İBRAHİM Ö. KABOĞLU: ‘VALİDEBAĞ KAVŞAĞI’ (13. 11. 2014)

245

“Validebağ buluşması” da denebilir. Neden ve nasıl? Kısaca şöyle:
AKP iktidarı döneminde büyük dalgalanmalar oldu; hatta “darbeler”! Askerler ne ölçüde darbe hazırlığı yaptı? Belli değil, ama yaşanan süreç, AKP’nin kendi darbesini yarattığı şeklinde özetlenebilir. Yani, bir darbe olmasa bile, bunu da AKP inşa eder; iktidarının sürekliliği için buna ihtiyaç duyar…

Gerçek veya hayalî darbe söylemi eşliğinde tanık olunan siyasal ve toplumsal dalgalanmalar, kararlılıkla yürütülen iki büyük harekâtın hızını kesmedi. Validebağ Korusu’nun tepesine kondurulmak istenen cami, iki büyük projenin buluşturulması anlamına geliyor.

‘İKİ BüYüK HEDEF’

ülke ve toplum, dönüştürme ekseni ikilisi. Ülke için belki ilk bakışta, doğal ve çevresel değerler öne çıkmakta: Artvin’den Muğla’ya, Edirne’den Hakkâri’ye uygulamaya konan projeler, ormanları, dereleri ve ovaları ile Türkiye ülkesini günbegün kemiriyor. HES ve maden aramaları/ocakları, iki ana faaliyet alanı.

Sermaye çevrelerinin iştahını kabartan bu iki alan, “kliantelist ilişki” çerçevesinde açıklanabilir: İktidarı sürdürmek için, çıkar yelpazesi elden geldiğince genişletilmeli ve pekiştirilmeli.

Fakat bu tür etkinlikler, sadece doğal dokuyu değil; tarihsel ve kültürel mirası da bozuyor, tüketiyor ve yok ediyor. Bunun yüzlerce, hatta binlerce örneği var. Validebağ, doğal, tarihsel ve kültürel değerlere saldırının yoğunlaşma yeri ve en tepe noktası. Cami inşaatı ise, ikinci proje ile buluşturma işlevini de görüyor. Nasıl?

Toplum mühendisliği: “dindar kuşak” adıyla inşa edilmek istenen “yeni toplum”, dönüşümün ikinci ekseni. “özel/kamusal/resmî” alanları kapsaması, projenin toptancı (totaliter) olduğunu göstermekte. özel ve kamusal alana ilişkin çok yönlü müdahaleleri geçelim. “Eğitim/diyanet/Alevî politikası”, resmî alanın sacayağı görünümünde.

Eğitimdeki değişim (4+4+4 yasası), bu politikanın çimentosu. Zorunlu din dersine eklenen “Hazreti Peygamberimiz” ve “Kur’anı Kerim” dersleriyle yetinilmedi; “imam-hatipleşme harekâtı”, iki koldan yaygınlaştırıldı: lise ve ortaokul binalarının imam hatiplere verilmesi ve TEOG oyunu ile.

Diyanet İşleri ve Başkanı ise, söylem ve eylemleri ile Anayasa md. 136’yı sürekli ihlâl ediyor. Sıra, denizaşırı ülkelerin imamlarını İstanbul’da toplamasına geldi. öyle ya, İslâm ülkelerine nasılsa, yeni bağlandığı Başbakan ve O’nun Başkanı vaziyet ediyor. Böylece, dünya Müslümanları, üçlünün kanatları altına alınmış oluyor.

Alevîlerin nasıl oyalandığı ve hatta oynatılmaya çalışıldığı üzerinde durmaya gerek var mı?

‘ESKİ’ VE ‘YENİ’ ZITLAŞMASI

-Hangi ülke? Gerçi yeryüzü parçası olarak Türkiye, neoliberal iktidarların iştahını hep kabartmış; iç ve dış sermaye çevreleri güdümünde. Ama herhalde, Türkiye ülkesi, son on yılda olduğu kadar hiçbir zaman saldırıya uğramadı: Hukuk sıfırlandı; talan ise zirve yaptı; Türkiye ülkesi, geri dönülmez biçimde tahrip edildi.

-Dünyevî ve uhrevî, pozitivizm ve din ayrımında, “eski Türkiye” ilkini, “yeni Türkiye” ise ikincisini temsil ediyor: eskisi, evrensel değerlere açık; yenisi ise, mezhep temelinde indirgemeci yaklaşımla, devlet aygıtlarının güdümlü birey ve toplum hedefine yönlendirildiği bir, “önce şef, sonra toplum ve biat eden insan” çizgisine denk düşüyor.

HAK VE öDEV DİYALEKTİĞİ
Validebağ, “ülke ve toplum” eksenli çifte yabancılaştırma sürecinin simgesi: “Tarihsel, kültürel ve doğal miras” olarak tehdit altındaki Koru ve, toplumu dönüştürme aracı olarak görülen cami inşaatı ile tepesinde “damoklesin kılıcı”nın sallandırılması.

Tarihsel, kültürel ve doğal mirası korumakla yükümlü devlet, “çevre bozulmasını önlemek, çevreyi korumak ve çevreyi geliştirmek”le de ödevli (Any. , md. 63, 56). Yurttaşlar ise, hem ödevli ve hem de bu konularda hak sahibi.

Validebağ’ın tepesine cami dikmek için Devlet, anayasal yükümlülüklerini, madde 137’ye aykırı olarak (konusu suç teşkil eden emir) kolluk güçlerini kullanarak ihlâl ediyor. Yurttaşlar ise, anayasal hak temelinde ödevlerini yerine getirerek çifte ihlâli önlemeye çalışıyor.

çelişkinin özü: ülkesini ve evrensel değerleri koruma ereğindeki “hukuk toplumu”, çifte proje hedefinde devletin çeteleştirilmesine karşı direniyor.
13. 11. 2014 – BİRGÜN