Dünya ekonomisi yeni bir sarsıntının eşiğinde… Ciddi iddialar ve krize işaret eden ciddi veriler var!
Tartışmalar alevlenirken, O, küresel ekonomiyi bekleyen en büyük riski açıkladı.
Kim?
Türkiye’nin yaşadığı 2001 ekonomik krizinde ekonomiyi dizayn etmekle görevlendirilen Eski Devlet Bakanı Kemal Derviş!
Günümüzdeki olayları 100 yıl önceki Birinci Dünya Savaşı zamanıyla karşılaştırmış. Yaşanan benzerliklere dikkat çekmiş.
Ve demiş ki… 100 yıl önce çok iyi ilerleyen bir küresel ekonomi vardı. Ancak savaş öncesi yaşanan gerginliklerle 30 yıllık kötü bir sürece girildi.
Şimdi de ekonomi çok iyiymiş!
Küresel ekonomide yukarı yönlü bir seyir varmış.
Dünyanın birçok yerinde borsalar artıdaymış.
ABD’de Dow Jones endeksi temmuzda rekor kırmış.
Küresel ekonomiyi önümüzdeki dönemde bekleyen en büyük risk ise… Güvenlik açığıymış!
Ukrayna-Rus gerginliği… Doğu çin denizindeki gerginlikler! Ortadoğu’daki büyüyen kaos… İsrail ile Filistin kavgası!
Bunları öncü kara haberler olarak sıralayan Derviş uyarmış: 1914’te yaşananların dünyayı nasıl felakete sürüklediğini hatırlamamız gerekir.
BAŞ AŞAĞI DURAN MANTIK!Evet! Savaş elbet de bir felaketti. Bu savaşta 17 milyon insan öldü.
Savaş dünya ekonomisine ilk etapta ağır darbeler indirdi.
Evet! O dönem yaşanan küreselleşme hızla çökmeye başladı.
Ama sormak lazım! İyi giden kapitalist işleyişi savaş mı bozdu? Yoksa tıkanan kapitalizm, kaynakları yeniden paylaşmak ve tıkanıklığı aşmak için savaşı bir araç olarak mı kullandı?
Tabii ki ikincisi. . .
Yeniden yıkıp kurmak ve sistemini işlerli kılmak için kapitalizm bir çöküşü büyük felaketi tercih etti.
Kapitalizm doğal yollarla krizini aşamıyorsa savaşı araç olarak kullanır. 1914’teki, 1. Dünya Savaşı da kapitalizmin “yeniden paylaşım” sorunlarını çözmek için yapıldı.
1914’te uluslar ticaretin gelişkinliğine… Telefon, telgraf, buhar makinesi, uçak gibi teknolojik gelişmelerin getirdiği karşılıklı bağımlılığına bakanlar, “Yok ya artık savaş olanaksız”
tezleri üretiyorlardı.
O dönemde, tıpkı Derviş gibi, savaşı ‘aptallık’ olarak niteleyenler… “Bu küresel çarkı bozmak akıl dışı ” yorumları yapıyordu.
Fakat o savaş dünya çapında yapıldı hatta ikincisi bile oldu.
Koca iki dünya savaşı, yöneticilerin aptallığından değil, kapitalizmin çaresizliğinden doğdu. Anlayabilmek için kapitalizmin işleyiş yasalarına bakmak gerekli. (O yasaları doğru kavrayabilmek için Marx’a… Savaşın ekonomi politiğini kavramak için de Marksist birikime başvurmak gerekir).
O yüzden Derviş’in kapitalizmin işleyişine değil de piyasaların sanal görüntülerine bakıp ülke yöneticilerine yaptığı telkinler çok naif ama karşılıksız!
çöZüM OLDU MU?Kapitalizm yaşadığı krizleri, her seferinde, daha büyük sorunlara yol açacak şekilde çözüyor. Kapitalizm açısından kriz kronik bir durum! çünkü krizler bizzat kendi yapısından kaynaklanıyor.
Bu nedenledir ki…
I. Dünya Savaşı da ikincisi de kalıcı bir çözüm getirmedi.
Savaş bitti ama küresel kapitalizmin “yeniden paylaşım” sorunlarını çözemedi.
O gün sağlanan barış(!) koşullarında çizilen Ortadoğu’daki sınırlar bugün büyük çatışmalarla yeniden çiziliyor.
Savaş kapitalizmin ekonomik krizine çözüm getiremedi mi derseniz… O da yok! Aksine yeni ve daha büyük krizlere yol açacak olan finansallaşmayı hızlandırdı.
I. Dünya Savaşından 100 yıl sonra yani günümüzde tablo şu: Uluslararası jeopolitik sorunlar yoğunlaştı. Neredeyse dünyanın her tarafından bir çatışma yaşanıyor. Emperyalist çelişkiler yoğunlaştı. Ekonomik kriz yeniden derinleşti. Ve yeni bir kriz olasılığı güçlü bir şekilde gündemde!
Tüm bunları gören Kemal Derviş, mezarlıktan geçerken ıslık çalıyor sanırım!OLMAZ DEMEYİN!
Krizin atlatılması için trilyonlarca dolar harcandı.
Ekonomiyi, özellikle de mali sektörü canlandırmak için destekleme paketleri çerçevesinde yapılan harcamalar, kamunun borçlanmasından başka bir şey değildi.
Bu borçlanma, sonuç itibariyle açık ve örtülü devlet iflaslarına neden oldu. AB’de yaşanmakta olan borçlanma krizi bu durumun bunun açık ifadesi.
Sadece piyasaya para pompalanmadı. Kapitalizmin her krizinde olduğu gibi emekçilere ağır faturalar ödetildi. Kitlesel işsizlikler yaşandı.
Milyonlarca işçi işten çıkarıldı. örneğin 2010 yılında, dört Amerikalıdan biri işsiz kaldı. Dünyanın birçok ülkesi Amerika’dan farksızdı.
İşletmeler, çalışmaya devam eden işçiler üzerindeki sömürüyü yoğunlaştırdı.
Hem ücretleri düşük tuttu hem de kalan iş gücüne daha fazla ürettirdi.
Bu süreçte krizden çıkış arayan kapitalizm, enerjiye ve doğaya yöneldi. Doğayı acımasızca talan etti.
İşçilere, emekçilere ve doğaya ödetilen onca bedele rağmen durgunluğunu aşamayan kapitalizm için. . . Yeniden yıkıp kurmak üzere dünya çapında bir savaş araç olarak orta yerde duruyor.
Adına küreselleşme denilen tekeller çağında, uluslararası şirketlerin çağında… Karşılıklı bağımlılık çok daha fazla!
İnternet, sosyal medya gibi yeni teknolojik gelişmelerin yarattığı uluslararası iletişim çok daha gelişkin.
Ve bu nedenle tıpkı I. Dünya Savaşı dönemindeki gibi savaşın artık olanaksız olduğuna inanılıyor.
Soruyorum! Son aylarda yaşanan gelişmelere bakınca sizce de… “Artık büyük bir savaş asla çıkmaz” demek zorlaşmıyor mu?
Ayrıca, Mali’den Ortadoğu’ya… Dünyanın dört bir yanına yayılan her bölgesel savaşın arkasında dünya devletleri karşı saflarda hizalanmıyor mu? 18. 08. 2014 – EVRENSEL