansı’ 36-72 aylık çocukları da kapsıyor.
Tek ve büyük muktedir zihnin her bir hücresine tıkılacak küçüklere ‘Sünni değer eğitimleri anaokulundan itibaren verilecek.
2023 vizyonuna yetiştirilecek, somut algıdan soyut kavrayışa geçememiş okul öncesi çocuklar, Yeni Türkiye’nin ‘milli
aktarımına’ kitlesel haznelik yapacaklar.
Tıpkı sponsor logoların nal gibi asıldığı,biletleri 235 TL’lik Şeb-i Arus
şovunda cilveli popçuların ilahi söyledikleri, ortalıkta bir tek Mevlana’nın olmadığı mor ışıklı piyasacı tezgah gibi kitsch travmasına okul öncesi çocukluk maruz bırakılacak.
Muktedir’i günümüz ‘zirvesine’ taşıyan dünya görüşü, dikte ettiği total doğruları, feyz aldığı ecdat menkıbeleri, bünyesinde büyüttüğü korkuları doğrultusunda ‘ zihin inşasına’ ham madde olarak kullanılacaklardı.
Zaten biz de azametli beton Ak-Saray’a karşı aşağı bilinç irtifasında konuşlandırılmış büyük bir kampın sakinleri değil miydik ?
Her gün sanki Demokrasi varmış gibi yapıp, ‘eksik’ adalet safsatasına sığınıp ama ‘kutsal ekonomi tıkırında’ morali eşliğinde siyasi zontalık, linç ve devlet terörüne karşı kayıtsızlığımızın bizi gündelik faşizm pratiğine fail yaptığını anlıyor muyduk ?
Faşizmin benzersiz ‘kötülüğünü’
Yahudiler’e zulüm eden üniformalı Alman Asker figürasyonu ötesine taşıyamadığımızdan faşizan tınılı rejimlerin ‘gerçeği yalanla’ içiçe geçirerek topluma yerleştirdiği bu dehşetli psikolojik ‘sıradanlaştırma’ düzeneğini fark etmiyorduk.
AVM’ler pazar günü kapatılırsa ne yaparız kaygısı kadar hayatın bütün anlarından 4,5-5 yaşındaki çocukların zihnine tahakküm etmeye kararlı ‘totaliter ilkel birikimci’ rejimden
endişe duymuyorsak tarihimizin en büyük felaketine doğru sükunetle yol aldığımızı bilmeliydik.
Hiç şüphesiz ki neoliberal talancı Türkiye Kapitalizmi ‘sürdürülebilir’ olmaktan çıkarak ‘hukuk tanımaz’ biçimde kamu kaynak aktarımı için sistemin atık ilan ettiği nüfusları Sünni -faşizan ideolojik hegemonyaya yapıştırması ‘Yeni Türkiye’ iktidar bekası gereğiydi.
Yani tarihin karanlık ruh ikizleri faşizm ve kapitalizm ‘milli irade’ çatısı altında yurdumuzda çoktan el sıkışmıştı bile.
Ve şimdi kendi yazdığına inandığı fantastik ‘Milli tarih ve maneviyatı’ zihnine, ruhuna zerk edeceği, hayatı değiştirme iradesini ‘yaşken’ elinden alacağı tüm ülke çocuk varlığı; özel okuldan mahalle mektebine ‘ milli öndere’ armağan ediliyordu.
Bir beş yıl sonra Colomb’un Amerika’yı keşfettiğine katiyen inanmayan Einstein’i Yahudi ikonu sanan küçüğün babasına ‘bugün Yüce önder ve patronun sağlığı, kazanç bereketi için dua ettin mi?’ diye sorgulayıp dönüp ‘fıtrat eşitsizi’ ev işçisi anasına ‘bir sakata sadaka verip ahretlik ödül kazandım’ demeyeceği ne malumdu!
17. 12. 2014 – BİRGÜN