HAKAN AKSAY: SEÇİMLERİN ANA SONUÇLARINDAN BİRİ, DEMİRTAŞ’IN GÜÇLÜ BİR LİDER OLARAK ORTAYA ÇIKMASIDIR (11. 08. 2014)

204

Bugün bütün Türkiye halkı çok akıllı. Herkes – hemen hemen herkes – bir siyaset uzmanı bugün. Sadece gazeteciler değil, eminim bakkalınız, simitçiniz, taksiciniz ve rastladığınız diğer insanlar dünkü seçimlerin sonuçlarını şıp diye anlamış ve neyi öne çıkaracağına çoktan karar vermiş durumdadır. Bugün kimin eline bir kalem verseniz, benim şimdi yazdığım köşeyi anında doldurur. Kimi,
Erdoğan‘ın karşı konulmaz gücünü anlatır ballandırarak. . . Kimi,
‘hayırlısı olsun’
ve
‘önümüzdeki maçlara bakalım’
türü açıklamalarla ‘demokratik sisteme bağlılık’ işaretleri vermeye özen gösterir. . . Kimi, eşitsiz şartlardan, iktidar baskısından ve sandıklardaki hilelerden dem vurarak sonucun
‘adaletli olmadığı’
yorumunu yapar. . . Kimi,
Ekmeleddin Bey‘in yeterince güçlü bir aday olmadığını vurgulayarak CHP ve MHP’nin seçim yanlışlarını eleştirir. . . Kimi, car car konuşmasına rağmen kıymetli mabadını koltuktan veya yanık tenini plajdan kaldıramayan
‘entelektüel cahiller’i sandık başına gitmediklerinden dolayı yerden yere vurur. . . Hepsi haklıdır. (Zaten Türkiye, ‘herkesin haklı olduğu’ ve kimsenin kendi hatalarından kuşku duymadığı bir garip ‘süper egolar’ ülkesi oldu. )
*
*
*
Elbette daha çoook analiz kaldırır bu seçimler. Dün Twitter’da bir ‘ironik tahlil’ denemesi gördüm. Seçim kampanyası boyunca toplumdan ve medyadan büyük ilgi görenSelahattin Demirtaş
hakkında
‘ilk
üçe girebildi’
yorumu yapılıyordu. Yani alaycı bir dille onu destekleyenlerin gücü küçümseniyordu.
Dün akşamki bir televizyon programında da, bir gazeteci,‘Demirtaş’ın aldığı oyların büyük
çoğunluğu Kürt kitlesinden geldi; Türkiye solundan aldığı ek oylar olsa olsa seçmenin yüzde 2’si civarındadır’
diyordu. Düşündüm de. . . Garip geldi. Demirtaş’ı seversiniz sevmezsiniz, politikasıyla ve temsil ettiği çevrelerle ilgili farklı görüşleriniz olabilir. Ama o, önemli bir performans yarattı ve seçimlerin en dikkat çekici faktörlerinden biri haline geldi. Ve sonuçta 4 milyon civarında oy aldı. Sandık başına giden
40 milyon seçmen arasından 4 milyon!Televizyondaki gazetecinin dediği doğru bile olsa, şunu hatırlamakta yarar var: ‘CHP solcudur veya değildir’ konusunu bir kenara bırakırsak, Türkiye’de onlarca sol, sosyalist, komünist vb. parti (ya da kendini öyle tanımlayan örgüt) arasından son yıllarda kimin hangi oranda oy aldığına bir bakın isterseniz.
‘Yüzde 1 oy almak’
bile kolay mı?
*
*
*
Selahattin Demirtaş’ın ve partisinin dün ve son yerel seçimlerde aldığı oylara bakalım. Göreceli olarak kısa bir süre önce, 30 Mart yerel seçimlerinde, Halkların Demokratik Partisi 901. 945 oy almıştı (yüzde 2,01). Onu 2. 027. 782 oy (yüzde 4,51) alan Barış ve Demokrasi Partisi ile birlikte sayarsak HDP-BDP bloku 2. 929. 727 oy (yüzde 6,52) kazanmıştı. Yani 3 milyon kadar oy. . . Şimdi Demirtaş’a verilen oylar 4 milyona civarında. Oran olarak da yüzde 10’a yakın (ben bu satırı yazarken % 9,8). Siyaset sahnemizin ana aktörlerine bakarsak bu denli büyük bir artış başka kimsede yok. Hatta tersine, genelde tablo, aşağı yukarı yerinde sayma ve geriye gitme örnekleriyle dolu. Tekrar ediyorum, severiz veya sevmeyiz; ama 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en önemli sonuçlarından birinin,
Demirtaş’ın güçlü bir lider olarak ortaya
çıkması

olduğunu kabul etmek durumundayız. Ayrıca Demirtaş, dünkü seçimlerde başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde ve Kürtler açısından ‘zor’ bölgelerde kayda değer oy artışı sergiledi.
*
*
*
Demirtaş’la T24 adına yaptığım ve