AYKUT ERDOĞDU: IŞİD (13. 10. 2014)

209

IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) vahabi ve şeriatçı bir terör örgütü. Kökleri Rus işgali sırasında Afganistan’da CIA desteğiyle oluşturulan radikal dinci gruplara dayanıyor. ABD’nin Irak’ı işgali sonrası El Kaide adıyla faaliyet gösterdi. Kendilerine açıktan veya gizliden destek veren onlarca örgüt ve devlet var. Zaten kendilerine örgüt değil devlet diyorlar.
IŞİD El Kaide, El Nusra, öSO (özgür Suriye Ordusu), Taliban militanlarından oluşan bir şemsiye örgüt. İçlerinde radikal islamcılarla birlikte diğer ülkelerden kaçıp gelen katiller, tecavüzcüler ve müptezeller de var. Amerikalı Sarai Sierra’ya tecavüz etmeye çalışırken kafasını taşla ezen sapık katil Z. T. Suriye’de bunlar adına savaşırken Hatay’da yakalanmıştı.

IŞİD mensupları kendinden olmayanları öldürmenin ‘sevap’ olduğunu düşünüyor. ölümle birlikte 24. 500 huriye veya gılmana, şarap ırmaklarına ve sonsuz şehvet dünyasına ulaşacaklarına inandırılanlar gözünü kırpmadan ölüme yürüyor.

Unuttuğumuz Gerçekler
Biz IŞİD’i ilk olarak Arap Baharı sonrası çıkarılan Suriye iç savaşında tanıdık. IŞİD Suriye’de kafa kesip ciğer yerken AKP IŞİD militanlarını Türkiye’de eğitip, donatıyordu. Hükümetin muhalefet milletvekillerinin girmesine izin vermediği Apaydın Kampı’na sahte pasaportla Rus bir kadın gazetecinin girmesine engel olamadılar. Suriyeli muhaliflerin ayarladığı sahte bir Suriye pasaportuyla, Fatma takma adıyla yetkililerin gözünün içine baka baka kampa girdi, Suriye muhalefetinin Türkiye’deki silahlı eğitimini belgeledi, AKP’nin “Suriye’de rejim güçleriyle çarpışan muhalif unsulara eğitim vermiyoruz” açıklamalarını çürüttü. Hatırlayın, o dönemde CHP milletvekillerinin ortaya çıkardığı IŞİD de dahil radikal dinci militanların Türkiye’deki kamplarda eğitilip Suriye’ye gönderildiğini gösteren görüntüler ve resimler haber olmuyordu. IŞİD’le ilgili haber yapanlar AKP tarafından Esedçi olmakla suçlanıyordu. Bugün AKP’nin “IŞİD’le benim bir alakam yok” diye bas bas bağırması o günlerin belgeli yalanlarından kaynaklanıyor.

Reyhanlı Katliamı
Silahlı IŞİD militanları Hatay’da halkı tehdit ediyor, kameraların önünde Suriye’ye geçip cinayet işliyordu. Türkiye’de ana akım medya IŞİD’le ilgili üç maymunu oynarken Reyhanlı’da büyük patlama oldu. Resmi kayıtlara göre 52 insanımızı kaybettik. AKP telaşla bu canice eylemi yıllar önce dağılmış Acilcilerin üzerine attı. CHP ile saldırı arasında bağlantı kurmaya çalıştı. Baktı olmuyor, hiç utanmadan konuyu Alevi-Sünni tartışmasına çekmeye çalıştı. Olaydan hemen sonra Meclis’teki bir grup toplantısında zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında “. . . hayatını kaybeden 52 Sünni vatandaşımız. . . ” diyerek bombalamada Arap Alevilerinin parmağı olduğu algısını yaymaya çalıştı. Planı tutmadı, Halk yemedi!

Bombalamanın ertesi günü Reyhanlı’ya gittik. Reyhanlı halkı, bombanın patladığı meydanda her gün binlerce Suriyelinin olduğunu bomba patlamadan 1 saat önce meydanda bulunan bütün Suriyelilerin önceden bilgi almış gibi meydanı boşalttıklarını söyledi.

Bu sırada Redhack elde ettiği resmi bir belgeyi yayınladı. Belge saldırıyla ilgili El Kaide – El Nusra’yı işaret ediyordu. ‘Gizli’ ibareli belgede Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki Rakka’da hazırlanan bomba yüklü araçların Türkiye’ye sokulduğu belirtiliyordu. Bu değerli bilgi araştırılıp failler tespit edileceğine belgeleri sızdırdığı iddia edilen Er Utku Kalı tutuklandı. Reyhanlı katliamı faillerinin, saldırı öncesine ait 23 günlük görüşme kayıtlarının MİT tarafından tespit edildiğini Taraf gazetesi yazdı. Bu konuşmalar, bomba konulacak araçların satın alınması, zula bölümlerinin yapılması, patlayıcıların yerleştirilmesi gibi ayrıntıları içeriyordu. Temmuz 2013’te MİT Bölge Müdürü görevden alındı.

27 Mart 2013’teki AGİT toplantısında Türkiye Büyükelçisi Tacan İldem, “Reyhanlı saldırısını El Kaide unsurlarınca yapıldığını” söyledi. Dışişleri Bakanlığı kendi Büyükelçisini yalanladı.

Reyhanlı bombalaması ile ilgili Cumhuriyet Savcılığının açtığı soruşturmada gizlilik kararı alındı. Bu sırada bir internet sitesine IŞİD’in videosu düştü. Bu videoda IŞİD Reyhanlı saldırısını üstlendi. IŞİD, sınır kapılarımız açılmadığı takdirde İstanbul ve Ankara gibi metropol şehirlerimizi de vurmakla tehdit ediyordu.

Sarin Gazı
20 Ağustos 2013’de Şam’ın Guta bölgesinde kimyasal silah kullanıldı. 1300 masum insan öldü. AKP ve yandaş medya hemen Suriye rejimini suçladı.

Birleşmiş Milletler bir araştırma komisyonu kurdu. Komisyon sarin gazı kullanıldığını, sarin gazının füzeyle atıldığını ama füzeleri kimin attığının tespit edilemediğini açıkladı.

Bu arada Mayıs 2013’te El Kaide ile ilgili Adana’da yapılan soruşturmanın iddianamesinde El Nusra ve Ahrar-ı Şam örgütlerinin Türkiye’den büyük miktarda sarin gazı ile kimyasal silah yapımında kullanılan madde temin etmeye çalıştığı belirtildi. İddianamede sarin gazı ve diğer malzemelerin nasıl alındığı telefon tapeleriyle delillendirildi.

Ancak olayla ilgili tutuklanan 12 kişiden 11’i iddianame tamamlanamadan serbest bırakıldı. Soruşturmanın devamında ise emniyet istihbarat ekiplerinin sarin gazı olarak duyurduğu maddenin antifriz olduğu belirtildi.

Bu gelişmeler üzerine Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, sarin gazı suçlamasıyla tutuklanan militanlarla ilgili Türkiye’den açıklama beklemeye devam ettiklerini söyledi. Rus yetkililer rejim muhalifi güçlerin Suriye’ye müdahalenin önünü açmak için sarin gazının muhalifler tarafından kullanıldığını belirttiler.
Silah Yüklü TIR’larSuriye’de iç savaş sürerken Türkiye’nin rejimle savaşan başta IŞİD olmak üzere çeşitli gruplara silah yardımı yaptığı iddiası ortaya atıldı. Erdoğan bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Aynı iddia CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından dile getirildi. Erdoğan bu iddiaları da reddetti. İddia sahiplerini iftirayla ve ihanetle suçladı.

Bu sırada 17 ve 25 Aralık rüşvet soruşturmaları başladı. Savcılar TIR’larla taşınan milyarlarca dolarlık rüşvet paralarını aramaya başladılar. Bu kapsamda Adana ve Hatay’da MİT’e ait TIR’lar durdurulup aranmaya başlandı. TIR’larda aranan paralar bulunamadı. Ancak insani yardım malzemesi taşıyor denilen TIR’lar ağzına kadar ağır silahlarla ve askeri malzemeyle doluydu. Silahlar IŞİD’in kullandığı silahlardı.

Yakalanan TIR’larla ilgili Efkan Ala bu TIR’ların Türkmenlere yardım taşıdığını söyledi. Ancak Suriye Türkmen Meclisi Başkan Yardımcı Hüseyin El-Abdullah, “Türkmenlere yardım getiren bir TIR yok” dedi.

En Zengin Terör örgütü
IŞİD’in hamilerinin Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Hakan Fidan gibi isimlerin olduğu yönünde yeterince güçlü deliller var. IŞİD, Türkiyue’deki abileri sayesinde Irak’ın ve Suriye’nin önemli bir bölümünde kontrolü ele geçirdi.

Ele geçirdiği şehirlerde birikmiş tüm zenginliklere el koydu. Bu şehirlerde kadınların bileziklerinden, bakkalların stoklarına, petrol yüklü kamyonlardan, banka kasalarına kadar her şeye el koydu. Sadece Musul Merkez Bankası’ndan 429 milyon dolar nakit para çaldı.

IŞİD, yönetimini ele geçirdiği şehirlerde tüm işlemlerden ‘devrim vergisi’ alıyor.

Dünyanın dört bir yanından IŞİD’e yardım yağıyor. Aralarında Katar ve Türkiye’nin olduğu bazı ülkelerin IŞİD’e para ve silah yardımı yaptığına ilişkin güçlü deliller var.

IŞİD Irak ve Suriye’de ele geçirdiği petrol sahalarında ürettiği petrolü Irak, Suriye, İran ve Türkiye’ye satarak günlük 3-5 milyon dolar gelir elde ediyor. Bu gelirleriyle IŞİD en zengin terör örgütü.

Türkiye bundan sonra insanlık tarihinin gördüğü en kanlı ve en zengin terör örgütüyle komşu oldu. Kobane’de yaşanan olaylar IŞİD’in iç barışımız için en önemli tehdit olduğunu gösterdi.

Türkiye’de IŞİD
IŞİD, Türkiye’de Suriye veya Irak’ta olduğu kadar güçlü. Bu durumun birkaç sebebi var. En önemli sebep AKP’nin IŞİD’e duyduğu sempati. AKP’nin gözünde IŞİD can düşmanı Esed’i devirmeye çalışan öfkeli gençler kulübü. AKP Milletvekili ve Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’e göre IŞİD, işkence etmeden öldüren bir örgüt!

IŞİD’in Türkiye’de çok güçlü olmasının bir diğer sebebi Türkiye’de sayısı binleri bulan militanının ve sayısı on binleri bulan sempatizanının olması. Bu durumun oluşmasının temel sebebi ise AKP’nin başta Suriye ve Irak olmak üzere dünyanın dört bir yanından IŞİD’çilerin Türkiye’ye girmesi ve tedavi olup savaşmak üzere tekrar ülke dışına çıkmasına göz yumması. Sebepler çoğaltılabilir.

Sonuç olarak Türkiye’nin iç barışı ve güvenliği hiçbir zaman bu kadar ciddi bir tehditle karşı karşıya kalmamıştı. AKP IŞİD’e karşı felç olmuş durumda.

Eğer IŞİD’e verilen destek durdurulamazsa, insan ve para kaynakları kurutulamazsa çok büyük acılar çekeceğimiz ortada. Bu karanlık gelecekten kurtulmamızın tek yolu ise ilk seçimde AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak.

13. 10. 2014 – BİRGüN