DR. MURAT ÖZVERİ: AK PARTİ, İNSANLARIN EKMEĞİYLE OYNAMAYA DEVAM EDİYOR (22. 11. 2014)

212

Diş hekimi olarak muayene açmış, kendince bir müşteri grubu yaratmış çalışıyordu. Kızılay, muayenehanesini kapatıp, ücret artı prim usulüyle çalışma teklif etti. Teklife göre diş hekimi için asgari bir ücret belirlenecekti. Ayrıca hekim tedavi ettiği hasta sayısına göre prim alacaktı. Teklif, diş hekimine cazip geldi. Kızılay ile anlaştılar ve çalışmaya başladılar. Her şey yolunda gidiyordu. Muayenehanesine gelen hastalar da Kızılay’a gelmeye başladı. Kızılay’da da bir hasta grubu oluşturdu. Bu arada 2002 genel seçimleri oldu. AK Parti iktidara geldi. Birkaç ay sonra hekime Kızılay’da yönetimin değiştiğini, kendisiyle çalışmak istemediklerini söylediler. Hekim itiraz etti. Sözleşmesi olduğunu ileri sürdü.
önce hekime hasta vermeyerek gelirini düşürdüler. Sonra gerekli tedavi malzemelerini vermeyerek tedavilerin yarım kalmasına neden oldular. Hekim durumu ihtarla Kızılay’a bildirdi. Bu kez hastalara kötü davrandığını, iyi tedavi etmediğini ileri sürerek işten attılar. Hekim dava açtı. Bazı hastalardan alınmış şikayet dilekçeleriyle kendilerini mahkemede savunmaya çalıştılar. Yargılama aşamasında eksik tedavinin hekime verilmeyen malzemelerden kaynaklandığı, hasta şikayetlerinin asılsız olduğu ortaya çıktı. Tazminat ödeyip hekimi yine işe almadılar.
TÜBİTAK Gebze’de yirmi dört yıldır çalışan bir mühendisti. AK Parti iktidara geldikten bir süre sonra, önüne matbu bir dilekçe koyup imzalamasını istediler. Dilekçede “emekli olmak istiyorum” yazıyordu. Mühendis imzalamadı. Kendisini depoya sayımcı olarak atadılar. Mühendis, iş koşullarında esaslı değişiklik olduğunu kabul etmediğini, eski işine devam edeceğini bildirdi. Masasını, bilgisayarını kaldırdılar. Mühendis yine pes etmedi, işine devam etti. Odasını kapattılar. Mühendis yandaki odaya geçti. O odada olanlara baskı yapıp içeri almadılar. Mühendis, odasının karşısındaki kütüphanede iş bekledi. 2012’de ihtar çekip, çalışma ortamının yaratılmasını istedi. İhtara işten atarak cevap verdiler.
Yıllardır Ziraat Bankasında değişik kademelerde çalışıp şube müdürlüğüne kadar yükselmişti. AK Parti iktidara geldi, “Norm kadro uygulaması yapıyoruz” denilerek iş yasası kapsamında sözleşme imzalattılar. Sonra da işten çıkardılar. İşe iade davası açtı, kazandı. Kendisi gibi onlarca arkadaşı da işe iade davası açtı. Kazandı. Tazminatları ödendi, işe alınmadılar.
AK Parti, iktidar olduktan sonra kamu kuruluşunda çalışanları önce çalıştıkları statüden daha az güvenceli bir statüye geçirip, sonra işten atmayı, genel bir personel politikası haline getirdi. Belediyelerde, belediyelere bağlı iktisadi işletmelerde, ne kadar kendileri gibi düşünmeyen, kendilerine koşulsuz biat etmeyi kabul etmeyen kritik personel varsa, doktor, mühendis, avukat, hemen herkese önce iyilikle ayrılma, hak hukuk diyenleri de yıldırarak işten çıkarmayı başardı.
Kayıtlarımızdaki son örnek, Türkiye Kalkınma Bankasında yaşanandır. Türkiye Kalkınma Bankası çalışanları durumlarını bir mektupla Prof. Dr. Erinç Yeldan’a ilettiler. Erinç Yeldan da mektubu 19. 11. 2014 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesine taşıdı. Türkiye Kalkınma Bankası çalışanlarının mektubuna göre bankada çalışan 644 personelden 323’ü mesleğe sınavları kazanarak girmiş, sınavlarla uzman sıfatını kazanmış kişilerdir. AK Parti, hazırlamış olduğu bir kanun tasarısıyla önce banka personelinin istihdam güvencesini ortadan kaldırdı, 4857 sayılı İş Yasası’ndaki güvencesiz çalışma koşullarını dayattı. İş yasası kapsamına girmeyi kabul etmeyenlerin ise ihtiyaç fazlası personel olarak Devlet Personel Başkanlığı havuzuna devredilmesi öngörüldü.
Tüm bu ve benzeri uygulamalar AK Parti’nin insanların ekmeğiyle oynama konusunda ne kadar pervasız, hatta ustalaştığını göstermektedir. Bir insanın ekmeğiyle oynamak, onu işsiz, gelirsiz, güvencesiz bırakmak, süründürmek bu kadar kolay yani.
“Arkamda milli irade var”, “Seçimlerde mutlak çoğunlukla iktidar oldum”, “Kendi istediğim kadrolarla çalışırım” diye özetlenecek bir savunma, bu durumu açıklamaya yetmez. Artık olay basit bir kadrolaşma olmaktan çoktan çıkmıştır. Ne hukuk, ne hak, ne adalet duygusu AK Parti iktidarının hükmetme hırsını dengeleyebilmektedir.
İnsanların ekmeğiyle oynamak iyilik getirmez. Gün gelir, dün olduğu gibi yarın birisi kendisini mutlak iktidar olarak gören AK Parti’ye de “Gördün mü, el mi yaman bey mi” diye sorar.
Not: “El mi yaman bey mi!” atasözündeki “el” halk anlamına gelir.
22. 11. 2014 – EVRENSEL