VEYSİ SARISÖZEN: AZİZ NESİNLİK HALLERİMİZ VE ‘BİR DELİ ARANIYOR!’ ( 30. 07. 2014)

203

Başbakan ne diyordu? Ordunun içindeki bir grup “bana karşı darbe yapmaya kalktı”…
çok iyi…

Darbeyi kim bastırdı?

Bugün tutuklanan polisler. Cemaat. Ona bağlı savcı ve yargıçlar. Bunlar neden tutuklanıyor o halde? Yine Başbakan’a göre, bunlar da “darbe yapmaya kalktı”. Hiç kuşkusuz, generaller bir “darbe” düşündüler, ama baktılar ki, olacak iş değil, vazgeçtiler. Vazgeçmeseydiler, zaten darbe olurdu.

Ya Cemaat?. . Cemaat AKP’ye karşı değil, Erdoğan ve çevresine karşı “bir darbe” yapmaya kalkıştı; 17 Aralık’ta “oğulu” tutuklayabilseydiler, ertesi gün Erdoğan istifa etmek zorunda kalırdı. Beceremediler. Darbe başarısızlığa uğradı… Uğradı ama bu da “bildiğimiz” darbelerden değildi. “Yolsuzlukları ortaya çıkararak, ani bir şok yaratmak yoluyla” hükümetin “kendiliğinden düşmesi” ve AKP’nin “Erdoğan ve retrafını” yine “kendiliğinden” temizlemesi hareketiydi.

Yani “niyet” darbeydi ama, ortada bir “darbe” yoktu. Kriminal bir yolsuzluk operasyonu vardı. Şimdi durum ne? Cemaat’in arkasındaki uluslararası güçler ve ülke içinde giderek oluşmaya başlayan AKP’nin içindeki “iç” güçler, “Erdoğansız AKP” planından vazgeçmiş değiller. Erdoğan’ın “akla mantığa uymayan” kışkırtıcı tutumu, kendisine “akıl vermeye” kalkanları bile “tepeleyen” çılgınlığı, basit bir “psokojik” halin sonucu değil. Erdoğan ve çevresi, “durmayalım düşeriz” diyorlar; bir an boş bulundukları zaman, en küçük bir iç muhalefete izin verdikleri durumda, ayaklarının kayacağını ve o andan sonra da mukadder akıbetten kurtulamayacaklarını biliyorlar. Onlar için şu anda oynanan oyun, “to be or not to be” ya da “ya herro ya merro”, ya da “hayat-memat” oyunu…

Bir an düşünün: Erdoğan Cumhurbaşkanığı seçimini kaybetmiş. AKP krize girmiş. Genel seçimler öne alınmış. AKP seçimlerde çoğunluğu da kaybetmiş.

Ne olur? “Kışlaların ve karakolların mağdurları” o anda bu grubu bulduğu yerde paralar.
“Düşmanlaşmanın” diyalektiği, ne yazık ki, “barışma” getirmez. “Savaş” getirir. Erdoğan toplumu birbirine “düşman” iki kutba ayırdıkça, kendi akıbetinden korkuyor, bu akıbeti önlemek için toplumu daha fazla dümanlaştıracak adımları, artık kendi iradesi dışında, başka çaresi kalmadığı için atıyor. Bu kısır döngü, bir noktadan sonra Türkiye’yi ya faşist bir diktaya doğru sürükler, ya da Erdoğan’ın ayağı sürçtüğü anda onu mahvedecek bir sonuca yol açar. Gidiş budur.

Bunun böyle olduğunu bildiği için, AKP’deki bir grup, örneğin bunların “sözcülüğünü” yapan Fehmi Koru ve belki Gül yanlıları, Erdoğan’ın “köşkte, diğer Cumhurbaşkanları gibi yapacağını” etrafa telkin etmekte. Demek istedikleri, şu: Erdoğan’ı hükümetten indirmek, Köşk’te “izole” etmek. Belki iki dönem boyunca onu orada tutmak. Bu arada onun yarattığı ortamı adım adım gevşetmek ve böylece “düşmanlaşma sürecinin” AKP’yi yok etmesi ihtimalini bertaraf etmek… Erdoğan da “deli” değil. Akıllı. Hemen Koru’ya cevabı yapıştırdı: Bana akıl verme, kendine sakla… Teşbihte hata olmaz. Anlatalım: “Damdaki deli”, “beni muhtar yapmazsanız” onuncu kattan “kendimi atacağım” diye başlamış, halk “tamam yaptık” dedikçe işi azıtmış, sonunda “beni padişah yapmazsanız atlarım” deyince, işin içine “delinin halinden” anlayan bir başka deli girmiş: Haşmetpenahları, onuncu kattan dokuzunca kata “çıkar mısınız?” diye bağırmış. Deli kafasındaki huniyi çıkarıp, kelini kaşımış ve bir kat aşağıya inmiş. Böylece deli deliyi “çıkar mısın” diyerek aşağıya indirmiş…

O hesap işte…

Bizimki “çıkacağım” diye
tutturmuş, diğerleri de “in tepemizden” der gibi, “sen konuttan Köşk’e çık, Gül konuta insin” diye bağrışıp duruyorlar.

Ama ya bizimki Köşk’e çıktığında
“Cumhurbaşkanlığı yetmez, beni Başkan yapın” diye tutturursa?…

Köşke çıkanı bilmem. Ama dama çıkmış bir deliyi damdan indirmek için, her zaman
delinin halinden anlayan bir deli
bulmak mümkün olmayabilir.

Yani?

Yani bizimki damdan inmez…

İnmezse ne olur?

İsteyen “o zaman her şey olur” desin,
isteyen de “Allahın dediği olur” demeye devam etsin… Benden söylemesi: Köşk’ün damından düşmek, Belediyenin damından düşmeye benzemez…
30. 07. 2014 – öZGüR GüNDEM