ŞÜKRAN SONER: SEÇİM KAZANIRKEN DESTEĞİ KAYBETMEK’ (12. 08. 2014)

195

Biz geçmişte yaşadıklarımızı ders çıkarmadan unutmayı çok sevdiğimiz için,
“Seçim kazanırken
desteği kaybetmenin olasılıklarının, örneklerinin”
hiç ayrımına varmadığımız gibi, demokrasilerle yönetilen ülkelerin iç dinamikleri içindeki gelişmeleri de izlemiyoruz. . . Oysa seçim kazanmanın bilimsel neden-sonuç ilişkileri, matematiği olduğu gibi, seçim kazanmayla kamuoyu, toplumsal desteği elinde tutabilme ilişkilerinin paralel yürütülebildiği örnekler ne kadar çoksa, tersine gelişmelerin de bir o kadar çok örneği yerleşik demokrasiler için olduğu kadar, bizim gibi iki arada bir derede ülkeler için de söz konusudur. . .

Gelişmiş demokrasiler için de günümüzde medya gücü, güdülemesiyle kamuoyunu yönlendirme gücünün katlanması sonucu, toplumsal algılamaların gerçekler üzerinde etkinlik kazanması sayesinde, sandıktan çıkacak oyları programlamak kolaylaşmıştır. . . Kabaca düzenin çarklarının, çıkarlarının öngördüğü işleyişle uyumlu liderler, iktidarlar, programlar düzenlenmesi olanaksız olmaktan çıkmıştır. . . ABD’nin 12 Eylül travması, radikal İslamcı kimlikli terör eylemi vitrininde gökdelenlerin uçurulması sonrası
Bush
projesiyle bu terör örgütleriyle mücadelenin kendi ülkeleri, bölgelerinde yapılması, Irak-Afganistan işgal projeleriyle paralel Bush iktidarı projesi gündeme girmişken. . . İşler ters teptiğinde Afganistan-Irak bataklıklarından çıkmaya, daha doğrusu kaçmaya yönelik
Obama
projesinin üretilmesi dikkat çekici örneklerdir. . . Projelerin sorunları, ya da defolarının bilimsel açıklamasını, toplumsal dengeler değişimindeki sonuçlarının hesaplanmasındaki yanılma paylarının hafife alınmaması koşulu ile. . . Gelişmiş, işleyen demokrasilerde demokrasi çarklarının, kurumlarının esnekliği büyük krizlere karşı güvencedir.

Gelişmekte olan ülkelerde ise ilgili kurumların işleyişindeki esnekliğe, bağımsızlığına duyarsızlık, krizlerin derinleşmesi, çözümlerini güçleştirmekle kalmaz, çözümsüzlükler, kaos üreticisi de olurlar. . . özetle ister gelişmiş, isterse gelişmekte olan demokrasi örneklerinde, çok sık olarak sandıkta seçim kazanma matematiği ile, toplumsal desteği kaybetme dinamiklerinin paralel işleyişlerinin sık sık çeliştiği örnekler yaşanırken, acılı, ağır bedellerin yaşanmamasında, rejimin, siyasi gücü ellerinde tutan kadroların, çözüm üretmede kendi çıkarları ile ülke, rejim, toplum çıkarlarını gözetme yetenekleri belirleyicidir. .
***
Sözü eveleyip gevelemeden, sandıkta sonuç alma dinamiklerinin çok iyi hesaplanmasıyla seçim kazanmanın, Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçiş yapan Erdoğan liderliği, hele de AKP iktidar gücünün ayakta kalması için toplumsal desteği kaybetmeme, gücü elinde tutma anlamında sonuç alınacağının göstergeleri olamayacağını söylemek istiyorum. . .
En bilineni yaz ortası seçim taktiğinin Erdoğan cephesine yaramasının hesaplanması. . . Koşulları uysa da seçimle özdeşleşemeyen sol-muhalefet seçmenlerinin oy kullanmaması, İktidar cephesinin ise örgütlü seçmen taşıma, denetleme refleksi işe yarayacak, toplam oy sayısında bir oyu sonucuyla ikiye katlayabilecektir. . . Erdoğan’ın toplam oyunda mart seçimlerinin katılım oranına göre, üzerine 3-4 milyonluk bir oy katılmasını gerekli kılacağı matematiksel gerçeklikken, yaklaşık mart ayının sayısında bir oyla, düşük katılım sayesinde yüzde 51’in üstüne, seçim kazanma oranına ulaşılabilinmiştir. Yüzde 89’luk yüksek katılımın yüzde 73’lere düşmesi, 13 milyon 69 bin eksik oyun üstüne 730 bin geçersiz oy da eklenince, yüzdeli 10 puanlık artış, Erdoğan’a 1. turda Cumhurbaşkanlığı seçim zaferini getirdi. . .
Kuşkusuz çatı adayı yerine CHP ve MHP’nin en yüksek oy alabilecekleri adaylar, heyecan yaratabilme koşuluyla seçmenlerini sandığa çok daha yüksek oranda getirecekleri olgusu, tartışması da bir yana. . . AKP’nin kendi zirvesi 12 Eylül’ü sayesinde yakalamış olduğu en yüksek seçmen oyunu yitirmesi gerçeği öte yana. . . Erdoğan ve AKP’nin 12 Eylül 2010’da yakaladıkları yüzde 58’lik zirve, aşamalı sonraki seçimlerde düşüşe geçerken, Erdoğan liderliğinde iktidar gücünün kullanılmasında geleneksel demokrasi çarklarının işletilmemesi yöntemleriyle iktidarın korunmasını gündeme getirdi. . . Erdoğan liderliği, AKP iktidarları açısından 2002 sonrası kazanılmış toplumsal destek, söz konusu dönemeç noktasından sonra, iktidar gücünün antidemokratik yollar ve araçların kullanılması, baskı gücünün tehditle katlanması biçimine de dönüştü.

Seçim zaferi sarhoşluğunda demokrasinin katledildiği toplumsal dinamiklerin yok sayıldığı gelişmeleri, toplumsal desteğin kaybedilmesini yok saymak olası mı? Nasıl allanır pullanırsa pullansın Cumhurbaşkanlığına kaçış süreci, Cemaatle iktidar ortaklığının bozulması, yolsuzluk operasyonlarının gündeme girmesi, dış politikadaki Ortadoğu liderliği, stratejik ortaklık, ilimli İslam projesi liderliği, piyasalar düzeni üzerinden mucize ekonomi, büyüme düşlerinin yıkılması süreçleriyle çakıştı. . . AKP, karizmatik liderini çankaya’ya yollayıp hesaplaşmadan kurtarmanın ötesinde, istediği başkanlık sistemi adı altındaki, otoriter devlete geçişin aracılığını, suç ortaklığını yapabilir mi?. .
12. 08. 2014 – CUMHURİYET