CAN DÜNDAR: ARİFE SORULARI (03. 10. 2014)

284

Elleri, ayakları, gözleri bağlanmış, çaresizce toprağa yatırılmış, dualarla boynuna dayanan bıçağın şah damarını kesmesini bekleyen kurbanlıklar. . .
âdemoğullarıyla kaderleri asırlardır bu kadar kesişmemişti.
İnsanoğlu, o öfkeyle bilenmiş keskin bıçağı nicedir böyle gırtlağında hissetmemişti.
Kurban kültürünün manası üzerine bu kadar düşünmemişti.

***


Yerküremizin tüm kavimleri için huzurlu bir vicdan yastığı olması beklenen dinin, yasaklar dayatan bir çoban değneğine, boynumuza saplanan bir eza hançerine dönüşmesi gündemimizde; bir dini bayram arifesinde. . .
İnanç deyince, insan sevgisini, sevap karnesini, şefkati, himmeti, hakkaniyeti anlayanlar için, gönül incitmekten korkanlar, haram yemekten kaçınanlar, günaha girmekten sakınanlar için, bir cana kıymanın, cümle insanlığa kıymak anlamı taşıdığına inananlar için, dindarlık adına sergilenen kindarlığı anlamak zor. . .
Allah’ın inayetinin yerini, kullarının cinayetinin almasına göz yummak zor.
“Bir lokma, bir hırka” kanaatkârlığıyla pişenler için, komşusu açken tok yatmama feragatiyle yetişenler için, kefenin cebi olmadığına iman edenler için, bu doymak bilmez kâr hırsını, bu “inşallah”lı, “maşallah”lı rant yarışını, bu dualar ardına gizlenmiş sıfırlama telaşını izah etmek zor. . .
“Bir kez gönül yıktın ise,
bu kıldığın namaz değil”i hatmetmişler, hazmetmişler için, gönüller enkazı üzerine serilmiş seccadelerde ibadet etmek zor.
***

Bir dini bayram arifesinde, bunları sorgulamak, en çok inancın, adağın, adanmışlığın kıymetini bilenlere düşer.
Masum kanıyla lekelenen, en çok onların itikadıdır çünkü. . .
Kâr maskesine saklanmış barbarların, iktidar koltuğuna yaslanmış hırsızların dilinde yaralanan, onların dualarıdır.
Hayrı şerden, âlimi cahilden, mümini zalimden ayıracak olan onlardır.
Caninin kafasından maskesini çıkarıp dinini dilinden kurtaracak olan da onlardır.
önce onlar konuşmalıdır ki din, bezirgânlığa perde olmasın; inanç, haramzadenin emrine koşulmasın, Hak diye diye masumların canına kıyılmasın.

***

Arife gününde sormak hakkımız:
Bu İslam kılıklı zebaniler, bu “Hakara-Makara”cı haramiler midir dindarlığın temsilcileri?
Bu haram yemeler, yalan söylemeler, inancı menfaate alet etmeler, kendi gibi olmayanı hain ilan etmeler, masum insanları boğazlayıp kan dökmeler, zorla din öğretmeler, çoluk çocuğa baş örttürmeler, bu kibirlenmeler, böbürlenmeler dinen caiz midir?
Evladının boğazından bir dirhem haram geçmesin diye yoksulluğa katlanmış, inandığı dinin adalet ve barış dini olduğuna inanmış Müslümanlar, dindarlık kisvesi altındaki bunca soyguna, İslam adına yapılan onca zorbalığa göz yumacak mıdır?
Günahların hesabı, ahirete bırakılmadan sorulacak mıdır?

***

Sahi neyin arifesindeyiz biz?
Arife böyleyse, peşinden nasıl bir bayram beklemeliyiz?
Bayramın kurbanları kimlerden seçilecektir?
Kanı, kimlerin alnına sürülecektir?
Bu arife, biraz da bunları düşünmeliyiz.
Her şeye rağmen bayramın, huzur, barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum.
Şimdiden kutlu olsun.

03. 10. 2014 – CUMHURİYET