MEHVEŞ EVİN: YAŞAMAK, İNSANCA’ (03. 12. 2014)

243

Sürpriz, dehşet, şok, dumur. . . Türkiye gündeminden bir gün dahi eksik değil! Normalde “Haydi oradan canım” diyeceğiniz şeyler, gün geliyor gerçek oluyor.
Cep telefonu mesajıyla sevgiliden ayrılmak bile “sorumsuzluk, ayıp” olarak değerlendirilirken. . . 301 insanın bile bile toprağa gömüldüğü Soma faciasının sorumlusu Soma AŞ, 2. 800 işçisini bir cep mesajıyla işten attı.
Toplu işten çıkarmadaki bu “inovatif” buluş, eminim başka patronlara da esin kaynağı olacaktır. Ancak Soma’da
işsiz kalan binlerce insanın
buna takacak hali yok. . .
Onların tek derdi, aç kalmamak. İnsanca yaşamak!
Peki, tarımın devlet eliyle bitirildiği, madencilikten başka geçim kaynağı bulunmayan bir şehirde ne yapacaklar?
Cevabı belli: Başka kömür yataklarında, “Kökler” dizisi tadında aynı sömürü düzenine mecbur olarak. . . Devlet ve şirket ikilisi dev kârlar elde ederken, işçi sağlığı, hakları ve güvenliğinin hiçe sayıldığı yeni Soma’larda buluşacaklar.
Ne güzel dünya!
Soma AŞ’nin, malvarlığına tedbir konulmasını gerekçe gösterip devletten tazminatları ödemesini beklemesinde de şaşacak bir şey yok. . .
Zira devlet de Soma AŞ kadar sorumlu: Rödovans sisteminde maden ocağının ruhsat sahibi olan ELİ (Ege Linyit İşletmeleri) rödovans sözleşmesiyle özel şirkete devrettiği ocaklarda üretilen kömürün %15’ini bedelsiz alıyor, geriye kalan kömürü de sabit bir fiyattan. . .
Sayıştay raporuna göre, ELİ, sadece 2012 yılında toplam 11. 9 milyon ton kömür satarak 1. 4 milyar TL tutarında net satış hasılatı ve 326 milyon TL kâr elde etmiş. (Bü Soma raporundan).
özelleştir, dayıbaşı sistemini yarat, denetleme, eğitme, bir de dağıtılacak kömür için ucuza anlaşma yap. . . İnsanlar topluca ölsün, aynı düzeni sürdür. . . Ne güzel dünya!
Kısacası devlet, şimdiye kadar Soma faciasıyla ilgili ne madden, ne hukuken, ne vicdanen ve ahlaken üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdi.
Adalet ve çaresizlik
“Bizce adalet sadece intikam ya da (ceza ne kadar ağır olursa olsun) sadece failleri cezalandırmak değildir. Adalet, bir adaletsizliğin tekrarlanmamasını sağlayacak bir yaşamı mümkün kılmaktır. “
Boğaziçi üniversitesi’nin ekimde düzenlediği “Soma’yı Hatırlamak: Hakikat, Adalet, Mücadele” sempozyumu bu sözlerle açılmıştı. . .
Adaletin tesisi, sadece mahkemelerle, “sosyal yardım” adı altında verilen parayla olmuyor. İşin psikolojik ve sosyal boyutu da var.
Psikologların Soma’da yaptığı araştırmaya göre, kazanın öncesinde ve sonrasında örülen toplumsal yapı ve ekonomik düzen, bireyler üzerinde çaresizlik hissi yaratıyor.
Vatandaşın “çaresizliği”, dilediğince yönetmek ve daha fazla güç kazanmak isteyen yetkili kişiler için ideal bir durum olmalı. Ancak sürdürülebilir değil. Uzun vadede kazançlı da değil; tersine, her anlamda yıkıcı.
Maden iştahı kapanmıyor
– ölümlü maden kazala-rında dünya şampiyonuyuz. Ermenek’te hâlâ cesetler çıkarılamadı. Soma’da işçiler ya ölü ya da işsiz. Madenciliğe dair mevcut sorunlar çözülemezken, 294 yeni kömür madeni ihaleye çıkarıldı.
– Yeni madenlerin açılmasına tek itirazımız, işçilerin 19. yüzyıl koşullarında çalıştırılması değil. Yeni kömür madeni demek, yeni termik santraller demek. Daha fazla çevre katliamı, sosyal ve sağlık
sorunlarıyla sürdürülemez bir ekonomi demek.
– İklim değişikliği konusunda tüm dünyada çok ciddi tartışmalar yürür, en büyük kirleticilerden termik santralleri kapatılmaya ve yerine alternatif enerji biçimleri bulunmaya çalışılırken. . . Türkiye hâlâ “enerji ihtiyacı” için kömüre yüklenmekte ısrarlı.
– Yapılan hesaplar, yakın gelecekte hükümetin iddia ettiği kadar enerjiye ihtiyacımız olmadığını kanıtladı. (WWf ve Elektrik Mühendisleri Odası’nın raporlarında var. )
03. 12. 2014 – MİLLİYET