GÖZDE BEDELOĞLU: TEK TİP, TEK ODA (05. 12. 2014)

212

Fahri Milli Eğitim Bakanı Bilal Erdoğan, bakanlık bürokratları ve dernek başkanlarıyla bir araya geldiği toplantıda, karma eğitime karşı olduğunu anlatıyordu. İnkâr edilen kayıtta, eğitimin başbakanın oğlu tarafından ‘dizayn edildiği’ açıktı. Bilal Erdoğan, imam hatiplerin toplam okullar içindeki payıyla ilgili de karar verilmesi gerektiğini söylüyordu. Mevcut içindeki oranı mı arttırılsındı, yoksa, imam hatip dışındakilerin içinde güçlü bir yapı da oluşturulmaya başlansın mıydı?
•••
Baba Erdoğan, Gezi’yi imam hatip okullarının başarısını çekemeyenlerin hıncına bağlasa da, başarılı öğrencileri imam hatibe kaydırabilmek için velilere promosyon çalışması başlatılmış; öğrencilerin servis, yemek ve giyim masraflarının karşılanacağına dair valiliklerden eğitim müdürlüklerine yazılar yollanmıştı. Anket düzenlenip ana babalara çocuklarını imam hatiplere neden yollamadığına dair sorular sorulmuştu. Baba Erdoğan’ın, mezunlarının çok yüksek yerlere geldiğini söylediği okullar, ne hikmetse bir türlü cazip kılınamıyordu. Ama olsundu; oğul Erdoğan’ın dilediği gibi, artık her yolu imam hatibe çıkarmanın yolu bulunmuştu.
•••
Kız çocukları okusun diye hâlâ sosyal kampanyaların yapıldığı ülkemizde, kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkarmak yerine, 4+4+4 şeklinde 3’e bölmenin iyileştirmeyle değil, dini eğitimin önünü açmakla ilgili olduğunu söyleyenler, pek tabii dinsizlikte suçlandı. İlk 4 yıldan sonra mesleki eğitime yönlendirileceği söylenen çocukların, 9-10 yaşındayken mesleğine karar vermesinin beklendiği kaygı üreten bir sistem yerine, çocuğun yeteneklerini keşfetmesine olanak sağlayacak bir eğitim planı ‘anlamsızca’ bilimseldi. Sonuç olarak, bu yıl 260 bin kız çocuğu ikinci kademe eğitime gönderilmedi. Kahkahasını kesip 3 çocuk doğuracak evde.
•••
İktidar parasız, bilimsel ve eşit eğitim yerine var gücüyle, kendi bakışını dayattığı bir hayat tarzı ve bu tarzın tek tip insanını yaratma peşinde. “Bizim bazı sıkıntılarımız var hâlâ” diyen Erdoğan, dindar ve dindar olmayanlara, ikisinin de ihtiyaçlarına eşit mesafeden bakabilmeyi sağlayan laik devlet anlayışıyla ezeli bir sorun yaşıyor. Erdoğan’ın isteği, kendi dindarlığını özgürce yaşayabilmesine olanak sağlayan demokrasiyi, herkes benim gibi olsun faşizmiyle değiştirmek. Hasılı, bütün ülkeyi kendi çekirdek ailesine dönüştürmek arzusunda.
•••
4+4+4’le sistemleştirilen eğitimde dinselleşme süreci, 9-10 yaşındaki çocuklara getirilen ‘türban özgürlüğünden’ sonra bugün karma eğitimi ortadan kaldırma hamlesiyle devam ediyor. Elbette hiçbir bilimsel, pedagojik destek aramadan, tamamen Erdoğan’ın kafasındaki dinine ve kinine sahip çıkan prototipin çoğaltılması amaçlanarak. . . İktidar sendikası Eğitim-Bir-Sen, Erdoğan’ın, açılışında topluma format atmaya anaokullarından başlanması gerektiğine dair bir konuşma yaptığı Milli Eğitim Şurası’na, okullarda haremlik-selamlık eğitim ve müfredat değişikliği önerisiyle geldi. Neyse ki, karma eğitim meselesi, gündem dışı olduğu için komisyonda reddedildi. Şimdilik tabii. Bunun yanında zorunlu din dersinin ilkokul 1. sınıftan başlamasına dönük öneri kabul edildi ve anaokullarında da ‘değerler eğitimi’ verilmesi istendi. Karşı çıkanlara “sen Allah’ı mı tartışıyorsun” diyerek sataşıldı. Yeni Türkiye ilminin neye dönüştüğüne tanıklık ettiğimiz toplantılar da böylece ivedilikle basına yasaklandı.
•••
Medyası, bürokratı, sendikasıyla AKP tek vücut olmuş, yeni Türkiye’nin dindar nesli üzerinde çalışıyor. Akit ‘gazetesi okullarda kız ve erkek öğrencilerin birlikte okumasının taciz vakalarını arttırdığını yazıyor. İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, okul müdürlerini ateist ve komünist öğretmenlere karşı uyarıp, defterlerinin dürülmesini istiyor. Bütün önerileri hükümet tarafından hoş karşılanan Eğitim-Bir-Sen, Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri’nde alkollü içki servisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını talep ediyor.
AKP ‘medeniyetimizi yeniden inşa ederken. . . ‘ önümüzdeki dar manzara bu. Koca memleketi kendi salonu yapmaya kararlı bir anlayışın, farklılıkları yok sayarak, tek tip yurttaş peşinde koşmasının, bize sunabileceği özgür ve umutlu bir gelecek yok. Siz bakmayın o 1000 odaya, kafa hep 1 oda.
05. 12. 2014 – BİRGÜN