FİKRET BAŞKAYA: ROJAVA DEVRİMİNİ VE KOBANİ DİRENİŞİNİ DEĞERLENDİ (27. 07. 2014)

191

Fikret Başkaya, şu anda Ortadoğu’da ‘kurucu kaos’ stratejisinin gereği olan planın işlediğini belirterek, Musul’un el değiştirmesi, Rojava’ya saldırılar ve İsrail’in son hamlesinin bunun dahilinde olduğunu vurguladı.
Fikret Başkaya, Kobanê’ye yönelik saldırıların püskürtülmesinin Kürtler ve Rojava Devrimi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

İkinci yılını dolduran Rojava Devrimi ve buna yönelik saldırıları değerlendiren Fikret Başkaya, Rojava Devrimi’nin seküler, demokratik, eşitlikçi perspektifinin bölgede bunların esamesinin okunmadığı bir zamanda ortaya çıktığını vurguladı. Bölgenin halklar için ‘düşman çemberiyle’ çevrilmiş durumda olduğunu dile getiren Başkaya, Rojava Devrimi’nin neo-liberal kapitalist saldırının insanlığın ve uygarlığın geleceğini tehlikeye attığı bir zamanda, bir çıkışın imkan dahilinde olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğunu vurguladı. Başkaya, bu yapısı nedeniyle Rojava’nın bölgedeki ve başka yerlerdeki diğer oluşumlar için ilham kaynağı, moral kaynağı, teşvik edici, cesaretlendirici bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Kolektif emperyalizm ürünü
Devrimden sonra sürekli ve artan bir şeklide Rojava’ya yönelik saldırılar geliştiğini hatırlatan Başkaya, özellikle son zamanlarda saldırılarını arttıran IŞİD’in yalnız olmadığını kaydetti. Başkaya, üzerinde çok tartışılan IŞİD’i ‘Zira bunlar, başta ABD olmak üzere ‘kolektif emperyalizm’ tarafından peydahlanan, beslenip-büyütülen, eğitilen, finanse edilen ve tabii ihtiyaca göre de kullanılan yapılar’ sözleriyle tanımladı. Dünyanın neresinde olursa olsun, bu tür örgütlerin varlık nedeni ve misyonunu ilerici, seküler, demokratik, eşitlikçi, anti-kapitalist ve anti-emperyalist hareketleri etkisizleştirmek olduğunu dile getiren Başkaya, ‘Politik İslam’ denilen hareketlerin her daim, kolonyalist-emperyalist çıkarların hizmetinde olduklarını belirterek, bu nedenle ‘Garp cephesinde yeni bir şey yok’ dedi.
Rojava dengeleri değiştirebilir
Başkaya, emperyalizm ve siyonizm için, Rojava ve benzeri yapı ve oluşumların bölgedeki ‘sekülerliğinden’ şikayet edilen rejimlerden çok daha tehlikeli olduğunu da ifade etti. Rojava’nın dengeleri kalıcı bir şekilde değiştirme potansiyeline sahip olmasının bunun en önemli nedeni olduğuna işaret eden Başkaya, IŞİD’i kastederek ‘Sözde 7’inci yüzyıldaki yaşam tarzını ihya etme niyeti taşıyan bir hareketin Rojava’ya düşmanca yaklaşmaması zaten mümkün değildir’ dedi.

Vahşetle özdeş bir imaj
Başkaya, yalnız olmadığını belirttiği İŞİD’in arkasında farklı yoğunluklarda olmak üzere ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar’ın bulunduğunu belirtti. ‘Fakat verdikleri desteğe rağmen bu onların suret-i haktan yana görünmeye çalışmalarına da engel değil’ diyen Başkaya, bu konudaki sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Emperyalistler ve bölgedeki müttefikleri öylesine ikiyüzlü ve öylesine münafık ki, hem bu tür katliamcı örgütleri peydahlayıp, kendi jeopolitik, jeostratejik, ekonomik, ticari amaçları için seferber ediyorlar ve hem de duruma göre bunları ‘terör örgütü’ listesine yerleştiriyor. ‘

Başkaya yine bu güçler vasıtasıyla IŞİD’in ‘vahşetle özdeş bir İslam imajı’ da yarattığını, bunun da burjuva devletin bir özelliği olduğunu sözlerine ekledi.
Amaç Irak’ı parçalamak
İşaret ettiği söz konusu devletlerce IŞİD’in sahaya sürülmesinin altındaki nedenlere de değinen Başkaya, bu konuda geçtiğimiz günlerde özgür Gündem gazetesinin yayınladığı, IŞİD’in Irak’a saldırı planının ABD, İsrail, Suudi Arabistan, ürdün ve Türkiye’nin bilgisiyle 1 Haziran’da Amman’da gerçekleşen bir toplantıda planlandığına ilişkin haberi hatırlattı. ABD ve müttefiklerinin 2003’de Saddam Hüseyin’den kurtulmak istediği gibi şimdi de Nuri El-Maliki’den kurtulmak istediğini dile getiren Başkaya, IŞİD’in sahaya sürülme nedenini ve biçimini şöyle açıkladı: ‘Tabii ikiyüzlülüğün ve sahteciliğin bir gereği olarak Maliki’yi destekliyormuş gibi görünmekten de geri kalmıyorlar. Maliki’den kurtulmak istiyorlar, bölgedeki plan ‘kurucu kaos’ stratejisinin bir gereği olarak işliyor. Irak’ı parçalamanın birinci aşaması Maliki’yi etnik-din-mezhep temelli bir yapının başına geçirmekti ve bunun yürümeyeceği baştan biliniyordu, zira kurgu ona göre yapılmıştı. Yürümesin diye yapılmıştı ve yürümedi tabii. Şimdi sıra parçalamaya geldi. IŞİD’in hızlı ve tantanalı bir şekilde sahaya sürülmesinin nedeni bu. ‘

Barzani için sürpriz değil
Başkaya, bu amaçla ortaya sürüldüğünü belirttiği IŞİD’in Musul’a saldırısının Federe Kürdistan Başkanı Mesud Barzani için sürpriz olmadığını da ifade etti.
Barzani’nin bunu zaten bildiğini ifade eden Başkaya, Barzani’nin ABD ve İsrail ile ortak hareket ettiğini söyledi. Amman’da gerçekleşen toplantının da bu ittifakın göstergesi olduğunu
vurgulayan Başkaya, ‘Besbelli bir emperyalist tezgah söz konusu. Barzani rejimiyle İŞİD arasında işbirliği olduğu çok açık. Zaten İsrail’in açıklaması, bu tezgahın arkasında kimlerin olduğunu da gösteriyordu. Kaldı ki, Barzani kliği eskiden beri İsrail ile iş tutuyor’ dedi.

Yanlış hesap yapıyor
IŞID’in Rojava’nın Kobanê Kantonu’nda yapılan katliamların arkasında Federe Kürdistan Yönetimi’nin olduğunu savunan Başkaya, ‘Kalbe yapılan saldırı başka organlara yapılan saldırıdan çok daha önemli sonuçlar doğurur. Onun için katiller sürüsünün Kobanê’den püskürtülmesi hayati öneme sahip. Aslında Kürt Yönetimi’nin ve Türkiye’nin ortak hareket ettiklerine şüphe yok. Barzani kliği yanlış hesap yapmaya devam ediyor. Girdikleri yolun sonu yok’ dedi. Başkaya, Barzani’nin ABD, İsrail’e ve Türkiye’ye yaslanmaktan vazgeçmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Barzani yönetiminin Rojava’daki saldırılar karşısında tüm imkânları seferber ederek, Kürt kardeşlerinin safında mevzilenmesi gerekirdi. ‘
Barış istemediklerinin kanıtı
IŞİD’i destekleyen güçler arasındaki Türkiye’yi işaret eden Başkaya, AKP’nin Türkiye’de Müslüman Kardeşler demek olduğunu söyledi. AKP’nin başta Suriye olmak üzere, bütün Arap dünyasında Müslüman Kardeşleri iktidara taşımak ve mümkünse onlar üzerinde bir ‘vesayet’ kurma planları olduğunu belirten Başkaya, ‘IŞİD’i büyük bir hevesle desteklediler ve desteklemeye de devam ediyorlar. Fakat yanlış hesap Şam’dan döndü. Mısır’da da bekledikleri olmadı. Muhammed Mursi’ye bağladıkları umut boşa çıktı. Güya AKP Hükümeti, Türkiye Kürtleriyle barış yapmaya çalışıyor ama Rojava’ya saldıran IŞİD’çi kanlı katilleri de her türlü imkânı seferber ederek destekliyor. Bu asla barış istemediklerinin kanıtı değil mi?’ diye sordu.

Politik İslam’da yeni safha

IŞİD’in Rojava’ya, İsrail’in de Gazze’ye yönelik saldırılarını ‘aynı stratejinin bileşenleri’ olarak yorumlayan Başkaya, şunları söyledi: ‘Tüm bu yapılanlar ve yapılmak istenenler, sadece bölge jeopoliğiyle de ilgili değil, çok daha kapsamlı bir küresel jeopoliğin bir unsuru. Malum, yeryüzünün doğal kaynakları, enerji kaynakları azalıyor, kıtlaşıyor, üstelik hızla sofraya yaklaşan yeni yetme kapitalist güçler var. İşte ABD ve müttefikleri bu dalgayı kırmak istiyor. Yükselen dalgayı bastırmak istiyor. Onların stratejik öneme sahip doğal kaynaklara ulaşmalarını engellemek, değilse zorlaştırmak istiyor. Dikkat ederseniz BRICS beşlisinden üçünde (Rusya, Hindistan, çin) önemli bir Müslüman nüfus var. IŞİD türü örgütler söz konusu ülkeleri istikrarsızlaştırmanın, tökezletmenin bir aracı olarak devreye sokulacak. Suriye’de yapılanın benzerleri oralara taşınacak. Bu alanda yeteri kadar gösterge mevcut. Bu aslında son 40 yılda ‘politik İslam’ denilen araçla oynanan oyunun yeni bir safhaya girdiğini gösteriyor. Bölge halkları başta olmak üzere ezilen ve sömürülen tüm halkların bu oyunu bozmaları için sayısız neden var. Zira emperyalizmin yapamayacağı vahşet yoktur. ‘
kckstrong27. 09. 2014 – ZUHAL ATLAN/DİHA/İSTANBULkck/strong