Bugün (14 Ekim 2014)
KESK-DİSK-TMMOB ve TTB’li kadınlar
Konfederasyonumuz Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasında Kobené’deki insanlık direnişine destek vermek ve hükümetin çetelere desteğini protesto etmek amacıyla pek çok ilde barış talebiyle sokaklara çıkan kadınlara yönelik şiddet ve gözaltılar kınandı.
Basın açıklamasını Konfederasyonumuz Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy okurken, açıklamaya DİSK Emekli Sen’den Nevin Kızılöz,
TMMOB Kadın Komisyonu Başkanı
ülkü Karalioğlu, TTB Merkez Komisyonu üyesi Deniz Erdoğdu, Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Şaziye Köse
ve bağlı sendikalarımızın Kadın Merkez Yürütme Kurulu üyeleri katıldılar.
Susmak Onaylamaktır! Susmuyoruz!
Barışın Tarafıyız!
KESK, DİSK, TMMOB ve TTBli kadınlar olarak birçok kez barış için bir araya gelerek, savaş çığırtkanlığına, savaşa, şiddeti körükleyen açıklamalara ve baskılara karşı sesimizi yükselttik. Her zaman savaşın eril şiddeti meşrulaştırdığına dikkat çekerek, “Barış istiyoruz!” dedik, “Hakların kısıtlanmasına, kadına karşı şiddete tahammülümüz yok!” dedik.
Savaşa ve şiddete; çeşitli gerekçelerle hakların ve hukukun askıya alınmasına, yetkili ağızlardan yapılan kışkırtıcı konuşmalarla tırmandırılan kadına karşı şiddete ve son günlerde ayyuka çıkan örgütlü kadınları hedefine koyan söylemlere karşı sözümüzü söylemek için bugün bir kez daha bir aradayız.
Ortadoğu’da savaşlar sürerken, emperyalist güçlerin maşası olarak gelişen IŞİD’in şiddeti Kobené’deki halkları çepeçevre kuşatmışken, hükümet umursamaz ve hatta IŞİD’den taraf bir tutum içindedir. Diğer yandan içerde, ırkçı, faşist ve paramiliter güçleri kullanarak, polislere sınırsız yetkiler tanıyarak yasaları, hukuku keyfe keder değiştirmeyi kendinde “hak” gören AKP hükümeti, ülke içinde de bir çatışma ve kutuplaşmayı körüklemektedir.
Basına da yansıdığı gibi, hükümetin tüm bu tutumu nedeniyle, bir hafta içinde kırk iki insanımız hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Yüzlerce kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. Biz emek ve meslek örgütlerinden kadınlar, bize 1990’lı yılların Türkiye’sini hatırlatan tüm bu gelişmelerden kaygı duyuyoruz.
Kobené’nin, halkların bir arada eşitçe yaşadığı demokratik ve kadın özgürlükçü bir yönetim modeli olduğunu, bu nedenle de emperyalistlerce ve bölge devletlerince tehlike olarak göründüğünü ve işbirlikçi çetelerce hedef alındığını çok iyi biliyoruz. Bu farkındalıkla, Kobené’deki insanlık direnişine destek vermek, hükümetin çetelere desteğini protesto etmek amacıyla pek çok ilde demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanarak barış talebiyle sokaklara çıktık.
Ancak hükümet, her zaman olduğu gibi, barış gibi en temel talebe bile tahammülünün olmadığını bir kez daha göstermiştir. Barışa “misliyle karşılık verme” emrinin ardından yaşanan saldırılarda yine kadınlar özel olarak hedef alınmıştır.
İstanbul havaalanında aralarında KESKli üye ve yöneticilerin de bulunduğu onlarca kadın darp edilerek; fiziksel ve sözel şiddet uygulanarak gözaltına alınmıştır.
Savaşta yaralananların tedavi edildiği Suruç Devlet Hastanesi ve Diyarbakır Ana çocuk Sağlığı Merkezi’ne, kolluk kuvvetlerince yapılan sabah baskınlarında sağlık emekçilerine silah çekerek tehditte bulunulmuştur.
Yine Diyarbakır’da TRT binası önünde kadınlar basın açıklaması yapmak istemiş; ancak aralarında KESKli kadınların da bulunduğu 25 kadın gözaltına alınmış, savcılıkta ifadelerinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır.
Kocaeli’nde Kobené’yle dayanışma ve barış talebiyle meşaleli yürüyüş yapmak isteyen Kocaeli Kadın Platformu’nun elliye yakın üyesi ırkçı, faşist erkek grubunun kuşatması altında saatlerce Eğitim Sen binasında mahsur kalmıştır.
Tüm bunların yanında iktidar, eril, mezhepçi, tekçi, kutuplaştırıcı ve anti demokratik söylemlerine devam etmektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi cumhur-başbakanımız birbiri ardına yaptığı açıklamalarda yeni saldırıların ve katliamların önünü açabilecek yasal düzenlemelerin müjdesini vermektedir.
Bizler tüm bunlara sessiz kalmak, seyirci tutumu takınmak, toplumsal barışın kaderini ileri demokrasinin eril ellerine teslim etmek istemiyoruz. Bu nedenle,
KESK, DİSK, TMMOB ve TTBli kadınlar olarak, her zaman barıştan yana taraf olacağımızı, kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesi için alanlara çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Hükümeti demokratik hak ve talepleri kısıtlayan yasalar yaparak, ülkeyi geriye götürmek yerine, barış, demokrasi ve eşitlik sağlamaya yönelik yapıcı adımlar atmaya çağırıyoruz.